Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Tiyatro “Kendi hayatlarında ölmemeye çalışan kadınların hikâyesi”: Bir Tatlı Kaşığı Çamur
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Tiyatro Festivali’nde, “Bu İşte Bir Kadın Var” teması altında prömiyer yapan Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyunu, sezon başından beri izlemeyi dört gözle beklediğim oyunlardan biriydi. Elif Candan’ın yazdığı, Pınar Akkuzu’nun yönettiği Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyununu izlediğimden beri çocukluğumdan itibaren içine sığmaya çalıştığım ‘kadınlık’ kimliğini ve salondaki kadınların oyun boyunca aynı tonda kıkırdamalarının altında yatan duyguyu düşünüyorum.

        Video editörü arkadaşlarım Yiğit Karaduman ve Batuhan Topbaş ile Oyun Atölyesi'nin yolunu tuttuk. Yeditepe Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’nden mezun olup kendi tiyatrolarını kuran ve ilk oyunlarını sahneye koyan Cansu Canaslan ve Bengisu İspir ile oyunun öyküsünü konuşmak için buluştuk.

        REKLAM
        Cansu Canaslan ve Bengisu İspir, Oyun Atölyesi.
        Cansu Canaslan ve Bengisu İspir, Oyun Atölyesi.

        Bir Tatlı Kaşığı Çamur’da tek bir kadının hikâyesi örgülü saçları ve porselen makyajıyla iki oyuncak bebek görüntüsünün arkasından anlatılıyor. Cansu Canaslan, oyundan bahsederken “Oyun metni aslında 40'lı yaşlarında mutfağına hapsolmuş bir kadını konu alıyor. Mutfağından çıkamayan ve babaannesinden, çocukluğundan, çocukluk aşkından, hayatından bahseden bir kadın… Onun hayatına ve geçmişine tanık oluyoruz” dese de Bir Tatlı Kaşığı Çamur aslında bir kadın hikâyesi olmaktan ziyade bir kadınlık hikâyesi.

        Elif Candan, Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyununun yazarı.
        Elif Candan, Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyununun yazarı.
        REKLAM

        “TEMEL AMACIMIZ SAHNEDE BİR MAĞDURİYET YARATMAMAKTI”

        Mutfağının her yerini ezbere bilen bu kadın ya da kadınlar oyunun başında “Ben mutfağıma saklanıyormuşum, öyle dedi doktor” diyor. Bu hikâyeyi hepimiz çok iyi biliyoruz ama bu şekilde anlatıldığına ilk defa tanık olduk. Oyun; çocukluktan genç kızlığa, kadınlıktan anneliğe ve eş olmaya dair toplumun bütün normları içinde kadın olmanın sınırlarını defalarca çizse de bunu sahnede gözyaşlarına boğulan ya da şiddeti anlatan kadınlara yer vermeden yapıyor.

        .png
        .png

        Cansu Canaslan, bu tekniğin feminist metinlerin ortak amacı olduğuna dikkat çekiyor: Oyunu sahnelerken en temel amacımız hiçbir şekilde sahnede bir mağduriyet yaratmamak, seyirci tarafından bir acıma duygusunun içinde kalmamaktı.

        Cansu Canaslan, Bir Tatlı Kaşığı Çamur
        Cansu Canaslan, Bir Tatlı Kaşığı Çamur

        Tabi ki sahnede kadının yaşadığı acılı deneyimlere tanık oluyoruz ve seyirci de aslında bu deneyimin içinden olduğu için özdeşlik kuruyor fakat hem sahnelemedeki yabancılaştırma unsurlarıyla hem de bizim sahnedeki tavrımızla bu sadece acıma gibi üzülme gibi bir yerde kalmıyor. Çünkü feminist sahnelemenin en temelde amacı mağdur kadın imgesini yeniden sahnede üretmemek.

        REKLAM

        “KENDİ HAYATLARINDA ÖLMEMEYE ÇALIŞAN KADINLARIN HİKÂYESİ”

        Taş bebeklerin ve çocuk şarkılarının eşlik ettiği bu güçlü metne bir dış ses eşlik ediyor. Bir kadının değil neredeyse tüm kadınların çok iyi bildiği hisleri irdeleyen oyunda dış ses bu kadınlara ara ara bazı sorular yöneltiyor. Her soru sahnedeki taş bebeklerin kendi içlerinde araladığı bir kapıya ve o kapının arkasında unutulmuş anılara ışık tutuyor.

        Cansu Canaslan bu tekniğe biraz da metin sayesinde ulaştıklarını söylüyor: Oyunda tek bir karakteri iki kişi oynuyoruz. Aslında bu şeyi bize metin de veriyor. Elif Candan'ın dramaturji notlarında şöyle bir cümle vardı: Kendi hayatlarında ölmemeye çalışan kadınların hikâyesi...

        Bengisu İspir, Bir Tatlı Kaşığı Çamur
        Bengisu İspir, Bir Tatlı Kaşığı Çamur
        REKLAM

        Bengisu İspir de burada Canaslan'ı destekliyor: Biz iki kişi tek bir kadını oynuyoruz ama sahneleme esnasında gölgeleme tekniği ile aslında sahnede çok kadın oluyor.

        Oyunun konusundan ve amacından bahsettikten sonra biraz da hissettirdikleri üzerinden gidiyoruz. İzlerken fark ettiğim ve üzerine çok düşündüğüm bir detaydan bahsediyorum: Salondaki kadınların aynı anda aynı tonda kıkırdaşmaları…

        "KADINLAR FARKLI ŞEKİLDE AYNI DERTLERLE MÜCADELE EDİYOR"

        Bengisu İspir, bu kıkırdaşmanın farkında olduklarını söylüyor ve bunun seyircide oluşan ortak bir his nedeniyle gerçekleştiğini düşünüyor: Kadın olmak ya da kadın dertleri aslında her yerde aynı. Şu an biz İstanbul’da böyle bir metropolde de aynı dertlerle uğraşıyoruz Anadolu’da herhangi bir kadın da aynı dertlerle uğraşıyor. Tabii ki farklı bir şekilde mücadele ediyor ama böyle ortak bir his var aramızda. O kıkırtının sebebi de bence o, herkese çok tanıdık gelen bir şey var çünkü orada.

        REKLAM

        Elif Candan’ın toplumsal cinsiyet araştırmaları alanında yaptığı röportajlardan yola çıkarak yazdığı bu oyun, Yeditepe Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’nde üçüncü sınıf öğrencisi olan Bengisu İspir ile Cansu Canaslan'ın önce mezuniyet oyunları olmuş sonra da Nushu Tiyatro’yu kurmalarına imkan sağlamış.

        Pınar Akkuzu, Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyununun yönetmeni.
        Pınar Akkuzu, Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyununun yönetmeni.

        "ASLINDA BİZ BİLMEDEN PINAR'I ARIYORMUŞUZ"

        Mezun olduktan sonra oyunu sahneye koymak isteyen iki genç oyuncu, hem feminist teoriyi bilen hem de fiziksel tiyatroya yatkın olan bir yönetmen arayışına girmişler. Okuldan hocaları Gizem Bilgen'in yönlendirmesiyle Pınar Akkuzu ile çalışmaya başlamışlar. Fiziksel tiyatro tekniklerinden yararlanılarak sahneye konan bu oyunda Pınar Akkuzu'nun rolü büyük. Bengisu İspir, "Aslında biz spesifik olarak Pınar'ı arıyormuşuz. İlacımızı bulduk onu bulunca" diye anlatıyor bu buluşmayı.

        Kendilerine ait bir dil oluşturmanın arzusunu duyan iki genç oyuncunun kurduğu tiyatroya Nushu ismini vermesi de elbette tesadüf değil. Okulda arkadaş olan ve uzun yıllar dostluklarının yanında sahneyi de paylaşan iki genç kadın, beraber kurdukları bu tiyatroya kız kardeşliklerine vurgu yapan bir isim vermek istemişler.

        REKLAM

        KADINLAR ARASINDA, KADINLARA ÖZEL BİR DİL: NUSHU

        Cansu Canaslan, “Tiyatroya isim araken bir gün ‘Kız kardeşlik dili’ adı altında bir haber gördüm. Çin'de kadınların kendi aralarında konuşmak için Çinceden türettikleri ama Çince olmayan Nushu dilinden bahsediyordu. Kadınlar, hem birbirleriyle iletişim kurdukları hem de edebiyat alanında eserler ürettikleri; şiir, mektup, öykü yazdıkları bir dil kullanmışlar: Nushu dili.

        Yüzyıllar boyunca erkeklerden gizledikleri bu dili öğrendiğimizde bu fikir bize çok iyi geldi. Bir dönem cadı el yazmaları diye yasaklanan ve sanırım 10-15 yıl önce son Nushu dilini bilen kadın öldükten sonra araştırılmaya başlanan bu dili çok sevdik. Hem Elif Candan'ın metindeki dil arayışını hem bizim sahnedeki dil arayışımızı düşününce Nushu ismi bizim için gördüğümüz an “Evet bu” dediğimiz bir isim oldu” diye anlatıyor Nushu Tiyatro’nun anlamını.

        Eteklerini kaldırarak çocuk şarkıları söyleyen bu bebekler, babaanneler üzerinden kuşaklar boyu aktarılan ataerkiyi, kadınlara anne ve eş olmaktan başka hiçbir şans vermeyen tomplumsal düzeni, kız çocukluktan itibaren kadınlara öğretilen 'görevleri' sinir bozucu bir gülümsemeyle uzaktan izletiyor. Kasım ayından beri sahnede olan Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyunu 8 Nisan’da Boa Sahne’de, 16 Nisan’da Alan Kadıköy sahnesinde, 24 Nisan’da ise Bahçe Galata’da sahnelenecek.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ