Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Bir "nepo baby" düğün gecesi

        Geçtiğimiz günlerde bütçe kaygılı isimlerin Çırağan Sarayı olarak nitelendirebilecek İstanbul’daki Armada Otel’in terasında son yılların en geniş katılımlı medya zirvesi gerçekleşti. Aslında davetteki isimlerin birçoğu şu anda aktif olarak medyada yer almıyor. Ama bir 20 sene öncesinin en etkili isimleriydi. Bu açıdan nostaljik bir buluşmaydı da Armada’daki.

        Aydın Doğan, Murat Belge, Yasemin Çongar, Ahmet Altan, Cengiz Çandar, Mehmet Y. Yılmaz, Zafer Mutlu gibi isimlerin aynı ortamda bir araya gelmesinin nedeniyse bir medya buluşması değil Hasan Cemal ve Ayşe Sözeri Cemal çiftinin kızının düğünüydü. Davete dair detayları gecenin diğer konukları Ertuğrul Özkök ve Tuğrul Eryılmaz’ın yazılarından okudum ve bir an kızı değil de acaba Hasan Cemal’in kendisi mi evleniyor diye düşündüm.

        Yaş ortalaması en iyi ihtimalle 70 olan bu konuk kitlesi New York’ta okumuş sanatçı Defne Cemal ve Amerikalı sanatçı eşinin arkadaş çevresi olamaz, değil mi?

        Düğünlerin gerçek dinamiğinin nasıl işlediğini bilmiyorum. Ama görebildiğim kadarıyla Türkiye’de düğünler damat ya da gelin için değil anne ve babalar için yapılıyor. Sınıf, dünya görüşü, ekonomik katman da fark etmiyor. Konuklar hemen her zaman Türk anne-babalar tarafından belirleniyor, hatta çoğu zaman evlenenlere dayatılıyor.

        ADETA GÜÇ GÖSTERİSİ

        Özellikle belli bir konuma gelenler için düğün sadece çocuklarının mutlu günü değil, ele güne karşı bir güç gösterisi de. Yoksa 1997 doğumlu gelin Defne Cemal’in 1936 doğumlu babasının eski patronu Aydın Doğan’la ne gibi bir ortak yönü olabilir.

        Bu düğün aynı zamanda Hasan Cemal ve liberal çevresi için bir anlamda hala yıkılmadıklarını, ayakta olduklarını kanıtlayacak bir gövde gösterisi fırsatıydı. Bunu büyük ölçüde başardıkları da ortada. Zira Türkiye’nin son 20 yılındaki türlü çarpıklıklara doğrudan ve dolaylı destek olmuş, hatta birçoğu bu çarpıklıklarda aktif rol almış isimlerin hala kamusal alanda dolaşabilmeleri gerçekten de plastik gibi kolay yok olmadıklarının kanıtı. Ne de olsa Türkiye’de rezil olunmuyor.

        Demek ki liberallerinin günahları da zamanaşımına uğradı ve çoktan unutuldu. Hiçbir konuğun tereddütsüz katılımı olmaması arkadaşlıkla kumpası ayırabilecek kadar olgun olduklarını gösterdi bize.

        Anne-babaların düğün hırsının farklı motivasyonları olabilir. Düğüne katılan bazı isimlerden öğrendiğim kadarıyla gelin Cemal bizzat konukları arayarak davet etmiş. Bu da ortada bir ebeveyn dayatması olmadığını, bu göç gösterisinden ailece memnun olduklarına işaret ediyor.

        Ne de olsa bazı “nepo baby”ler görünmez olmayı tercih eder, bazıları ise ayrıcalıklı konumlarından sonuna kadar istifade eder. Gelin, ikinci kategoriye giriyor.

        Nepotizm çocukları günümüze ait bir fenomen değil. New York Times’ın eski patronlarından Arthur Ochs Sulzberger’in 2012 yılında ölümünden sonra ardından yayımlanan bilmem kaç bin kelimelik anma yazısında en fazla öne çıkan “Nepotizm işe yarar,” cümlesiydi.

        Bugün de televizyon ya da sinemada kafamızı nereye çevirsek bir “nepo baby”e çarpıyoruz: “The Gilded Age” dizisinin ilk sezonunda berbat oyunculuğuyla başrolü kapan genç kadın? Meryl Streep’in kızı. “Boys” dizisinin şapşal oğlanı? Meg Ryan ve Dennis Quaid’in oğlu. Maya Hawke, Lili-Rose Depp, John David Washington, Kaia Gerber, Hailey Biber… daha saymakla bitmez. Hep birilerinin oğlu ya da kızı. Kültür hiçbir zaman olmadığı kadar “nepo baby”ler tarafından domine olmuş durumda. Bu yılın spordaki en ilgi çekici gelişmesi bile baba oğul LeBron ve Bronny’nin Lakers’da aynı anda oynaması. Sorulduğunda, birçok “nepo baby” kendilerinin de çok çalıştığını, zor aşamalardan geçtiklerini, haklarıyla bir yere geldiklerini söyleyecektir. “Nepo baby” olarak anılmaktan ne kadar rahatsız olduklarını da söyleyecekler tabii ki. Kendilerini daha iyi hissedeceklerse, bu söylediklerine inanmış gibi yapalım.

        HABERLER NERELERDE ÇIKTI

        Torpili reddettiklerini iddia eden bu çocuklar ayrıca ünlü bir anne-babaya sahip olmanın kendilerinin aslında ne kadar aleyhine işlediğini, bu yüzden ciddi çocukluk acıları çektiklerini, sırtlarında büyük bir soyadı yükü taşıdıklarını da anlatacaklardır büyük ihtimalle. Onlar da hepimiz gibi kendileri kazıyarak buralara geldiler. Abdullah Gül de oğlunun Harvard’a “babasının kim olduğunu söylemeden girdiğini” açıklamıştı, değil mi?

        Aslında anne-babalarıyla farklı bir kulvarda isim yapmaya çalışanların ne kadar “nepo baby” sayılabileceğini uzun zamandır düşünüyorum. Daha evvel de bahsettim, Yılmaz Erdoğan’ın kızı Berfin kendisini mutfakta kanıtlamaya çalışıyor mesela. Defne Cemal’in anne-babasının bir dönem iktidar kurduğu basın sektörüyle hiç alakası yok. O yüzden belki bu düğüne de fazla acımasız anlam yüklüyor olabilirim, kim bilir.

        Defne Cemal adı basında düğünden kısa süre önce de yer aldı. Çünkü geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki ilk kişisel sergisini OG Galeri’de açtı. OG Galeri’nin sahibi Senem Özgören’in babası fotoğraf sanatçısı Bülent Özgören. Senem Özgören de yakın zamanda magazin sayfalarında bir başka galerici Murat Pilevleni’yle yaşadığı aşkla haber oldu. İlk solo sergisini sanat okuduğu ve Amerikalı sanatçı eşiyle tanıştığı New York’ta değil, anne-babasının yaşadığı İstanbul’da açan Defne Cemal’in eserlerine dair birçok geniş haber de T24, 10Haber, Milliyet Sanat ve Oksijen gazetesi gibi mecralarda yer aldı yer aldı.

        Babasının yazdığı T24, zamanında Cumhuriyet’te babasının yanında çalışmış olan İsmet Berkan’ın kurucusu olduğu 10Haber, babasının uzun yıllar yazdığı Milliyet’in ilavesi Milliyet Sanat, babasını Sabah gazetesine transfer eden Zafer Mutlu’nun şimdi sahibi olduğu Oksijen gazetesinde.