İçilen her bir fincan kahve ritim bozukluğunu azaltıyor olabilir
Kahve içmenin genel olarak kalp ritmini olumsuz etkilediğine inanılır. Ancak Jama Internal Medicine Dergisinde yayınlanan bir araştırma, bu inanışı tersine çevirdi. Araştırma hakkında açıklamalarda bulunan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yiğit Çanga, bu bilimsel çalışmanın sonucuna göre kahvenin aritmi riskini artırmadığını, aksine içilen her bir fincan kahvenin ritim bozukluğu riskini yüzde 3 oranında düşürdüğünün ortaya konulduğunu söyledi
Jama Internal Medicine Dergisinde yayınlanan araştırmanın detaylarını aktaran Doç. Dr. Yiğit Çanga, “Eskiden kahvenin içeriğindeki kafeinin, kan adrenalin ve noradrenalin seviyelerini artırarak ve hücre içi kalsiyum metabolizması üzerindeki birtakım etkilerle ritm bozukluğu riskini artırdığı düşünülüyordu. Yaygın inanışın aksine orta düzeyde, düzenli kahve tüketimi, ritm bozukluğu riskini artırmadığı gibi azaltıyor. 2021 yılı Temmuz ayında Jama Internal Medicine dergisinde yayınlanan ve 390 bine yakın hastanın 4 buçuk yıl takip edildiği bir çalışmada; tüketilen ek her bir fincan kahve, yüzde 3 oranında daha düşük ritm bozukluğu riski ile ilişkilendirildi. Ayrıca bu çalışmada kahve tüketimi ile ritm bozukluğu ilişkisinin, kafein metabolizmasını etkileyen genetik değişikliklerden de etkilenmediği gösterildi” dedi.
Çanga, “Kahve denilince akıllara her ne kadar kafein ve kafeinin doğal uyarıcı etkileri gelse de kahve, polifenoller başta olmak üzere antioksidanlar açısından zengin bir içecektir. Bu yüzden kahve tüketiminin yoğun olduğu Norveç’te yapılan ve Preventive Cardiology Dergisinde yayınlanan başka bir çalışmada, filtre kahve tüketenlerin hiç kahve tüketmeyenlere kıyasla daha uzun yaşadığı saptandı.
Ayrıca düzenli kahve tüketenlerin, kalp hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü olan şeker hastalığına yakalanma risklerinin de düştüğü gösterildi. Zaten Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti de günde 3 - 4 fincan kahve tüketiminin zararlı olmadığı, orta düzeyde tüketimin faydalı olduğu önerisinde bulunmaktadır. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesinin önerdiği günlük en fazla kafein tüketimi sınırı da 400 mg yani günde 4 – 5 fincandır.
Kahve, kalp sağlığı üzerine olumlu etkilerinin yanı sıra Parkinson hastalığı riskini de azaltmakta veya Parkinson hastalarında hastalığın ilerleyişini yavaşlatmaktadır. Yine yapılan çalışmalar özellikle kahve ve yeşil çay kaynaklı orta düzeyde kafein tüketiminin, kadınlarda daha belirgin olmak üzere, bilişsel fonksiyonları olumlu etkilediğini ve Alzheimer hastalığı riskini azalttığını göstermiştir" dedi.
KAHVE TÜKETMEK YAŞAM SÜRESİNİ UZATIR MI?
“508 bin 747 kişi ile Norveç’te yapılan en büyük çalışma, filtre kahve içenlerin, filtre olmayan kahve içenler ve hiç kahve içmeyenlere kıyasla daha uzun yaşadıklarını ortaya koymuştur” diyen Doç. Dr. Yiğit Çanga, sözlerine şöyle devam etti: “Kahve tüketenler arasında günde 1 - 4 fincan filtre kahve tüketenlerin en düşük ölüm oranına, günde 9 fincandan fazla filtre olmayan kahve içenlerin ise en yüksek ölüm oranına sahip oldukları saptanmıştır. Bu çalışmada da filtre kahve lehine çıkan sonuçlar, filtre kahvenin içeriğinde daha az kolesterol yükseltici içerik olmasına bağlanmıştır. Hiç kahve içmeyenlere göre, filtre kahve içenlerin daha uzun yaşaması ise kahve içeriğindeki güçlü antioksidan maddeler ile ilişkilendirilmiştir.”
KAHVE NE ZAMAN TÜKETİLMELİ?
Kahve, günün hangi saatinde tüketilirse faydalı olur? sorusunu yanıtlayan Çanga, “Kortizol salınımının çok yüksek olduğu sabahın erken saatlerinde tüketilmesi genellikle önerilmemektedir. Uyarıcı ve iyi hissettiren etkisinden gün boyu faydalanmak için ilk kahvenin içileceği saat sabah 10 buçuk civarıdır.
Uyarıcı etkileri 5 – 6 saat kadar sürebilir, o yüzden uyku sorunu yaşamamak adına, akşam en son kahve tüketiminizi uyku saatinize göre ayarlamalısınız. Spordan yarım ya da 1 saat önce kahve içmek performansınızı artırır. Anksiyete ve titreme gibi yan etkilere neden olabilir, çok yüksek miktarda tüketmek tansiyonu yükseltebilir” dedi.
KAHVE KOLESTEROLÜ YÜKSELTİR Mİ?
Kahve ve kolesterol ilişkisini demleme yöntemleri üzerinden anlatan Çanga, “Kabaca 4 tip kahveden bahsedebiliriz; bunlardan birincisi filtre kahve, ikincisi ocakta kaynatılarak yapılan kahveler (Türk kahvesi) ve french press kahve (demlemek için iri çekilmiş kahve), üçüncüsü hazır kahve, dördüncüsü ise espresso ve espresso temelli kahveler (kahve kapsülleri).
Kahve, içeriğinde bulunan diterpenler (kahweol, kafestol) aracılığıyla kan kolesterol düzeyini yükseltir. Kahvedeki diterpen miktarını belirleyen en önemli unsur ise demleme yöntemidir. Kolesterol düzeyini artıran diterpenler en az filtre kahvede, orta düzeyde espressoda, en çok kaynatılarak yapılan ve french press kahvelerde bulunur.
Espresso tüketimi ve kan kolesterol düzeyi arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için yapılan bir çalışmada; günlük 3-5 fincan espresso tüketmek, özellikle erkeklerde daha güçlü olmak üzere, anlamlı kolesterol artışı ile ilişkilendirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre ocakta kaynatılarak veya french press yöntemiyle yapılan 6 fincan veya daha fazla kahvenin, her iki cinsiyette de kolesterol artışına neden olduğu gösterilmiştir. 6 fincandan fazla filtre kahve ise sadece kadınlarda hafif bir kolesterol artışına neden olmaktadır. Çünkü kağıt ile yapılan filtrasyon işlemi, kolesterol yükseltici içeriklerin kağıtta kalmasına ve bu içeriklerin 30 kat oranında azalmasına neden olmaktadır” diye konuştu.