Büyük gıda şirketleri neden ceza yer?
Sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya erişim dünyanın her tarafında dikkat çeken bir konu, ama Türkiye’de durum çok daha farklı bir boyut kazanmış durumda. Ekonomik çalkantılar yaşadığımız şu günlerde de öncesinde de sürekli artan fiyatlarıyla, oynanan gramajlarıyla, etiketlerdeki içerik bilgileriyle ve muadilleriyle kıyaslamada zorluk yaşanan pazarlama taktikleriyle büyük şirketlerin paketli gıdaları gündemden düşmüyor.
Türkiye’de gıdada tağşiş en önemli konu gibi görünse de büyük şirketlerin pazarlama taktikleri, rekabetleri de vatandaşın ve ilgili düzenleyici kamu kurumların canını sıkıyor. Bu sebeple belli aralıklarla büyük şirketlere ceza kesildiğini şahit oluyoruz. Son olarak Rekabet Kurulu (RK), bazı büyük gıda firmaları hakkında yürüttüğü soruşturmaları tamamlayarak, cezalar kesti.
Rekabet Kurumu bu hafta büyük şirketlere ne kadar caydırıcı olduğunu kestiremediğim para cezası uyguladı. En büyük ceza ise ana gıdamız olan buğday kaynaklı işlerle iştigal eden Aksaray Unlu Mamullere kesilmiş. Bu şirkete iki milyon 219 bin 764 lira ceza verilmiş. Bu ceza rakamı ise şirketin uzlaşma talebini kabul etmesi sonrasında yüzde 25 indirimli neticesi…
Rekabet Kurulu, ilgili şirketleri rekabete duyarlı bilgi değişimi yoluyla kanunun ihlal edilip edilmediğini incelemiş. Danone Tikveşli de incelemeye alınmış, ama ceza uygulayacak bir bulguya rastlanmamış. Fakat Nestle’ye 260 milyon 183 bin 629 lira para cezası verilmiş. Aynı soruşturma kapsamında Eti’ye 36 milyon 96 bin 652 lira, Ülker’e ait Horizon AŞ’ye de 55 milyon 140 bin 344 lira ceza yaptırımı uygulanmış.
En büyük para cezası ise Binboğa Üretim Pazarlama Sanayi ve Ticaret AŞ’ye verilmiş. Peki cezaya muhatap olan konu nedir? Yeniden satış fiyatını belirleyerek kanunu ihlal edip etmediği. Soruşturma yapılmış. Kanunu ihlal eden Binboğa’ya tam 3 milyon 938 bin lira ceza kesilmiş.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat da ücret artışlarını fırsatçılığa dönüştürmek isteyenlere geçit vermeyeceklerinin sürekli olarak altını çiziyor. Bakan Bolat son yaptığı açıklamada da aynen şu ifadeyi kullandı: “Gerçek maliyet artışının üzerindeki rakamları fiyatlara yansıtanlara yüklü miktarda ceza kesilecek.” Ama caydırıcı etkiyi göstermiyor. Benzer duruma restoranlarda da rastlanıyor. Öyle ki sokak arasındaki lokantaların kontrolden çıkan fiyatları, markalı, lüks restoranlarla yarışıyor.
Görüldüğü üzere ceza kesilen şirketlerin hepsi büyük, önemli ve markasına önem verenler. Peki neden cezaya muhatap olacak eylemlere tevessül ediyorlar? Niçin ceza almayı göz alacak işler yapıyorlar?
Türkiye’nin yıllar sonra tasarlayıp, geliştirip, ürettiği ilk insanlı uçak başlangıç eğitimi uçağı 2013’te ilk uçuşunu yapan HÜRKUŞ olmuştu. İlk uçuşunu yapmasından sonra çok sayıda deneyim, tecrübe uçuşları yaptı, ama Türk Hava Kuvvetleri envanterine giremedi. Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TUSAŞ) de bu süreçte ciddi deneyimler kazandı. Olgun bir üretici haline geldi. Akabinde önemli projelere, tasarımlara imza attı.
Şimdi sürpriz haber önemli iyileştirme ve geliştirmelerle yeniden ele alınıp, tasarlanan HÜRKUŞ-2’de bekleniyor. Büyük ihtimalle de ilk uçuşunu önümüzdeki haziran ayında yapacak. İlk uçuş tarihi için her hâlükârda temkinli olmak lazım. Zira havacılık hassas değerlerle ilerleyen bir sektör ve hatayı affetmez.
TUSAŞ’ın temel, tekâmül uçuş eğitimi ve savaş pilotu harbe hazırlık uçuş eğitimleri arasındaki tüm kademelerde kullanmak için geliştirdiği HÜRKUŞ 2’nin görev alana aslında daha geniş. Zorlu operasyonlarda yakın hava desteğinde de kullanılacak. İlk HÜRKUŞ da bu şekilde tasarlanmıştı.
Çeşitli modelleri olacak HÜRKUŞ, Türk Kuvvetleri Komutanlığının vaz geçilmez eğitim uçağı olarak geliştiriliyor. 2013’te uçuşlarına başlayan ilk HÜRKUŞ’un Afrika’ya ihraç edildiğini de bu köşede ben gündeme getirmiştim. Dolayısıyla yeni versiyonunda TUSAŞ çok fazla ihraç edeceğini söylemek mümkün. Toplam 55 adet HÜRKUŞ-2 Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmeye başladıktan sonra dünyaya en fazla satacağımız uçak olacağını şimdiden buraya not düşmüş olayım.
Türkiye ile ABD arasında F-35 savaş uçağı için tartışmalar, ödenen paranın geri iadesi konusu yargı sürecinde devam ederken F-16 pazarlığı da çok kolay geçmeyecek. Hatta bazı kaynaklarımdan öğrendiğime göre Türkiye’nin F-16 talebi ile ABD’nin teklifleri arasında farklılık olacağına işaret ediliyor. Net ifadesiyle ya 40 adet uçak satışı ya da yaklaşık 80 adet F-16 modernizasyon ekipmanı temini konusunda iki ayrı yaklaşım sergileneceği belirtiliyor. İkisinden birisi ilk gündem konusu olabilir. İkinci aşamada neler olacağı ise bu aşamada kestirilemiyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Türkiye’yi de ziyaretinde ana gündem konularından birisi F-16 olacağı zaten belirtiliyor. Ama bu konunun ne şekilde ele alınacağı Blinken’ın yarın İstanbul’da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmesinde masada neler olacağı henüz bilinmiyor. Haberlerde sanki bilinçli olarak ziyaretin odağında İsveç’in NATO’ya üyeliği ve Türkiye’ye 40 adet F-16 savaş uçağının satışı olacağına yer veriliyor. Ama 80 adetlik modernizasyon paketi ya unutuluyor ya da nedense çok gündem olmuyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller de yaptığı açıklamada Blinken’ın Türk muhataplarıyla ikili ve bölgesel iş birliği konularını ele alacağını, bu kapsamda Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya katılımını sağlayacak onay sürecinde atacağı nihai adımları değerlendireceğine dikkat çekti, ama F-16 satışını anmadı. ABD’nin gündeminde öncelik İsveç ve bölge meseleleri varken, Türkiye ise F-16 tedarikine kilitlenmiş durumda. Ancak temkinli olmak gerekir.
- Ziraat Bankası Troy'un neresinde?12 dakika önce
- Çayırhan'da doğrular ve yalanlar8 saat önce
- Madencilikte geriyseniz gelişmeniz zor!5 gün önce
- Çok tıklanıyor, ama görülmüyor, okunmuyor!1 hafta önce
- THY de TROY'u keşfetti!1 hafta önce
- Türkiye'nin F-35'e dönmesi doğru mu?1 hafta önce
- Uçak kazaları azalıyor!2 hafta önce
- Oreşnik engellenemez mi?2 hafta önce
- Siber Güvenlik için önemli adım!3 hafta önce
- Eurofighter ve Bayraktar TB2 yarışı!3 hafta önce