İbrahim Kalın: NATO'nun açıklamasının ardından S-400 tartışması bitmeli
Kuzey Irak'taki bağımsızlık referandumu için Türkiye'nin çağrısını yineleyen İbrahim Kalın, "Referandumun sonuçları olacaktır. Erbil, uyarılarımıza kulak kabartmalı" dedi
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Rusya ile varılan S-400 anlaşmasına ilişkin NATO Genel Sekreteri'nin açıklamasını hatırlatan Kalın, "Bu açıklamanın ardından tartışmanın bitmesi gerekir" dedi. Bağımsızlık referandumuna ilişkin Erbil'e bir kez daha çağrıda bulunan Kalın, "Bu referandum kararından derhal vazgeçmeliler" dedi. Kalın, Aysel Tuğluk'un annesinin cenaesinde de yaşananları da kınayarak, "Bu gayriinsani tutumu kabullenmek mümkün değildir. Bu, bizim inanç değerlerimizle, kültür ve medeniyet değerlerimizle asla bağdaşmayan bir tutumdur, çirkin bir yaklaşımdır" diye konuştu. Kalın'ın açıklamalarından satırbaşları:
KUZEY IRAK'TAKİ REFERANDUM SÜRECİ
Kalın, Kuzey Irak'ta devam eden bağımsızlık referandumu sürecine değinerek, Kuzey Irak Kürt yönetiminin bu yanlış karardan bir an önce dönmesini beklediklerini ifade etti.
Kararın karşı karşıya kalınan sorunları çözmeyeceğine, sorunları daha da karmaşık hale getireceğine işaret eden Kalın, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Onları daha bir yalnızlığa itecektir. Çünkü gördüğünüz gibi şu ana kadar bu bağımsızlık referandumuna İsrail dışında destek veren tek bir ülke, uluslararası örgüt dahi yok. Bizim açımızdan, biz Kuzey Irakla şu ana kadar hep iyi ilişkiler içerisinde olduk. Irak Kürtleriyle bu ilişkileri aynı şekilde devam ettirmek niyetinde ve arzusundayız. Ama bunu gölgeleyecek, baltalayacak adımlardan da Kuzey Irak yönetiminin ivedilikle sarfınazar etmesi, geri durması gerekiyor. Onların da bu sürece katkı sağlaması gerekiyor.
Bizim açımızdan hassasiyet arz eden bir diğer konu da Kerkük'ün de bu referandum kapsamına dahil edilmiş olması. Halbuki Kerkük, 'KRG' ifade edilen Kürt bölgesine dahil değil. Böyle bir defakto durum yaratılmaya çalışılması elbette kabul edilemez. Bu vesileyle Kerkük'ün tarihi, kültürel kimliğini gölgeleyecek her türlü adıma karşı olduğumuzu ve sessiz kalmayacağımızı da ifade etmek isterim. Oradaki Türkmen, Arap ve Kürt kardeşlerimiz barış ve huzur içinde yaşamak için elbirliğiyle hareket etmek durumundadırlar."
Irak Meclisi'nin, Kerkük Valisi'ni görevden alındığına ilişkin son dakika haberini de değerlendiren Kalın, şu görüşlerini paylaştı:
"Bu tabii Irak hükümetinin, devletinin, parlamentosunun aldığı bir karardır. Şu ana kadar Kerkük Valisi'nin izlediği politikalara baktığınız zaman, gerek PKK'nın oradaki mevcudiyetiyle ilgili tavrı konusunda gerekse Türkmenler ve referandum konusundaki tavrına baktığınız zaman, kendisinin de bu sonucun oluşmasında bir doğrudan müsebbibi olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Bizim çağrımız bu referandum kararından derhal vazgeçmeleri ve Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümüne yönelik adımların atılması olacaktır."
"TÜRKİYE'Yİ KARŞISINA ALMAK ALMAN SİYASETİNİN MENFAATİNE DEĞİL"
Yaklaşan Almanya seçimlerine ilişkin konuşan ve son 1 ay içinde Alman iç siyasetinin ve seçim ortamının nasıl Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nasıl kilitlendiğini müşahede ettiklerini kaydeden Kalın, "Cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye'ye yönelik asılsız saldırıları, ithamları, iftiraları külliyen reddediyoruz. İç siyaset malzemesi yaparak Türkiye gibi bir ülkeyi karşısına almak ne Alman devletinin ne de Alman siyasetinin menfaatinedir. İnşallah bu seçim sürecinden sonra Alman siyaseti tekrar aklıselim ile hareket eder ve Türkiye gibi önemli bir ülkeyi kaybetmek gibi bir durum ile karşı karşıya kalmazlar. Türkiye'nin Almanya bağlamında haklı ve meşru ve güvenlik talepleri ve endişelerini tekrar etmek istiyorum. Son dönemde Türkiye'de ne kadar Türkiye karşıtı illegal örgüt varsa, PKK'sından DHKP-C'sine, şu anda FETÖ'süne kadar bunların Almanya'da kendilerine bir yer bulması, rahatlıkla sistemi suiistimal ederek Türkiye aleyhine faaliyetler yapması, para toplaması, militan devşirmesi kabul edilemez. Biz Alman makamlarına bunu defaatle ifade ettik. Eğer Almanya gibi bir ülke, hukukun üstünlüğü gibi, demokrasi gibi ilkelere gerçekten inanıyorsa, bu ilkeleri ortadan kaldırmak için çalışan terör örgütlerine kendi topraklarında faaliyet yapma izni vermez. Demokratik bir devletten, hukukun üstünlüğüne dayalı bir devletten beklentimiz budur" diye konuştu.
S-400 ANLAŞMASI
S-400 anlaşmasına ilişkin belli çevrelerin spekülasyon, dedikodu yaptıklarını, temelsiz ve içeriği boş tartışmalara yol açtıklarını kaydeden Kalın, "Türkiye ulusal güvenliğinin gerektirdiği bütün adımları hiçbir ülkeye danışmadan egemenlik hakları çerçevesinde bu güne kadar attığı gibi bundan sonra da atmaya devam edecektir. NATO içerisinde Türkiye güçlü bir müttefiktir, NATO'nun içinde Türkiye'nin yeri son derece bellidir. NATO Genel Sekreteri'nin dün yaptığı açıklamayı memnuniyetle karşıladık. Açıklama bizce en doğru açıklamadır, bizce bu tartışmayı artık bitirmesi gerekir. NATO'nun en üst düzey yetkilisinin yaptığı açıklamadan sonra hala birilerinin çıkıp Türkiye'nin egemenlik hakkını kullanması konusunda asılsız iddialarda bulunması suni gündem oluşturmak anlamına gelir. S-400 Türkiye-Rusya ilişkileri bağlamında da önem arz eden bir konu. Bunu gündeme getirirken, 'Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor, Türkiye Avrupa değerlerinden uzaklaşıyor' gibi taktim etmeye çalışanlar var. Türkiye çok yönlü bir dış politika izliyor. Dış politika hiçbir zaman sıfır toplamlı bir oyun değildir. Türkiye bulunduğu coğrafya gereği, milli çıkarları gereği ve dünyaya bakışı açısından dünyanın bütün bölgeleri ile iyi ilişkiler geliştirmeyi hedefleyen bir ülkedir. Türkiye'nin Rusya ile geliştirdiği iyi ilişkiler Batı ile NATO ile ya da ABD ile geliştirdiği ilişkilere bir alternatif değildir, onları tamamlayıcı niteliktedir. Fransa'nın yaptığı açıklamayı da olumlu karşılıyoruz" şeklinde konuştu.
SİHA TARTIŞMASI
Silahlı İHA tartışmalarına yönelik açıklamada bulunan Kalın, "SİHA tartışması, çok talihsiz bir şekilde başlatılan bu tartışmanın adeta terör örgütüne ve onun yandaşlarını cesaretlendirici bir mahiyette taktim edilmesi kabul edilebilir değil. SİHA'lar sadece teröristleri ortadan kaldırmak, ülkemizin güvenliğini sağlamak için kullanılmaktadır. İlginç olan şey şu, ne zaman Türkiye terörle mücadele belirli mesafe kat etse, belirli başarılara imza atsa bu tür konular gündeme getirilerek bu başarı gölgelenmeye çalışılıyor. Bütün güvenlik birimlerimiz bu ülkenin güvenliği için canla başla büyük bir özveri ile kahramanca mücadele ediyorlar. Onların bu azmini gölgeleyecek ya da kıracak türde açıklamalardan herkesin sarfınazar etmesi gerekir. Sivillere yönelik herhangi bir saldırının olmaması, ya da kaybın olmaması için bütün güvenlik birimlerimiz en azami hassasiyeti göstermektedir. Bunu yok sayan bu tür sorumsuzca açıklamaların terörün yandaşlarını cesaretlendirdiğini de göz ardı edemeyiz. Burada ister bir siyasi parti mensubu olsun ister bir kanaat önderi olsun, kişilerin nerede durması gerektiği konusunda bir zihni netliğe sahip olması gerekir. Türkiye bundan sonra İHA'ları, SİHA'ları kendi güvenliği çerçevesinde kullanmaya devam edecek. Çünkü bu bizim ulusal güvenlik meselemizdir" ifadelerini kullandı.
TUĞLUK'UN ANNESİNİN CENAZESİNDEKİ GERGİNLİK
Kalın, Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesinde yaşanan olaylara ilişkin ise "Bu hadiseyi en net bir şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu gayri insani tutumu kabullenmek doğru değildir. Bu bizim inanç, kültür ve medeniyet değerlerimizle bağdaşmayan tutumdur, çirkin bir yaklaşımdır. Ölüye saygı bizim inancımızın, medeniyetimizin en temel unsurlarından birisidir. Bir cenaze töreninde bu tür hadiselerin yaşanmasını telin ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Bununla ilgili bir adli süreç başlatıldı. İlgili birimlerimiz tarafından bunun takipçisi olacağız" açıklamasında bulundu.
EKONOMİ VERİLERİ: ÜMİT VEREN TABLO
Ekonomi cephesinden önemli ve pozitif haberlerin geldiğini, büyüme rakamının yüzde 5,1 olarak açıklanmasını son derece umut verici ve sevindirici bir rakam olduğunu kaydeden Kalın, "Bazı çevrelerin, kredi derecelendirme kurumlarının beklentilerinin tersine Türkiye ekonomisinin bünyesel yapısının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha teyit emektedir. Özellikle Avrupa bölgesindeki, Amerika'daki ve Asya ekonomisindeki büyüme oranlarına baktığınız zaman bunların yüzde 2,5-3 civarında olduğunu değerlendirdiğiniz zaman yüzde 5,1 gibi büyüme oranının Türk ekonomisinin geleceği açısından ümit var bir tablo arz ettiğini ifade etmek isterim. Yatırımlar, dış sermaye, turizm, ihracat, bütün bu alanlarda atılan adımlar bu olumlu neticenin doğmasına katkı sunmuştur. Yüzde 5,1 bile bizim için yeterli değildir. İnşallah üçüncü çeyrekte bu rakamın biraz daha yukarı çekilmesi yönünde Umarız gelecek rakamlar da yapılan çalışmalar neticesinde bu noktaya ulaşacaktır" dedi.
ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİ
Sayın Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımızın New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında bir görüşmesi olacak. Şu anda gün ve saati üzerinde çalışıyor. (Erdoğan'ın korumalarına yönelik dava) Davaya gelince siyasi olduğu çok açık. Washington'da yaşanan hadisede oradaydık. Yani bir konuk devlet başkanına göstericilerin 30-35 metre mesafede tutulması gerekirken 10 metre mesafeye kadar gelebilmesi, oradan bırakın slogan atmalarını, su şişlelerini fırlatmaları kabul edilebilir bir şey değil. Bizim korumaların görevini yapmalaları ile ilgili dava açılması kabul edilebilir bir şey değil. Trump Türkiye'ye gelse böyle bir şeye müsaade eder miyiz? Oradaki güvenlik zaafı bu neticeyi doğurmuştur. Kendi kusurlarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Orada bulunmayan arkadaşlarımız da bu davaya dahil edildi, akılalmaz bir şey. Bununla ilgili hukuki süreçleri en etkin şekilde kulnamaya devam edeceğiz.