Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Nöroloji Erkekler daha çok kekeliyor!, Kekemelik Problemi, Kekemelik Hastalığı, Kekemelik | Sağlık Haberleri

        ‘Konuşma akıcılığında meydana gelen ritm bozukluğu’ olarak da tanımlanan hastalığın nedenleri farklılık gösterebiliyor. Uzmanlar, tedavinin olumlu sonuçlanmasında ebeveyn tutumlarının belirleyici olduğunu hatırlatıyor. Yetişkinlerde yüzde 2, çocuklarda ise yüzde 5 oranında rastlanan kekemeliğe dikkat çekmek ve doğru bilgilendirme yapmak amacıyla 22 Ekim tüm dünyada Kekemelik Günü olarak anılıyor.

        Kekemelik bir ritm bozukluğudur

        Prof.Dr. Nevzat Tarhan, kekemeliğin konuşma akıcılığında duraklama, tekrarlama, uzatma ve bazen de bunlara eşlik eden motor belirtilerle karakterize olan bir ritim bozukluğu olduğunu belirterek şu değerlendirmelerde bulundu:

        Erkekler daha çok kekeliyor

        ‘Çocuklarda 2-7 yaş arasında, en sık da 3-5 yaş arasında ortaya çıkar. Erkek çocuklarında, kız çocuklarına oranla 4-5 kat daha fazla görülür ve daha ağır seyreder. Bunun sebebi kadınların beyinlerinde konuşmayla ilgili olan kısmın daha etkin çalışması, kadınların biyolojik olarak konuşma konusunda daha yetenekli olmasıdır. Ayrıca erkeklerin beyinlerindeki konuşma alanı strese karşı daha kırılgandır. Ailede kekeme birisinin varlığı da çocukta kekemelik riskini arttırır.

        Kekemeler daha zekidir

        Kekemeliğin altında yatan sebeplerden biri, çocuğun düşünme hızıyla konuşma hızının birbirine uyumlu olmamasıdır. Çocuk acelecidir, çok hızlı düşünür, ama düşündüklerini ifade etme noktasında konuşması düşüncesine yetişemez. Araştırmalar kekemelerin zekâ ortalamasının genel ortalamanın 14 puan yukarısında, 114 puan civarında olduğunu ortaya koymuştur. Kekemelik asla bir zekâ özrü değildir, aksine kekemeler daha zekidir diyebiliriz.

        Tutum hataları kekemeliğe neden olabilir

        Çocuğun kekemeliği bulunduğu ortama, yanındaki kişilere göre değişebilir. Örneğin çocuk annesi yanındayken kekelemeye başlar, annesi gittiğinde konuşması düzelebilir. Böyle bir durumda kekemeliği besleyen unsurun aile tutumu olup olmadığı da araştırılmalıdır. Nitekim çocuklarda sonradan ortaya çıkan kekemeliği tetikleyen bir başka unsur da anne-babaların tutum hatalarıdır. Ebeveynlerden biri çok titiz davranıp çocuğun her şeyinin dört dörtlük olmasını, örneğin okuma-yazmayı mükemmel şekilde öğrenmesini beklerken, diğeri bir an önce bir şeyleri okumaya başlamasını isteyebilir.

        Çocuk hem annesinin hem de babasının beklentisini aynı anda karşılayamayınca beyin stres hormonu salgılar, çocuk aşırı stres altında kalır. Bazen beyin aşırı korku hormonu da salgılayabilir. Yaşanan stres kimi çocuğun midesine zarar verir; kimi çocukta alerjiler, saç dökülmeleri görülür; kiminin ses tellerini kilitler. Korku hormonu da beynin konuşma ile ilgili alanında koordinasyonu bozar ve çocukta konuşma bozukluğu görülür.

        Primer, yani doğuştan gelen kekemelik türü ise yukarıda açıkladığımız tablodan biraz daha farklıdır. Böyle bir kekemeliğe sahip olan kişilerde aynı anda otomatik hareketler de görülür. Örneğin kişi dudak büker, ayağını kasar ve yere vurur. Bu kişiler bildikleri şarkıları, duaları hiç takılmadan kusursuz biçimde okurlar. Çünkü bunlar beyinlerine otomatik yazılmıştır. Bilinç burada devre dışı olduğu için bu tür şeyleri rahat yapabilirler. Ancak düşünerek konuşmaları gerektiğinde şaşırıp kalır ve kekelemeye başlarlar.

        Kekemeliğin nörolojik boyutu

        Kekemeliği anlamak için beyinde bunu neyin tetiklediğini, nelerin ters gittiğini bilmekte fayda vardır. Sağ ve sol beyin birbirine bağlı olarak çalışır. Ancak mesela bir ameliyatta kaza sonucu iki beyin arasındaki bağlantı kesilirse bu durumda kişi sağ elle sol elini tutamaz. Konuşmayla düşünme arasındaki hızı ayarlayamaz. Ne konuştuğunu anlayamaz. Anladığı şeyi sözle ifade edemez. Beyinde ciddi şekilde kaos oluşur. Konuşma ve düşünme arasındaki uyum, ritim, koordinasyon bozulduğunda ise kişi kendisini düzgün şekilde ifade edemez, kekemelik gibi konuşma bozuklukları ortaya çıkar.

        Kekemelikte, beyinde konuşma işlevini yapan ağ bozulmuştur. Bu bozukluk primer, yani doğuştan olabilir. Bir kısım insanlarda ise yaşanan bir korku, bir şok, bir travma ağda bozulmaya sebep olabilir ve kekemelik bu şekilde gelişebilir.

        Kekemelik tedavi edilebilir

        Birçok rahatsızlıkta, problemde olduğu gibi kekemelikte de erken müdahale düzelme sürecini kısaltacaktır. Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarında gördükleri bu ritim aksaklığını hiçbir zaman göz ardı etmemeleri, derhal bir uzmana başvurmaları yerinde bir davranış olacaktır.

        Kekemelik tedavisinde yüz güldürücü sonuç almak için öncelikle hem çocuğun hem de anne-babanın sabırlı davranması gerekir. Nasıl eski bir binayı restore etmek yeni bir bina inşa etmekten daha zorsa, bozulan konuşmayı düzeltmek de birisine konuşmayı öğretmekten daha zor olacaktır. Ortada bir yanlış öğrenme vardır ve bunun düzeltilmesine çalışılacaktır. Burada çocuğun istekli olması da başarı oranını arttıracaktır. Çocuk sabırla tedavi disiplinine tam bir uyum gösterdiği takdirde konuşmasında ciddi şekilde düzelme sağlanacaktır.

        Sonradan gelişen kekemeliğin tedavisi doğuştan gelen kekemeliğe göre daha kolaydır. Çünkü doğuştan kekemelerde konuşma kaygısı görülmez, ama diğer gruptaki çocuklarda bu kaygı vardır ve hissettikleri kaygı onları düzelme yönünde motive edecektir. Bu çocukların kekemeliği yenme şansları daha yüksektir.

        Ebeveyn-öğretmen iş birliği şart

        Anne-babalar kekemeliğin tedavi sürecinde çocuğun öğretmeniyle de işbirliği yapmalıdır. Öğretmenin çocuğa nasıl davranması, durumu sınıfa nasıl kabul ettirmesi gerektiği konusunda yönlendirilmesi çok faydalı olacaktır. Örneğin zaten kaygısı yüksek olan kekeme bir öğrenci söz istediğinde öğretmenin onu bekletmemesi, hemen söz vermesi gerektiği; aksi halde çocuğun kaygısının daha da artacağı öğretmene anlatılırsa okul hayatı da çocuğun terapisine büyük katkı sağlayacak ve süreci hızlandıracaktır.’

        DHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ