Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Magazin Paparazzi, Bir paparazzinin hayatı, ışıl cinmen haberturk, Paparazzilik nedir, paparazziler, paparazziler nerede olur, magazin, magazin basını, magazinciler, magazin dünyası, ünlüler nerelere gidiyor, ünlüler paparazziler,

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        Fotoğraflar: Funda Duru

        Cem Yılmaz, İstinye Park’ta fotoğraflarını çeken paparazzileri yine azarladı.

        “Gidin, kendinize başka bir iş bulun!” dedi.

        Bunu okuyunca, Habertürk magazin muhabiri Nuri Altuntaş’ı arayıp, “Başka bir iş arıyor musun Nuri?” diye sordum.

        Yaptığı işi seviyormuş.

        İşini değiştirmek yerine, Cem Yılmaz’a bir öneride bulundu:

        “Cem Yılmaz, şöhretin bileşenlerinden hoşlanmıyorsa kendine ünlü olmayı kapsamayan bir iş bulabilir. Ya da İstanbul gibi büyük bir şehirde magazincilerin 7/24 bulunmadığı binlerce mekandan birinde vakit geçirebilir” dedi.

        Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.

        Paparazzi sözcüğü, Fellini’nin La Dolce Vita’sındaki Paparazzo adlı foto muhabiri tanıdığımızdan beri hayatımızda.

        Dünyanın her ülkesinde onlardan var.

        Her yerde aynı işi yaparlar; ünlülerin hayatını merak eden insanlar için bilgi toplarlar.

        Temel bir insan hakkı olan “özel hayatın gizliliği”nin kıyısında çalışırlar.

        O kıyıdan ne çok uzaklaşabilirler, ne de içeri adım atabilirler.

        Uzaklaşırlarsa patrona, sınırdan geçerlerse yasaya toslarlar.

        “Bu da iş mi?” diye eleştirirsiniz ya da gazeteyi aldığınızda ilk magazin ekine bakarsınız, orası size kalmış.

        Ama ünlüler oldukça paparazziler de olacak.

        Sansasyonel olayları bulacak, bize gösterecek.

        Ve “skandal” onun her zaman en sevdiği kelime olarak kalacak.

        Şimdi Nuri Altuntaş, bir paparazzinin hayatını anlatacak.

        Kaç yıldır bu işi yapıyorsun?

        7.

        Kaç yaşındasın?

        30'a girdim.

        PAPARAZZİ AVCIDIR, ÜNLÜLER AV

        “Paparazzi”yi tanımla.

        Paparazzi avcıdır, ünlüler av.

        Her zaman mı?

        Yalnızca geceleri. Gündüz ve gece arasında fark var. Gündüz “merhaba” der, gece tanımaz. Gündüz sohbet edebilirsin ama gece rakip gibi olursun. Alkolle bütün dengeler değişir.

        Bu işi iyi yapmanın kuralı ne?

        Gözünü bir an bile ayırmamalısın çünkü kimin ne zaman, ne yapacağını bilemezsin. İnsanları tanımalı, mekanları bilmeli, kapıdaki kilit adamları kendi yanına çekmelisin. Zamanı iyi ayarlamalı, olay yerine ilk sen ulaşmalısın. Ve haber kaynaklarının güvenini asla ihlal etmemelisin.

        BİR RİVAYET: “GEL BENİ ÇEK”

        Haber kaynakları kimler?

        Paparazzinin işi ünlülerledir yani sıradan birinin sokakta başına gelenler senin alanına girer ama benimkine girmez. Ünlülerin çevresinde olan herkes kaynaktır. Mekan çalışanları, diğer müşteriler, eski sevgilileri ya da telefonumu bilen herhangi biri. Telefonum 7/24 açık!

        Ünlülerden seni arayıp "gel beni çek" diyen oluyor mu?

        Bu rivayet yıllardır anlatılır ama bana hiç rast gelmedi. Direkt olarak söylenmez ama mekanın içindeki insanlar haber verebiliyorlar, “gelsinler” diye.

        Mekan çalışanlarına rüşvet veren magazinciler var mı? "Beni ararsan sana para veririm" diyenler…

        Öyle bir şey yok!

        Mekan çalışanları neden sizi arıyor peki? Mekanın reklamını yapmak için mi?

        Arayan insanların hangi maksatla bizi aradıklarını bilemiyorum. İş güzelse neden haber verdiğiyle ilgilenmem, giderim. Ama çoğu mekan çalışanı, ünlüler özel olarak rica ederse, onların orada olduğunu haber vermez. Büyük işleri hayatta söylemezler.

        “KAMUSAL ALANDA YAPILAN HER ŞEYİ ÇEKERİM”

        Büyük iş tam olarak ne demek?

        Magazine mal olmuş ya da işini iyi yapan ünlü bir ismin sıra dışı bir anını yakalamak iyi iştir. Yeni sevgilisiyle, birlikte olduğu kişiyi aldatırken, alkollüyken ya da kavga ediyorken mesela…

        Bir insan ünlü diye onun “özel hayatın gizliliği” gibi bir hakkı kalmadığına mı inanıyorsunuz?

        Elbette özel hayatın gizliliği vardır, o yüzden biz de gizli gizli evlerinin içine girmiyoruz. Kişinin evine, iş yerine ve hastaneye izinsiz girilmez. Evinin içinde istediğini yapar, onu gizlice izlemek etik olmaz. Ama kamu tarafından tanınan bir magazin figürünün, kamusal alanda yaptıkları haberdir. Bunun etiğinin tartışılmasını anlamsız buluyorum.

        BÖLÜM BAŞI 70 BİN KAZANMANIN BEDELİ BU!

        Neden anlamsız buluyorsun?

        Çünkü her şeyin bir bedeli var. Ünlü olmanın, bölüm başı 70 bin lira kazanmanın da bedeli bu. Ünlü olayım, çok para kazanayım ama sıradan bir insan kadar da rahat dolaşayım, böyle bir dünya yok.

        70 bin lira kazanmalarının sebebi siz misiniz ki bedelini sizinle ödesinler?

        Peki, şöyle düşünelim: Neden Halit Ergenç 70 bin alırken, Meryem Uzerli 25 bin alıyordu? Ondan daha kötü oyuncu olduğu için mi? Hayır. Çünkü o zaman popüler değildi ve çok tanınmıyordu. Şimdi tanınıyor. Ne kadar ünlü olursan o kadar çok para kazanırsın. Türkiye'de hayatlarında skandal olan ünlüler her zaman daha çok iş yapıyor. Bizim yaptığımız haber, onlara da yarıyor.

        ÜNLÜLER VE PAPARAZZİLER: BİR MADALYONUN İKİ YÜZÜ

        Ama yine de sizi sevmek zorunda değiller…

        Sevmek zorunda değiller ancak ne zaman kızarlarsa, bir madalyonun iki yüzü olduğumuzu hatırlamalılar.

        Ben Cem Yılmaz’ın magazincileri sürekli azarlamasına sinirlendiğim için seninle röportaj yapmak istedim. Sen nasıl hissediyorsun böyle insanlar karşısında?

        Cem Yılmaz, İstinye Park’ta “gidin kendinize başka bir iş bulun!” diye bağırdı. Oysa ben işimden memnunum ve gerektirdiklerini yapıyorum. Görüldüğü kadarıyla işinden memnun olmayan o. Çünkü işinin bir parçası da biziz. Dünyadaki tüm ünlülerin işinin bir parçasıdır magazinciler…

        Ayrıca kalkıp da magazincilerin baş mekanı olan İstinye Park’a gitmemeyi de tercih hakkı her zaman saklı.

        İstinye Park’a gelip, “çekmeyin” diye bağırmak ya da çekilmemeyi beklemek kendi sinirlerini bozmaktan başka işe yaramaz. Çektiğimiz her fotoğraf için izin istemeye kalksak o zaman gazetelerin magazin sayfaları ve hatta ana sayfaları bile boş kalır. Ama fotoğraflanmaktan rahatsız oluyorsa, İstanbul çok büyük bir şehir; bizim olmadığımız mekanlar, olduklarımızdan çok daha fazla…

        GÖRÜNTÜLENMEK İSTEMİYORSANIZ UZAK DURUN!

        Bir paparazzinin asla es geçmeyeceği beş mekan söyler misin?

        Etiler Şamdan, Hayal Kahvesi Taksim ve Reina. Şamdan, en tehlikeli yer ve ilk sırada. Orada neyin ne zaman olacağı, kimin kiminle, nasıl çıkacağı asla tahmin edilemez. Bir anda Türkan Şoray ya da Ajda Pekkan bile çıkabilir. Gündüz ise İstinye Park ve Zorlu Center…

        Peki, “iki elim kanda olsa bırakıp çekmeye giderim” dediğin 3 ünlü kadın say.

        Bir numara Sezen Aksu. Daha sonra Hülya Avşar ve Ajda Pekkan.

        Yeni nesilden kimse yok listede, mesela Berrak Tüzünataç?

        Sezen Aksu'nun yeni sevgilisiyle fotoğrafını çekme imkanı olsa kimse Berrak Tüzünataç’ın esamesini okumaz.

        Peki, 3 erkek?

        1. Tarkan; on isim saysınlar yeni sevgilisiyle fotoğraflanacak, ben Tarkan'a giderim.

        2. Cem Yılmaz

        3. Kıvanç Tatlıtuğ

        Kenan İmirzalıoğlu?

        İlk üç dedin…

        NEJAT İŞLER VS HÜLYA AVŞAR

        Paparazzileri içtenlikle sevmeyen ve her zaman kendini sakınan…

        Nejat İşler. O yıllardır görüntülenmekten hoşlanmaz; hayatının bu tarafını hiçbir zaman sevmedi. Ünlü olurken de sevmedi, şimdi de sevmiyor. Tutarlı bir insan.

        Nejat İşler’in tam karşısına da Hülya Avşar’ı koyabilir miyiz?

        Hülya Hanım’ın bizimle arası her zaman iyidir. O bu işi anlamış, mesleğinin artılarını, eksilerini kavramış ve zorluklarıyla doğru mücadele veren biri. Bizim onlara nasıl ihtiyacımız varsa, onların da bize var. Günün birinde filmi ya da ön plana çıkan işi olunca galaya kendileri davet ediyor. İnsanlar böyle değerlendirirse, saygı ve sevgi sorunu ortadan kalkar.

        “HABERLERİN YÜZDE 99’U DOĞRU”

        Magazin haberlerinin yüzde kaçı doğrudur?

        Magazin haberlerinin yüzde 99'u doğrudur.

        Yok artık!

        Gerçek bu. Bir dedikodu geldiğinde araştırmadan, kanıt bulmadan, durduk yere hiçbir iş yazmam. İnsanlara zarar verecek, yanlış bir şey yapmayız. O işin kanıtı olduğu zaman yayınlanır.

        Nasıl kanıt?

        Kesin bilgi mi diye araştırmaya gidiyoruz. Güvendiğimiz insanlar vardır, onlara soruyoruz ya da gözümüzle, kameramızla görüyoruz.

        “SEVGİLİ DİYORSAK VARDIR BİR BİLDİĞİMİZ”

        Ama gördüğün şeyi yanlış anlayabilirsin! Yani sizce her yan yana yürüyen sevgili zaten…

        Kim olduğunu söylemeyeceğim ama dün bir restoranda çok ünlü bir kadınla, bir erkeği gördüm. Oturdum 40 dakikaya yakın onları gözlemledim. Aralarında bir şey olmadığına emin oldum ve haberi olduğu gibi yazdım.

        Yani sen, “sevgili” diyorsan, vardır bir bildiğin!

        Gözümle görmediğim bir şeyi yazmam. Gece kulübünde gördüğümüz insanları takip ederiz. İki insanı gözlemlediğinde kur yapıp yapmadıklarını anlarsın; uzaktan takip ederim, bir şey var mı, yok mu kendim anlamak isterim. Aynı gece tanışmış insanı, yeni sevgilisi diye yazmam.

        “PARA TEKLİF EDENLER OLUYOR”

        Bir fotoğrafın yayınlanmaması karşılığında para önerenler oluyor mu?

        Oldu. ihanet gibi durumlarda, yakalandılarsa olabiliyor. Böyle durumlar olduğunda, parayı gazeteden kazandığımızı hatırlatıp, onları müdürlere yönlendiririz.

        Sen bir fotoğraf nedeniyle şiddete maruz kaldın mı?

        Ben doğrudan şiddete maruz kalmadım ama saldırı ve tehdit olayları oldu. O zaman polise gidiyoruz.

        Yaptığın işin zorluğuyla ters orantılı olarak, hiç saygı duyulmayan bir iş magazincilik. Bu algıda magazincilerin de suçu var mı?

        Kendimi onların yerine koyuyorum ve onlara da hak veriyorum. Gece yolda yürürken karşına bir anda kameralar çıkıyor, herkes sana bakıyor, flaşlar patlıyor. Ama işte başa dönüyoruz... Her şeyin bir bedeli var; şöhretin bedeli de ansızın patlayan flaşlar...

        Daha iyisini yapabilirsin, bir paparazzi olarak günah çıkart.

        Bazen insanlar saygısızlaştığında üzerlerine gidebiliyorsun. Onu daha da sinirlendirerek olay yaratmasını sağlayabiliyorsun. Elindeki gücü yani kamerayı bu şekilde kullanmak doğru değil. Sen olanı çekmekle yükümlüsün; olay yaratmakla değil. Bunu söyleyebilirim, onun dışında benim işim bu; kamusal alanda ne yapıyorlarsa onu çekerim. Günahı, sevabı yok.

        ŞAHAN VE BERRAK TARTIŞMASI

        O kadar kolay değil. Şahan Gökbakar ve Berrak Tüzünataç’ın evin terasındaki öpüşme fotoğraflarını hatırlıyorsun, değil mi?

        Oradaydım. Fotoğraflarını çektim.

        Balkon, kamusal alan mı?

        Orası terastı ve benim bir muhabir olarak o fotoğrafı çekmemem gibi bir durum söz konusu olamaz. Ben çekerim ancak yayımlayıp yayımlamamak gazetenin tasarrufudur.

        Bu durumdaki seçimini kendi ahlaki sorumluluğun dahilinde görmüyorsun o zaman?

        Sen çekmez miydin?

        Ben, senin işini yapmıyorum. O yüzden bu soruya cevap veremem.

        Sen çıkıp sokaktakilerin görebileceği bir yerde öpüşüyorsan ben burada özel hayata tecavüz gibi bir durum görmem. Çekme imkanım varsa çekerim. Evin içi olursa onu düşünürüm çünkü evin içi net bir şekilde özel alan olduğu için zaten gazete bunu yayımlamaz.

        Lady Diana'nın ölümünden sonra bazı ülkelerde gazetecilerin özel mülklerin çevresinde çekim yapmaları yasaklandı. Türkiye'de böyle kriterler var mı?

        Yok, yasak olan tek yer evlerin içi.

        PAPARAZZİLİK YAPAN KADIN YOK!

        Saat kaçta başlıyor senin işin?

        Akşam 5 gibi ulaştırmayla buluşuyorum, araç gece boyunca benimle kalıyor. Mevsim yazsa ilk olarak sahilden başlarız dolaşmaya; kışsa Cihangir'den başlarız. Sabahın ilk ışıklarına kadar sürer.

        Hiç kadın paparazzi var mı?

        Gündüz çalışanlar var; ama gece yok.

        Bir kadın bile yok mu?

        Bu bir yanıyla çok zor bir iş. Sadece kadınlar değil, birçok erkek de yapamayabilir. Bin çeşit insanla uğraşıyoruz. Kavgalar çıkabiliyor, hakaretlere, tehditlere maruz kalabiliyoruz, gecenin 5’inde Taksim’de tek başımıza koşturmak zorunda kalıyoruz. Sürekli omzumuzda kamera, fotoğraf makinesi… Onu da bazen zorla almaya çalışanlar oluyor.

        “500’E YAKIN PLAKAYI EZBERE BİLİYORUM”

        Bu işi kaç yaşına kadar yapabilirsin?

        Benim hedeflerim var; ileride köşe yazarı olmak istiyorum. Yıllardır geziyoruz, insan tanıyoruz, büyük bir çevremiz oluyor. Bunu yazıya dökmek mantıklı.

        Tanıdığın en yaşlı magazin muhabiri kaç yaşında?

        43 yaşında ama 43’e kadar bunu yapmak istisnadır. Bedensel direnci düşünürsek 35’te bırakmak iyidir. İşimiz koşuşturmaca… Gerçi insanın içinde iş aşkı varsa, yapar.

        Annene, babana, akrabalarına “ben paparazziyim” deyince ne diyorlar?

        Hep soru soruyorlar. “Hayatları nasıl? Ben X’i çok seviyorum, nasıl biri? Y’yle fotoğraf çektirdin mi? Z’den imzalı fotoğraf alıp göndersene bana” diyorlar.

        Bu işin sana kazandırdığı en tuhaf bilgi ne?

        500’e yakın otomobil plakasını ezbere biliyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ