Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet "Sevgilin var mı, yok mu?" baskısı yapmaktan vazgeçer misiniz?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hadise "Kiminle birlikte, sevgilisi var mı, yok mu?" tadında ciddi bir merak var. En son da, "Bilmem ne isimli bir erkek arkadaşı var" tadında haberler çıktı. Kendisi de dokuz aydır kimseyle birlikte olmadığını söyleyip "Beni bi rahat bırakın" dedin.

        E lütfen insanları az biraz rahat bırakır mısınız?

        Mahalle baskısı yüzünden birçok kadın ve erkek mutsuz, istemedikleri çirkin ilişkiler yaşayıp derin yalnızlıklarda boğuluyor. Yaşı ne olursa olsun birçok kadın ve erkek, "İnsanlar bana sürekli 'Sevgilin var mı?' diye soruyor. Bıktım bu sorudan ve sürekli kendimde sorun arıyorum. Depresyon haplarına başladım" diyor.

        Hiç abartmıyorum bu cümleleri yaşı ne olursa olsun çoğu insandan duyar oldum. Hatta geçenlerde daha çok bu sıkıntı. Hatta daha yaşı 20'lerinde olan bir genç kadın, "Ben çok mu çirkinim. Sevgili bulamıyorum. Arkadaşlarım 'Neden sevgilin yok, neden sana kimse bakmıyor' diye sorup duruyor. Kendimi kötü hissediyorum" diye ağlıyordu.

        Hatta bir arkadaşımın kızına bir gurup arkadaşı rüşvet karşılığı sevgili ayarlamış. Şöyle ki, bir erkek arkadaşlarına 'Hadi git kıza teklif et. Bir hafta takılın sonra ayrılırsın. Sana bilmem ne markasından istediğini alırız' diyerek kızla bir hafta çıkmasını sağlamışlar. Ve sonrası tabii kahkahalar dalga geçme.

        Gerçekten korkunç!!!

        İnsanların gururu, onuru, duygusu ile bu kadar oynanır mı? Üstelik bunları yapan iyi eğitim almış ailelerin çocukları.

        Bakın bu durum resmen insanların birbirine, "Çok kilo almışsın" tadında baskısından başka bir şey değil. Bu resmen eziyet ve çok çirkin.

        Bu baskı gerçekten genç, yaşlı dinlemiyor. Şu ara çoğunluk daha "Merhaba, nasılsın, nasıl gidiyor" dedikten sonra hemen "Sevgilin var mı?" sorusuna geçiyor.

        Gerçekten çok ayıp. İnsanların özel hayatına bu kadar müdahale etmek, hatta içine dalmak nedir!

        Yakın arkadaş olursun anlarım da hiç samimi olmadığın, yakın olmadığın insandan böyle bir soru olunca insan bir afallıyor açıkçası.

        Yapmayın hanımlar-beyler yapmayın.

        Başkasına yaptığınız şey bir gün gelir sizi bulur. Karma diye bir gerçek var. Az biraz saygı, az biraz hassasiyet.

        ***

        Bazı sorular yasaklanmalı

        -Sevgilin var mı?

        -Ne zaman evleneceksiniz?

        -Çocuk ne zaman dünyaya getireceksin?

        -Neden çocuğunuz olmadı?

        -Neden hiç evlenmedin?

        ***

        Evlilik demişken; evlenecek çiftler mutsuz

        Hint milyarderlerinin çocukları Anant Ambani ile Radhika Merchant, 5 ay süren gösterişli mi gösterişli düğün öncesi eğlencelerin sonunda evlenmeyi başardı. Fakat evlenecek çiftleri de mutsuz etti. Bazı insanların mutsuz konuşmalarına şahit oldum. Önce şaka yapıyorlar zannettim ama iş çığırından çıkmış halde.

        Malumunuz evlilik ritüelleri son yıllarda artık gösteriş töreni haline geldi.

        -Düğünlerde giyilen 4-5 gelinlik.

        -Evlilik öncesi partiler.

        -Düğün günü yapılan garip haller. Tek amaç sosyal alemde konuşulması, dostta, düşmana göstermek, lanse etmek.

        Hint milyarderin düğünü sonrası, "Milyarderlerin bitmeyen düğününü izledikçe kendi düğünümden soğudum. Ne kadar harcasak ve hazırlansak yok olmayacak" sözlerini bu kulaklar işitti.

        Ya ben de bir sorun var ya da gerçekten insanlıkta. Arkadaş adam dünyanın bilmem kaçıncı zengininin oğlu. Kız desen öyle. Yani bana göre Hindistan halkının durumu ortadayken o paralar harcanarak böyle bir düğün çok yersiz ama adam yapmış. Sen nasıl o düğüne benzer bir düğün yapacaksın!!! Altı aydır da sürüyor, bitmiyor, bitemiyor düğün zaten. Şimdi bir de Londra ayağa başladı düğünün ki sormayın.

        Hayır bu çift hangi ara yalnız kalacak, evlilik yaşayacak, bebek yapacak o da belli değil. Yani bizler gibi evlerine çekilip günün sonunda çekirdek çitlemeyecek gibi gözüküyor ikili. Garip düğün halleri tüm dünyaya sergilendi. Zaten olayın bu tarafı korkunç. Neyse diyeceğim odur ki, günün sonunda evinizde baş başa kalıyorsunuz. Yapın nazik, güzel, sessiz, zarif bir düğün. Şatafatlı olunca daha mı uzun soluklu olacak sanki!!! Günün sonunda çoğunluk mutlu evlenip, kötü boşanıyor.

        ***

        Biz ve yeni nesil

        Şu ara sağım, solum, önüm, arkam yeni nesil. Hepsiyle tek tek sohbet ediyor, izliyor, anlamaya çalışıyorum. Ve gördüğüm şu;

        -Yeşilçam dünyasını, eski Türk Filmlerini bilmiyor, oyuncularını tanımıyor.

        -Türkan Şoray, Kadir İnanır gibi ünlüler bizim aile bireylerimizden biri gibiydiler. Ancak bu nesil için hiç bir anlam ifade etmiyor.

        -Kim kiminle aşk yaşıyor, kim kiminle birlikte hiç umursamıyor.

        -Kimsenin ne yaptığının da farkında değiller.

        -Ve hatta ilgilenmiyorlar.

        Tek dertleri, güzel, yakışıklı ve bakımlı görünüp marka kıyafetleri ile hava atmak istiyor.

        Ama biz öyle miydik?

        -Türk filmleri ile büyüdük.

        -Onlarla güldük, ağladık.

        -Ekmek düşünce yerden alıp üç kere öptük.

        -Saklambaç oynarken 2'ye ikiiii buçuk dedik.

        -Nerede duyarsak duyalım İstiklal Marşı'nda hizaya geçtik.

        Ama bu nesil için bunların da bir anlamı yok. O yüzdendir ki aramızda dağ değil uzay farkı var.

        Eğlence anlayışımız da çok farklı

        -Biz duygusal ve romantik şarkıları seviyor, hüzünleniyor, giderleniyoruz.

        -Ancak yeni nesil giderli şarkılarla dalga geçiyor. Daha doğrusu ne şarkıymış, ne sahnedeki ünlü isimmiş umurlarında değil o kadar kendi hallerindekiler ki, bir de her şey ile dalga geçiyorlar. Çok acayipler çok çözemiyorum.