Instagram'da ayda 21 saat geçiriyoruz! Sosyal medya beyni nasıl etkiliyor?
Türkiye'de nüfusun yüzde 80'i sosyal medya ağlarında çok yoğun vakit geçiriyor. Sadece Instagram'ı 40 milyonu aşkın kişi kullanırken, her ay 21 saat de bu sosyal medya platformlarında harcanıyor. Peki, sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullanmanın beyin üzerindeki etkileri neler? Prof. Dr. Demet Özbabalık Adapınar, sosyal medyanın beyin üzerindeki etkilerinin çeşitli araştırmalarla gösterildiğini belirterek, beynin en sık bellek, dikkat, duygu, lisan ve uyku alanlarının etkilendiğini söyledi. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi
Türkler her ay 21 saatini Instagram'a ayırıyor. Türkiye'de sosyal medya platformları arasında başı çeken Instagram'ı 40 milyonu aşkın kişi kullanıyor.
AA'nın haberine göre, Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, Instagram'a bir ayda 21 saat, WhatsApp'a ise 11 saat harcandığını söyledi.
Prof. Dr. Demet Özbabalık AdapınarİNSANOĞLU İLETİŞİM DÜNYASINA UYUM SAĞLADI, PEKİ YA BEYNİMİZ?
Eraslan, Türkiye'de nüfusun yüzde 80'inin sosyal medya ağlarında çok yoğun vakit geçirdiğini söyleyerek, özellikle 18 yaş üstü gençlerin yüzde 95'inin sosyal ağlarda zaman harcadığını, 60 yaş üstü bireylerde ise bu oranın daha yüksek olduğunu kaydetti.
Sosyal medyada geçirilen uzun vakitlerin beyin üzerindeki etkilerini Habertürk'e anlatan Türk Nöroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Demet Özbabalık Adapınar, "Instagram, Facebook, Twitter ve Snapchat en sık kullanılan sosyal medya platformları ve her yaştan insan bu sosyal medya araçlarıyla çevrelerindeki kişi ve topluluklarla iletişime geçiyor. Tek başlarına edinmekte zorlanacakları bilgiyi üretme, depolama ve işleme için de yeni bir yol buldular. Yapılan gözlemsel ve anketlere dayanan çalışmalarda, yetişkinler arasında internetin her gün kullanıldığı ve bu sürenin yaklaşık üçte birinin sosyal medya platformlarında harcandığı, her dört kişiden birinin sürekli olarak çevrim içi olduğu bilgisine ulaşıldı. Bu yeni iletişim dünyasına toplumlar açısından iyi bir uyum sağlandığı düşünülse de beynimizin bire bir uyumunun nasıl olduğu ve davranışlarımızın nasıl etkilendiği sorusu henüz bir netlik kazanmış değil" dedi.
EN ÇOK BELLEK, DİKKAT, DUYGU, LİSAN VE UYKU ALANLARINI ETKİLİYOR
Prof. Dr. Adapınar, bu konunun nörobilimciler için yeni bir hedef çalışma alanı olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Sosyal medya araçlarının hangi yaşta nasıl bir beyin etkisi yarattığı, yetişkin ve ileri yaşlarda sağlıklı ve bilişsel gerileme yaşayan kişilerdeki olumlu ya da olumsuz etkileri en çok araştırılan konular arasındadır. Sınırlı sayıda olsa da yapılan çalışmalarda birbirini destekleyen ve desteklemeyen bazı sonuçlarla karşılaşılmaya başlandı. Sosyal medyanın beyin, beyin gelişimi ve hastalıkları üzerindeki etkileriyle ilgili bilgiler de bu süre içinde yapılan çalışmalarla gözlenmeye başlandı. Bu sonuçlara ulaşılırken, anketler, nöropsikiyatrik testler ve görüntüleme yöntemleri sıklıkla kullanıldı."
Prof. Dr. Adapınar, şunları söyledi: "Sosyal medyanın kişilerin beyin etkilerini en sıklıkla bellek, dikkat, duygu, lisan ve uyku alanında gösterdiği sonuçları çoğunluktaydı. Yapılan nörogörüntüleme çalışmalarıyla, bu teknolojinin beyinde en sık belli başlı bölgeleri etkilediği gösterildi. Bu bölgeler bilgi paylaşma ve diğer insanların paylaştığı bilgileri almada önemli alanlar olarak bilinmektedir."
ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
* Fonksiyonel MRI adı verilen görüntüleme yöntemleriyle yapılan çalışmalar, sosyal medya ve internet kullanımının yetişkinlerde bir zihin egzersiz yöntemi olarak görüntülere yansıdığını gösterdi. Bununla beraber bazı çalışmalar ise, sürekli ve farklı alanlarda kullanılan internet ile bilişsel performansının bozulduğunu iddia etti.
* Travma geçirmiş kişilerde, sosyal medya kullanımının rehabilitasyonun bir parçası olabildiği gösterildi.
"ÖĞRENİLEN BİLGİLER KALICI OLMUYOR"
* Erken ergenlik döneminde sosyal medya kullanma alışkanlığının, uzun dönemde beynin nöral duyarlılığını değiştirebildiği ve böylece psikolojik uyum mekanizmalarının farklılaşabildiği düşünüldü. Bu durumun en sıklıkla ergenlerde ödül ve ceza mekanizmalarıyla ilgili olduğu sonucu çıkarıldı. Normal şartlarda yeni edinilen bilgiler kalıcılık için bilgi depolama yeri hipokampuse gitmesi gerekirken, sosyal medya kullanımı sırasında hipokampus yerine, karar verme, ödüle dayalı öğrenme yeri olan beynin striatum bölgesine gidiyordu. Sonuç olarak öğrenilen bilgiler kalıcı olmuyordu.
ŞİDDETLİ DEPRESYONA YOL AÇABİLİR Mİ?
* Ergenlik döneminde daha fazla sosyal medya kullanımı daha şiddetli depresyon, anksiyete ve yalnızlık duygusu yaratabildiği ve bu negatif etkinin en büyük nedeninin de fiziksel aktivitedeki azalmayla ilgili olabildiği ileri sürüldü.
* Bir çalışmayla nörologların sosyal medya ve dijital cihazlara yönelik tutumları, farkındalıkları, görüşleri ve deneyimleri araştırıldı.
Çalışmaya katılan 455 nörologdan yüzde 95'i kişisel bilgisayarını, yüzde 87'si akıllı telefonunu ve yüzde 43,5'i tabletini kullanıyordu. Bu cihazlar sağlık bilgisi almak (yüzde 91), iş arkadaşlarıyla iletişim kurmak (yüzde 71), klinik bilgi sağlamak (yüzde 59) ve güncelleme almak (yüzde 67) için kullanılıyordu. Katılımcıların yüzde 56’sı hastalarıyla iletişim kurmak için sosyal medyayı kullanıyor; ancak yüzde 65'i sosyal medyada onlarla arkadaş olunmasına karşı çıkıyordu. Katılımcıların çoğu, hastalarla mesai saatleri dışında (yüzde 65,2) sosyal medya üzerinden etkileşime giriyor ve sosyal medyanın hastalarla ilişkiyi iyileştirdiğini (yüzde 38,0) veya büyük ölçüde iyileştirdiğini (yüzde 25,4) düşünüyordu. Sonuç olarak hekimler ve hastaları arasında sosyal medya ile olumlu bir ilişki sağlanıyordu.
BİLGİ EDİNMEK İÇİN BELLEK YERİNE WEB SİTELERİNE BAŞVURUYORUZ
* Sürekli internet ve sosyal ağ üzerinde kalan kişilerde, bellek, dikkat ve bilgi işleme bozukluklarına sıklıkla rastlandı. Çünkü kişiler bilgi edinmek için kendi belleği yerine web sitelerine başvuruyordu. Bununla beraber, daha yavaş yapılan işler hızlı yapılmaya başlandı.
* Demanslı hastalarda sosyal medya, bakıcı yükünü hafifletmeye yardımcı oluyor. Demans hasta bakıcıları arasında bu alanlar iyi bir iletişim alanları olurken hastaların lisanlarını iyileştirme üzerinde etkisi büyük.