Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

“Boğaların hayalleri gerçek oluyormuş…” dedi masadakilerden biri. Yarım saatten fazla bir süredir konuştuğumuz tek konu 2025’te bizleri neler beklediği zaten. Aslanlara huzur, Yaylara aşk varmış. Burçlarımız aracılığıyla geleceğimizi öğrenmeye çalışıyoruz. Balıkların kaderi değişirken Akreplerin yıldızı parlayacakmış. 7 kişi yuvarlak bir masanın etrafına oturmuş büyük bir iştahla ‘gelecek hayali’ kaşıklıyoruz. Geçen yıl bugünlerde, 2024 için yıldızların bize söylediği şeyleri çoktan unuttuk! Zaten derdimiz geçmiş değil, onu biliyoruz; öğrenmek istediğimiz gelecek… Bir katil kim filmi izlerken kimsenin bize katili söylemesini ya da merakla okuduğumuz romanın sonunu bilmek istemeyiz… Ama birilerinin yarın neler olacağını bize anlatması için yanıp tutuşuyoruz…

İtalyan yazar Papini ‘Kaçan Ayna’ öyküsünde, “Gelecek, gelecek olarak var değildir; gelecek bir yaratıdan şimdinin bir parçasını oluşturmaktan başka bir şey değildir... Bugünün bütün değeri yarındadır. Bütün bir şimdiyi bir gelecek uğruna yitiriyorsun. O gelecek de bir gün şimdiki zamana dönüşecek ve sen onu da başka bir gelecek uğruna feda edeceksin!” diyor… Papini diyor da kimin umurunda ‘şimdi’! 2024’te yaşanacak 12 günün yüzüne bile bakmıyoruz biz. ‘Belirsizliğin tadı’nı unuttuk; 2025’te neler olacağını bilmek istiyoruz!

“BU DÜNYA DÜŞÜNENLERİN DEĞİL YAPANLARIN DÜNYASIDIR”

Geçenlerde fizikçi Carlo Rovelli'nin bir sözünü okudum. Rovelli, "Tam cehalet ile tam kesinlik arasında hayatlarımızı sürdürdüğümüz geniş bir ara alan vardır" diyor. O geniş belirsizlik alanında dilediğimiz gibi at koşturmak varken bu her şeyi bilme arzumuz neden acaba! Cehaleti kendimize yakıştırmıyoruz, kesinlik ise Kaf dağının arkasında! ‘Belirsizlik’ düzlüklerinde hayatı gelişine yaşamak en iyisi değil mi ya?

Şimdi böyle ‘belirsizliğin tadı’ diye atıp tutuğuma bakmayın çok değil bir elin parmaklarıyla sayılacak kadar yakın bir geçmişte ben de geleceği bilme arzusuyla yanıp tutuşanlardandım. “Bu dünya düşünenlerin değil yapanların dünyasıdır!” cümlesinde hep ‘düşünenlerin’ safında yerimi aldım. Belirsizlik kadar beni korkutan bir şey yoktu şu koca dünyada. En basitinden son anda ortaya çıkan bir akşam yemeği organizasyonu bile dünyamı karartabilirdi. Bir akşam yemeği için bile günler öncesinden hazırlamalıydım kendimi. Nereye, saat kaçta gidilecek, kaç kişi olunacak bilmek isterdim. 4 kişi denilen bir yemekte 5 kişi olunduğunda bile her şey altüstü olurdu benim için. “Çok saçma” dediğinizi duyar gibiyim haklısınız ama ne yapabilirim ben öyleydim!

“BELİRSİZLİK İNSAN OLMANIN BİR PARÇASI!”

İstatistik alanınca çalışan Prof. David Spiegelhalter, insanların belirsizlikle ne kadar iyi başa çıkabildiklerini ölçmek için, "Öngörülemeyen olaylar beni çok altüst ediyor"dan "Harekete geçme zamanı geldiğinde, belirsizlik beni felç ediyor"a kadar değişen ifadelere verilen yanıtlara dayalı çok sayıda ölçek geliştirildiğini söylüyor. Spiegelhalter, böyle bir ölçümde yüksek puan alan ve belirsizliğe tahammül etmekte zorluk çeken kişilerin, klinik olarak önemli kaygı ve depresyon riski altında olabileceğini belirtirken, 4 kişinin geleceği söylenen yemeğe 5 kişi geldiğinde dünyası kararan, benden bahsediyor sanırım…

‘Belirsizlik Sanatı’ adlı bir kitap yazan David Spiegelhalter, “Belirsizlik insan olmanın bir parçası, peki bununla yaşamayı öğrenebilir miyiz?” diye soruyor. Yaşamın risk almak ve sonucunu bilmemek olduğunu söylüyor: “Sadece keyif aldığımız için bazı riskli şeyler yapabiliriz! Belirsizliğin sebebi ne olursa olsun, sonunda çok fazla şeyden habersiz olduğumuzu kabul edip bununla yaşamayı öğrenmeliyiz.”

“ŞÜPHE, BELİRSİZLİK VE BİLMEDEN YAŞAYABİLİRİM”

“Bence bilmeden yaşamak, yanlış olabilecek cevaplara sahip olmaktan çok daha ilginç” diyen fizikçi Richard Feynman hak vermeye ne zaman başladım bilmiyorum. Son günlerde her yerde karşıma çıkan 2025 yılında bizleri neler bekliyor yazılarına bakmıyorum. Yuvarlak masanın etrafında Oğlakların şanslı olduğu konuları sıralayan arkadaşlarıma kulaklarımı kapatıyorum. Feynman’ın dediği gibi “Şüphe ve belirsizlikle ve bilmeden yaşayabilirim. Yanlış olabilecek cevaplara sahip olmaktansa bilmeden yaşamanın çok daha ilginç olduğunu düşünüyorum. İlerledikçe emin olmamamıza izin verirsek, alternatifler için fırsatlar bırakırız. Gerçeğe, bilgiye, günün mutlak gerçeğine hevesli olmayacağız, her zaman belirsiz kalacağız... İlerlemek için bilinmeyene açılan kapıyı aralık bırakmalıyız.”

CEVAPLARIN PEŞİNDEN KOŞMAKTAN HEPİMİZ YORULDUK

Belirsizliğin keyfini çıkarma konusunda en büyük ilham kaynağının spaniel cinsi köpeği olduğunu belirtiyor Prof. Spiegelhalter: “Anı yaşıyor, her güne coşkuyla başlıyor, üzerine basıldığında ciyaklıyor ve hemen sizi affediyor ve sosis kelimesini duyduğunda hemen havlara zıplıyor. Hayatındaki kontrol eksikliğini kabul ediyor, ancak yeni yerlerde yürümenin ve koklamanın belirsizliğinden zevk alıyor.”

'Genç Bir Şaire Mektuplar’ kitabında “…lütfen kalbinizde henüz çözümlenmemiş olan şeylere karşı sabırla yaklaşın ve soruların kendilerini de sanki kilitli odalar veya size çok yabancı bir dilde yazılmış kitaplar gibi sevin. Cevapları aramayın –ki onlar size şimdi verilemez, çünkü onları yaşayamazsınız. Ve mesele de her şeyi yaşamak. Şimdi soruları yaşayın. Belki sonra, uzak gelecekte bir gün, yavaş yavaş, siz fark etmeden, cevapları da yaşamaya başlayacaksınız…” diyen şair Rainer Marie Rilke’nin dediği gibi sorularla yaşamanın tadına vardığımız bir yıl olsun 2025... Cevapların peşinde koşmaktan hepimiz çok yorulduk!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar