"Rahatlama boşluğu" yok: Kadınlar neden daha yorgun?
Günlük hayatımız hep bir koşturma içinde geçiyor; işe yetişmek, aileyle vakit geçirmek, kendine vakit ayırmak, ev işlerini yapmak... Sürekli uğraşmamız gereken şeyler olduğu gibi dinlenmeye de ihtiyacımız var, ancak bu konu kadınlar için daha zor. Bloom UK tarafından yapılan araştırmaya göre, 10 kadından 9'u iş ve kişisel yaşamı arasındaki çizginin giderek bulanıklaştığını söylüyor. Ev işlerinde de sorumluluğun çoğunluğu kadınlarda. Bu durum "rahatlama boşluğu" (rest gap) tanımını ortaya çıkardı. Peki nedir bu kavram ve kadınların neden daha yorgun hissetmesine sebep oluyor?
Dinlenmeye hepimizin ihtiyacı var ama bunu yapmak her zaman kolay olmuyor. İşe yetişmek, aileye yardım etmek, arkadaşlarla görüşmek, spor yapmak veya ev işlerini yapmak olsun, her zaman uğraşmamız gereken bir şeyler var gibi görünüyor.
Daha da kötüsü, kadınların dinlenmeye zaman ayırması genellikle daha zor. Bloom UK tarafından yapılan bir çalışmaya göre, kadınlar iş ve kişisel yaşam arasındaki çizgilerin giderek bulanıklaştığını söylüyor.
Araştırma 10 kadından 9'unun bunun zihinsel sağlığını olumsuz etkilediğini ortaya çıkardı. Ayrıca erkekler ev işleriyle 16 saat ilgilenirken, kadınların ise en iyi ihtimalle ortalama 26 saat ilgilendiği ortaya çıktı.
REST GAP: KADINLAR BEKLENTİLER SEBEBİYLE DAHA AZ DİNLENİYOR
Bu araştırmanın ardından İngiltere merkezli Stylist dergisi "rahatlama boşluğu" (rest gap) hakkında bir makale yayınladı. Temelde bu kavram, toplumsal baskılar ve kadınların isteklerini beklentiler sebebiyle ihtiyaç duydukları dinlenme alanından uzaklaştırması ve kadınların erkeklerden daha az uyuduğu ve dinlendiği gerçeğini anlatıyor.
Anneler, çalışan kadınlar, bekar kadınlar, evli kadınlar, yalnız kadınlar… Etrafımızdaki tüm kadınların çoğunlukla bir koşuşturma içinde olduğunu görüyoruz. Ve yine etrafımızda kendini önceliklendirmeyen, kendine dinlenme alanı yaratmayan ya da yaratamayan birçok kadın da görüyoruz.
Tam da bu noktada California'da çalışan psikolog LaWanda Hill, kadınların kendilerine vakit bulamadıklarını bu kadar güzel anlatan "rahatlama boşluğu" (rest gap) tanımının çıkmasının mutluluk verici olduğunu söylüyor.
Londra'da yaşayan psikoterapist ve "Gerçek Konuşma: İyileşme ve Kendini Sevme Terapilerinden Öğrenilen Dersler" (Real Talk: Lessons From Therapy on Healing and Self-Love) kitabının yazarı Tasha Bailey, toplumsal olarak kadınların kendilerine sıklıkla dinlenme izni vermemesinin pek çok farklı nedeni olduğunu söylüyor.
Bailey, "Kadınlar olarak insanları memnun etmeye hazır olduğumuzu düşünüyorum. Çocukluğumuzda genellikle bizi empati kurduğumuz ve işbirliği yaptığımız için kutlarlardı" ifadelerini kullanıyor ve ekliyor; "Sanırım bu durum birçok kadının kendi dinlenme ihtiyaçlarını göz ardı etmesine, dinlenmeden çalışmaya devam etmesine ve sonunda tükenmesine yol açıyor."
Hill de benzer bir görüş öne sürerek, kadınların çoğunlukla en azından yakın aile bireylerinin refahında sorumlu olduklarına inanarak büyüdüklerini söylüyor.
NE "RAHATLAMA BOŞLUĞUNA" SEBEP OLUYOR?
Her şeyden önce, kadınların ortalama olarak erkek meslektaşlarına göre daha az dinlenmesinin bir takım nedenleri var.
BAKICILIK
Çocuk sahibi olmak kadınlara tahmin edemeyeceğimiz sorumluluklar yüklüyor. Günümüzde pek çok erkek, çocuk bakımına her zamankinden daha fazla dahil olsa da geleneksel olarak hala birçok insan çocuğa asıl bakım verenin annesi olması gerektiğini düşünüyor. Bu düşünce de kadınların kişisel ihtiyaçlarının, çalışma hayatının ve arkadaşlık ilişkilerinin önüne geçiyor.
Toplumsal cinsiyet kalıpları nedeniyle kadınların genellikle bakım verme sorumluluklarının yükünü üstlenmeleri bekleniyor; hatta bazen bu yükü kadınlar kendilerine yüklüyorlar.
Bailey, "Toplum kadınları kariyerlerini sürdürürken bunu sürdürmeye teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda kadınlar da çoğu zaman bu baskıyı kendi üzerlerinde içselleştirebiliyor" diye ekliyor.
Çocuk büyütme sorumluluğunun "yarın yapılabilecek" bir şey olmadığını söyleyen Hill, "Çocuklarınız ya da ailenizin ana bakıcısı olmak ödüllendirici olabilir, ancak aynı zamanda çok yorucudur. Öğle yemeğini hazırlamaktan, ev ödevlerine yardım etmekten, hasta ebeveynlerle ilgilenmekten ve çocukları okula gidip getirmekten sorumlu olan asık kişi sizseniz, dinlenmeye daha az zamanınız olur" diyor.
EVDEKİ CİNSİYET ROLLERİ
Kalıplaşmış yargılar ve cinsiyete dayalı beklentiler, kadınların yemek pişirmekten, temizlikten ve çamaşır yıkamaktan sorumlu olduğunu düşündürüyor. Bu da ev işlerin kadınların daha fazla üstlenmesine sebep oluyor.
HORMONAL FAKTÖRLER
Araştırmalar, kadınların genel olarak daha fazla uyku sorunu bildirdiğini gösteriyor. Ayrıca kadınlar, hamilelik sırasında sıcak basması, mide bulantısı veya menopoz gibi uykuyu daha da bozan hormonla ilgili sorunlarla da uğraşıyorlar.
Bütün bunlar, kadınların ihtiyaç duydukları yedi ila dokuz saatlik uykuyu alamadıkları zorlu bir döngü yaratıyor.
Bailey buna ilişkin şu ifadeleri kullanıyor: "Kadınlar, vücutlarının sıklıkla yaşadığı tüm biyolojik ve hormonal süreçler nedeniyle birçok yönden daha fazla dinlenmeye ihtiyaç duyuyor."
SOSYAL SORUMLULUKLAR
Bailey, kadınların, arkadaşlarıyla ve toplumla etkileşimde bulunma konusunda erkeklere göre sosyal açıdan daha aktif olduğunu söyleyerek, "Bunlar bir destek olsa da, aynı zamanda birçok kadının daha fazla sosyal sorumluluk yüklüyor ve duygusal ve sosyal açıdan daha fazla insan ile ilgileneceği anlamına geliyor." ifadelerini kullanıyor.
Hill, "Kadınlar uyumaya ya da dinlenmeye gittiği zamanlarda kaygıları sıklıkla baş gösteriyor. Dolayısıyla toplumda kadın olmaktan kaynaklanan stres nedeniyle uykuları bozuluyor." diyor.
İŞYERİNDE "ANNELİK CEZASI"
Hala dünyanın birçok yerindeki işyerinde pek çok cinsiyete dayalı eşitsizlik var. Araştırmalara göre ofis ortamlarında kadınlar kendilerini kanıtlamak için genellikle iki kat daha fazla çalışıyorlar. İşyerindeki bu artan baskı, zihinsel ve fiziksel stresin yanı sıra kaygıya da yol açıyor.
Günlük iş stresi 100 yıl önce pek çok kadının karşılaştığı bir durum değildi, zira çoğu kadın ev dışında çalışmıyordu.
Bailey, "Açıkçası, artık kadınların çalıştığı modern bir dünyadayız... Ama yine de aile evini idare etmek ve aile birliğini sürdürmek konusunda da aynı beklentilere sahipler. Üstelik kadınlar bunu tam zamanlı bir işte çalışmaya devam ederken yapmaya çalışıyorlar" diyor.
Toplumun kadından beklentileri, 40 saatlik çalışma haftası gerçeğini karşılayacak kadar gevşemedi. Bunun yerine kadınlardan onlarca yıl önce beklenen görevlerin aynısını yapmaları bekleniyor.
"ÜRETKENLİĞİN TAKINTILI OLDUĞU BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ"
"'Koşuşturma kültürü' terimini seviyorum çünkü bence hepimizin içinde yaşadığı şey bu. Sadece çalışıyoruz ve koşuşturuyoruz, üretken olmaya çalışıyoruz ve her şeyi doğru yapmaya çalışıyoruz " ifadeleriyle anlatıyor Colorado'dan psikoterapist Meredith Van Ness.
Ness, "Herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor ama 'En iyisi ne zaman yeterince iyi olur?'" gibi bir sorunun da varlığına dikkat çekiyor.
Elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak hızla yorucu hale gelebilir. Örneğin, en iyi anne olmaya çalışıyorsanız, muhtemelen her etkinliğe katılıyor veya geceleri çocuklarınıza daha uzun hikayeler okuyorsunuzdur. Ancak bu, tükenene kadar devam edebilecek bir döngü.
Anne olmayan insanlar için bu örnek şöyle şekillenebilir; kendinize hafta sonunda ya da izinli olduğunuz tek bir günde sessizliği, kafa dinlemeyi hak ettiğini söylersiniz, ancak bir yandan da suçluluk duyarak evinizi temizlemek için harekete geçebilirsiniz.
"ÇOĞU TOPLUM MEŞGUL OLMAYI YÜCELTİYOR"
Van Ness, çoğu toplum kültürünün meşgul olmayı yücelttiğini belirterek, "Üretken olma konusunda çok fazla baskı olduğunu hissediyoruz ve toplumumuzun bize dayattığı kadarıyla öz bakım ve dinlenme bu denklemin bir parçası değil" dedi.
Hill, "Anneler, ebeveynler ve kadınlar olarak üzerimize düşenlerin üst sınırı olmadığı için çok fazla şey üstleniyoruz" diyor ve ne kadar zor olursa olsun hayır demenin önemini ve sınır çizilmesi gerektiğini vurguluyor.
DİNLENMEK ÖDÜL DEĞİL İHTİYAÇ
Tüm bu sorumluluklar, koşuşturmalar kadınlara fark etmedikleri bir yük oluşturuyor ve uzmanlar bununla başa çıkmak için gün içinde ara vermenin, sınırlar koymanın faydalı olacağını söylüyor.
İnsanlar yaygın olarak dinlemeyi bir görev tamamladıktan sonra verilen bir ödül olarak görüyor, ve uzmanlar bunun son derece yanlış bir bakış açısı olduğunu söylüyor.
Dinlenmenin doğru bir yolu yok, herkes kendisini neyin dinlendirdiğini daha iyi bilir. Kimisi meditasyon yaparak ya da nefes çalışmasıyla, kimisi yürüyüş yaparak ya da bir arkadaşıyla sohbet ederek daha dinlenmiş hissedebilir. Bu noktada uzmanlar, önemli olan kendinize iyi gelenin ne olduğunu bulup ufak da olsa bunlara zaman ayırabilmenin önemine dikkati çekiyor.
Dinlenmenin insanın temel ihtiyacı olduğunu söyleyen Bailey şu ifadeleri kullanıyor:
"Günlük yaşamımızda yapmamız gerekenleri yapmak için dinlenmiş ve enerji dolu hissetmemiz gerekiyor. Eğer bu dinlemeyi yapamazsak, hem fiziksel hem de duygusal kendimizi tükenmiş hissedeceğiz.
Yiyecek ve suya ihtiyacımız olduğu gibi dinlenmek de temel bir ihtiyaç. Toplum kadınların dinlenmesini zorlaştırsa bile kadınlar kendilerini uykudan ve dinlemekten mahrum bırakmamalı."
*Haberin görselleri ShutterStock tarafından servis edilmiştir.