Kalp krizi geçirip geçirmeyeceğimizi kesin olarak öğrenmemiz mümkün mü?
"Daha yeni kalp kontrolüne gitmişti ama bir ay sonra kalp krizi geçirdi" veya "Riskin düşük demişlerdi ama yapılan anjiyoda bir damarı yüzde 90 tıkalı çıktı" Bu tür cümleleri etrafımızda sık duyuyoruz. Eminiz sizin çevrenizde de bu cümlelerde anlatılana yakın şeyler yaşayan yakınlarınız ya da arkadaşlarınız vardır. Peki bunun nedeni ne? İşte bilimsel veriler ışığında bilinmesi gerekenler. Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu'nun özel haberi.
"Kalp-damar hastalıkları riskimiz var mı?" diye yaptırdığımız tetkik ve tahlillerden sonra bazen "Böyle bir riskiniz yok" cümlesiyle evimize gönderiliyoruz. Bazı markerlar riskimiz olmadığına işaret etse de kısa süre sonra yapılan bir anjiyo kimi zaman tamamen tıkalı bir damar veya damarlara işaret edebiliyor. Bu durumda “kalp-damar hastalıkları açısından risk göstergesi olarak kabul edilebilecek kan testleri ve diğer değerlendirmeler sorunu ortaya koymakta yetersiz mi ve bunları boşuna mı yaptırıyoruz” sorusu geliyor akla.
Akla gelen ikinci soru ise “Altın standart anjiyo ise kalbinden şüphesi olan her hastaya anjiyo önerilebilir mi” sorusu. Uzmanlara göre kalple ilgili kan testleri ve diğer yöntemlerin hepsi yanılgı payı içeriyor. “Her hastaya anjiyo önerilebilir mi” sorusuna ise “hayır” yanıtı veriliyor.
"ANJİYODA BİLE ÇOK KÜÇÜK DE OLSA YANILGI PAYI OLABİLİR"
Prof. Dr. Haşim Üstünsoy
Anadolu Sağlık Merkezi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Direktörü
“Riskimiz var mı” diye yaptırdığımız tetkik ve tahlillerin hepsi belirli oranda hata payı içerir. Bunları, bize yol gösteren işaretler olarak değerlendirmek gerekir. Hepsinin toplamının kümülatif bir yanılgı payı olmasının yanında kendi içlerinde de yüzde 15-25 arasında değişen yanılgı payları vardır.
Günümüzde kalp - damar hastalıklarında özellikle damarların tıkanıklıklarında belirleyici olan ve “altın standart” olarak kabul edilen temel tetkik anjiyodur. Altın standart olarak adlandırdığımız bu tetkikin bile çok düşük de olsa bir yanılgı payı içerdiği unutulmamalıdır. Efor testi kendi içinde yüzde 25’lik bir yanılgı payı içerirken, “miyokard perfüzyon sintigrafisi” dediğimiz ve kalbin beslenmesini ölçebildiğimiz özel fotoğraflama tekniği yüzde 10-15’lik yanılgı payına sahiptir. Doktorlar olarak bunların hepsini kümülatif olarak hesapladığımızda belirli bir yanılgı payı içerisinde hastaya, “Riskiniz yok!” veya “düşük risk taşıyorsunuz” diyebiliriz.
“Kişinin risk tespiti için doğrudan anjiyoya alınması doğru mudur” sorusuna gelirsek yanıtım “doğru değil” olacaktır. Anjiyo ailesel riski olan, markerlarla beraber risk oranı yükselen ve bu risklerle beraber hastalıkla ilgili klinik bulguları olan hastalara yapılmalıdır. Bu işlemde komplikasyon oranları çok düşük olsa da invaziv girişimsel işlemler olduğu ve hem doktorun hem hastanın radyasyona maruz kaldığı unutulmamalıdır. Check-up'lara gelince. Yararlı taramalar olsalar da genel geçer check uplar ile kalple ilgili net karar verilmesi mümkün değildir. Eğer kalple ilgili risk faktörleriniz varsa mutlaka bu soruna yönelik ayrı tetkiklere yönelmeniz gerekir.
"KALP KRİZİ GEÇİRİP GEÇİRMEYECEĞİNİZİ YÜZDE 100 BİLEMEZSİNİZ"
Uzm. Dr. Metin Okucu
Liv Hospitalİç Hastalıkları & Sağlıklı Yaşam ve Check-up Direktörü
Doktorunuz hangi testi kullanırsa kullansın, bir gün kalp krizi geçirip geçirmeyeceğinizi önceden kesin olarak (yüzde 100) bilmeniz ve bunun zamanını öğrenmeniz günümüz şartlarında mümkün değildir. Ölüm nedeninizin kalp - damar hastalığı kaynaklı olacağını kesin olarak bilmek de öyle… Özetle bir kalp krizini veya kalpten ölümün kesinliğini gününüzün bütün teknolojilerine rağmen söyleyemiyoruz. Bu yüzden, “Hiçbir şeyin yok!” veya “Bu durum seni daha 10 yıl götürür!” gibi söylemler yanlıştır. Bu da demektir ki ölüm nedeninizin hiç hata payı bırakmaksızın kalp olacağını şimdilik kimse bilmiyor. Buna karşın bir kalp krizi geçirme veya kalpten ölme riskinizi, önünüzdeki 10 yıl için yüzde 10-50 arasında tahmin etmek imkanımız var.
Bunu yapmak için kullandığımız birçok tarama testi ve check up yöntemi bulunuyor. Kişinin aile hikayesi, kan yağlarının durumu, tansiyonu, şekeri, sigara içmesi, hsCRP testi, kilosu, yavaş adımlarla mı yoksa hızlı hızlı mı yürüdüğü, bir efor testinde kaç dakika gidebildiği ve haftada kaç dakika egzersiz yaptığı büyük önem taşıyor. Bütün bunlardan gelecek sonuçları analiz ederek bir doktorun gelecek 10 yıl içinde kalp krizi geçirme veya kalpten ölme olasılığınızı tahmin etmesi mümkün.
Gelelim en can alıcı soru olan “Herkese BT anjiyo yaptırsak daha iyi olmaz mı” sorusuna. Yanıtım “Hayır olmaz”. Çünkü BT anjiyo veya klasik anjiyoda ne görürseniz görün yine aynı durum geçerlidir. Bu “hiçbir tahmin yüzde yüz değil, hatta anjiyoda görülen darlıkların açılması durumunda artık bir şey geçirmeyeceğiniz de doğru değil” demektir. Damarlardaki en küçük plaklar ölümcül kalp krizlerine yol açabilirken, ciddi darlıklara rağmen uzun yıllar sorunsuz yaşamak da mümkündür. Sonuçta modern check up yöntemleri ile risklerinizi bir yere kadar tahmin edebilsek de kalp krizi ve kalpten ölüm konusunda yüzde yüz kesinlikle konuşmamız çok zor. Bilinmesi gereken bu riskleri çok büyük oranda azaltmanın kesinlikle mümkün olduğudur.
"ANJİYOGRAFİDE DE RİSKLER OLABİLİR"
Prof. Dr. Ahmet Karabulut
Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı
Kalp damar hastalıkları günümüzdeki en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Toplumdaki ölümlerin üçte biri kalp krizi nedeniyle oluşmaktadır. Kalp hastalıklarının sıklığında risk yönetimi ve erken teşhis ile yüzde 50'nin üzerinde bir azalma sağlanabilir. Risk sınıflaması yapılırken en önemli noktalar kişinin yaşam tarzı, genetik yatkınlık ve şikayetleridir.
Bazı durumlarda sadece kişinin şikayetleri muayene ve EKG ile birleştirilerek kalp damar hastalığı tanısı konulabilir. Klinikte başvurulan en sık test ise yürüme bandında yapılan efor testidir. Efor testi kişinin genel fiziksel kapasitesini göstermesi açısından çok değerli bir testtir. Ancak kalp damarlarındaki darlıkları göstermedeki etkinliği yüzde 100 değildir. Yapılan çeşitli klinik araştırmalarda efor testinin kalp damar hastalığını öngördürmedeki doğruluk oranı yüzde 60-80 arasında değişkenlik gösterir.
Erkeklerde ve efor testinde belirgin EKG değişikliği olan kişilerde doğruluk oranı daha yüksek iken, kadınlarda ve gençlerde bu oran daha düşüktür. Bu nedenle efor testinin sonucu mutlaka hastanın kliniği ile birlikte yorumlanmalıdır. Efor testi normal olup aynı günün akşamında kalp krizi geçiren hastalar nadir de olsa mevcuttur. Kişinin kalp damarları normal olduğu halde efor testinin bozuk olduğu durumlar da vardır. Özellikle hipertansiyon hastalarında bu durumla daha sık karşılaşılır. Efor testinin doğruluk oranı kalp büyümesinde ve bazı ritim bozuklarında kısıtlıdır. Bu nedenle kalp hastalığı açısından yüksek risk taşıyan kişilerde efor testine ek olarak sintigrafi, stres ekokardiyografi ya da bilgisayarlı tomografi ile kalsiyum skorlaması ve anjiyografik tetkikler yapılabilir. Bu yöntemler efor testine göre daha net sonuçlar vermesine karşın daha pahalıdır ve bazılarında radyasyon maruziyeti mevcuttur. Bu nedenle efor testi kalp damar hastalığı taramasında ilk sıradaki klinik test olmaya devam edecektir.
Efor testini ilk planda tercih etmemizin sebebi anjiyografi ile karşılaştırıldığında daha güvenli olması. Anjiyografide ise radyasyon, kanama, alerji gibi başka riskler de ortaya çıkıp, nadir de olsaölüm riskiyle karşılaşılabilir. Efor testi 'fonksiyonel kapasite' olarak adlandırdığımız kişinin fiziksel durumu hakkında bilgi verir. Bu, kişinin ne kadar dinç olduğunu efor testi ile anlamamızı sağlar. Anjiyografi bir tarama testi olarak kullanılamaz. Bu nedenle anjiyografi öncesinde yapılan testler ile hastalar arasında bir eleme gerçekleştirilir. Bu eleme sonucunda gerçekten ihtiyaç duyulan kişilere anjiyografi yapılır.
Check up elbette işe yarıyor. Check up’ta hastayı bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Anamnez (hastanın öyküsü), muayene, kan değerleri, EKG, EKO ve efor sonuçları bir arada değerlendirildiğinde hastanın riski ile ilgili bir kanıya varıyoruz. Tek başına EKG, efor testi ya da ekokardiyografinin risk belirlemedeki etkisi kısıtlıdır.
“HERKES ANJİYO YAPTIRMALI!” DEMEK DOĞRU DEĞİL
Prof. Dr. Barış Çaynak
Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
Hastalar bize genelde, “Kalbimle ilgili bir sorun var mı” diye gelirler. Eğer kişide kalbiyle ilgili bir endişe veya ailesinde kalp - damar hastalığı varsa, mutlaka doktor kontrolünden geçmelidir. Doktora kalp rahatsızlığından şüphelenerek gelen bütün hastaların aile hikayeleri detaylı şekilde incelenmelidir. Ailede şeker veya tansiyon hastalığı olması da kalp sağlığı açısından risk oluşturan faktörlerdendir.
Aile geçmişinde kalp hastalığı olan ve tansiyonu yüksek kişilerin tansiyonunun mutlaka kontrol altına alınması gerekir. Ayrıca kolesterol yüksekliği de kontrol altında tutulması gereken bir sorundur. Genel sağlık taramaları, sağlık kontrolünü sağlamak açısından oldukça önemlidir. Efor halindeyken göğüste basınç veya baskı hissi, gece sabaha karşı göğüste oluşan ağrı hissi gibi tipik şikâyetleri olan kişilere direkt anjiyo da yapılabilir. Belirgin şikâyetleri bulunan veya ailesinde kalp hastalığı şikâyeti olan kişiler takibe alınır ve bu kişilere öncelikle eko, efor, talyum gibi testler uygulanır. Bilinmelidir ki bu testler kalbin damarlarını göstermez, sadece damarlarla ilgili bir sorun olup olmadığı konusunda fikir verir.
Damarları görmenin tek yolu koroner anjiyo yapmaktır. Kalp hastalıklarının teşhisinde kan testleri tanı koymak için yeterli değildir. Önce risk belirlenir, daha sonra ‘tomografi anjiyo’ çekilir. Tomografi anjiyoda darlık başlangıcı görülüyorsa doğru tedavi ile darlığın ilerlemesi önlenebilir. Bu tip kişilerin ciddi bir yaşam tarzı değişikliği yapması gerekir. Sigaradan uzak durulması, mutlaka egzersiz yapılması ve sağlıklı beslenilmesi yanında hastaya gerekli durumlarda ilaç tedavisi de uygulanabilir. Anjiyo komplikasyon oranı düşük ve zor olmayan bir işlem olsa da. “herkes anjiyo yaptırmalı” demek doğru değildir. Yapılan testlerde damar tıkanıklığı düşündürecek bir şey olması halinde anjiyo yapılması gerekir. Testler normal çıktığı zaman anjiyo istemek gereksizdir. Bu noktada bir ara teknik olan, “tomografi anjiyo” işleminde damar yolundan boya verilerek kalp damarları incelenir. Bu testle damarlarda bir darlık görülmesi halinde anjiyo işlemi gerçekleştirilebilir.