Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Uçak yolcuları neden giderek deliriyor

        Geçenlerde bir iş adamı arkadaşımı aradığımda “Bir saniye şimdi konuşamayacağım,” diye telefonu açtı. “Türk Hava Yolları’nın yasaklı yolcu listesine girmek üzereyim.” Sık uçanların karşılaştığı küçük bir krizin ortasındaydı, her ne kadar sükunetini korumaya çalışsa da her an kontrolü kaybedebilirdi: “Hem insanları delirtmek için her şeyi yapıyorsunuz hem de sonra neden deliriyorsun diyorsunuz.”

        THY’nin en favori bahanesi “operasyonel nedenler”den dolayı koltuğu değişmişti. Para verip özellikle satın aldığı koltuktan kendi iradesi dışında bir arka sıradaki orta koltuğa yerleştirilmiş ve havayolu da bir çözüm üretme konusunda son derece isteksizdi. Uçağa bindiğinde oturması gereken koltukta bir THY çalışanının yerleştiğini görünce iyice sinirlendi ve isyanını kabin ekibine dillendirdi. Pek çok yolcu gibi. Dahası, kim bilir bu kaçıncıydı.

        BİR DOKUN BİN AH İŞİT

        Havayollarından şikayetçi olmak bir dokunup bin ah işitmeye benziyor. Herhangi bir ortamda ne zaman konusu açılsa herkes başına gelen başka bir olumsuz tecrübeyi aktarıyor. Başka havayollarının yolculara berbat muamelesine alışığım, ama son zamanlarda bavulların gönderilmemesi gibi normalde THY’yle özdeşleştirmediğim sorunlarla da karşılaşıyorum. Seçilen koltuğun son anda değiştirilmesiyse artık neredeyse bir norm halini aldı.

        Bir arkadaşım altıncı sıradan 20’lere atıldı yine “operasyonel nedenler” yüzünden. Eski sırasına ya da önlere yakın bir koltuğa geri dönmek istediğindeyse uygulama ve sitede yer müsait değildi. Geçenlerde New York’a uçarken ben de ısrarla cam kenarında bir koltuk istedim. Hatta uzun zaman önce aldığım bir biletti ve sık sık yer açılır mı diye baktım. Uçuştan iki saat önce check-in sırasında da yer görevlisi bana hiç “müsaitlik” olmadığını söyledi. Uçağa bindiğimdeyse hem benim yanımdaki koltuk hem de başka sıralardaki boştu. Hatta kabin amiri “Biz de bu uçuşun bu kadar sakin olmasına şaşırdık,” dedi.

        Böyle “Operasyonel nedenler” beni de sık sık vuruyor, üstelik çok sık tekrarlanıyor. Daha geçenlerde Paris’ten İstanbul’a gelecektim, yolcu bekleme salonuna geçince birden dört saatlik rötar belirdi ekranda. Ortalama bir yolcudan biraz daha tecrübeli olduğum için beklemek yerine iki saat rötar yemiş bir önceki uçağın kapısına gittim; yetişebiliyordum. Kapıda bu çok basit değişiklik işlemini adeta bir lütufmuş gibi yaptılar, bir de “Ama yemek vermeyececeğiz,” diye cezalandırdılar. Yeni bindiğim geniş gövdeli bir uçaktı ve epey boştu. Dört saat bekleyecek pek çok yolcuyu da taşıyabilirdi.

        Bu gibi küçük ayrıntıları düşünmemek, yolcuya jest yapmamak, benzer olayların sık tekrarlanması yolcuların sabrını sınıyor. En kötüsü de muhatap bulamamak. Biz gazetecilerin uçak yolculuğuyla ilgili sorunları çözebilecekleri ayrıcalıklı kanalları var. Basında yolcu isyanlarının pek yer bulmamasının bir nedeni bu. İtiraf etmem gerekir ki bazen yılda bir ben de bu ayrıcalığı kullanıyorum, çünkü bütün başka seçenekler tükendiğinde bazen kullanmak zorunda kalıyorum.

        Mesela, geçenlerde Güneri Cıvaoğlu’nun cenazesine katılmak için biletimi iki gün ileriye almaya çalıştığımda 2300 dolar gibi bir ücret çıktı. Kullandığım başka hava yollarıyla kıyaslandığında kabul edilemez bir farktı bu, dahası ayıptı. THY yönetiminden rica edebilirdim, ama etmedim. Bu hakkımı çok daha acil bir duruma sakladım.

        Mümkün olduğu kadar bu gibi taleplerde bulunmamaya çalışıyorum. O zaman da diğer yolcuların yaşadığı sıkıntıları paylaşıyorum. Uçak içinde gecikmeye dair anons yapılmaması, rastgele koltukların değiştirilmesi, rötarlar, körük yerine merdivenle uçaktan inmek gibi önemsiz gibi görünen ayrıntılar birleştiğinde, bunlar adet haline geldiğinde hem havayolunun itibarı sarsılıyor hem de yolcunun güveni. Keşke THY herkesi aşağı yukarı asgari müşterekte tatmin edecek bir havayolu olsa. Çok da uzak olmayan bir geçmişte böyleydi ama giderek diğer havayollarına uydu.

        BÜTÜN DÜNYADA BENZER

        Arkadaşımın “Hem insanları delirtmek için her şeyi yapıyorsunuz hem de sonra neden deliriyorsun diyorsunuz,” cümlesi aklımdan çıkmıyor. Deliren sadece Türk Hava Yolları değil. Dünyanın her yerinde sinir krizi geçiren yolcu sayısı artıyor. Onların da video’ları paylaşılıyor ve çok izleniyor. Özellikle ABD’de pandemiden sonra terbiyeli davranmayan yolcuların sayısında artış oldu.

        Geçen sene sadece Amerika’da 2000’e yakın böyle yolcu vakası yaşandı. 2020’de maske zorunluluğundan kontrolden çıkıp sinir krizi geçiren yolcu sayısı daha fazlaydı. 2023’te bu oran düştü. Ama 2023 verileri 2019’dan yüzde 70 daha yukarıda, NPR’ın aktardığına göre. Demek ki sadece sosyal medya yüzünden daha görünür olmuyor bu yolcu davranışları. Hakikaten daha fazla insan kontrolü kaybediyor. Kabin görevlileri daha fazla çalışıyor ve daha fazla kriz çözüyor.

        Yolcuların sürekli sorun çıkarmasının bir nedeni uçakların daha kalabalık olması. Pek çok havayolu daha az sefer yapıyor artık, doğal olarak da mevcut seferlerde koltuklar hemen doluyor. Tıklım tıklım uçaklar yolcu için kümese tıkılmak gibi. Dar koltuklar, kısa diz mesafeleri, yerinden kalkamamak, baş üstü dolaplarda yer bulamamak, azalan ikramlar, koltuktan bagaja her şeye para vermeye mecbur bırakılmak da yolcuları tetikliyor. Tabii bir de sonsuz rötarlar.

        University of Texas-Dallas’tan sosyoloji profesörü Sheryl Skaggs yolcuların sık sık olay çıkarmasının bir başka nedenine işaret ediyor: Alkol. Skaggs’in bulgularına göre havada olay çıkaran yolcuların yüzde 40’ı uçağa aşırı alkollü biniyor. Uçakta içilen içki değil, uçağı beklerken içilen içkiye yüklüyor sorumluluğu.

        Yolcular geçmişte de içiyordu, hatta havalimanında içmek bir zamanlar törensel bir adet gibi görülen yolculuğun bir parçasıydı. Skaggs’e göre son yıllarda insanlar daha tahammülsüz, daha çabuk öfkelenir oldular; sabır ve nezaketi unuttular.

        Bunları kendi kendilerine unutmadılar herhalde. Toplumsal şartların zorlaşması, ülkelerin daha fazla kutuplaşmasının sonucu birbirimize tahammülümüzün azalması, ekonomik sıkıntılar gibi faktörlerle dünya artık daha mutsuz bir yer. Havayolları da bu mutsuzluğumuza katkıda bulunan, hatta yolcuları sömüren, sadece karlılığı ön planda tutan canavarlara dönüştü. Müşterisine saygı göstererek de karlı olunabileceğini unutmaya başladı yönetim kurulları. İnsan gibi muamele görmeyenlerin sabrını yitirmesi, tahammülünün azalması bu şartlarda çok da şaşırtıcı olmasa gerek.