Türk bilim adamından kansere karşı Truva atı aşısı
Prof. Dr. Uğur Şahin'in kanserle mücadelede geliştirdiği "Truva atı aşısı" başarıya ulaştı. 3 hastada denenen aşıyla ilgili Şahin, "Aşı sayesinde kanser evrensel anlamda tedavi edilebilecek" dedi
GAZETE HABERTÜRK
Almanya’da yaşayan ve kanserli hastalar için yaptığı çalışmalarından ötürü Alman Federal Eğitim, Bilim ve Araştırma Bakanı Annette Schavan tarafından ödüllendirilen Prof. Dr. Uğur Şahin’in uzun zamandır üzerinde çalıştığı kanserle mücadelede “Truva atı aşısı” metodunun başarıya ulaştığı açıklandı. Mainz şehrindeki Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Türk bilim adamı Prof. Uğur Şahin’in başında bulunduğu bir ekibin yürüttüğü araştırmada, virüsleri taklit eden nano parçacıklar vücuda aşı yoluyla enjekte edilerek bağışıklık sisteminin tümörlere saldırması ve onları yok etmesi sağlandı. Araştırma ekibi bunun için, ileri derecede kanser hastasının tümörlerinden örnekler alıp RNA’larını modifiye etti ve modifiye ettikleri hücreleri hastalara damar yoluyla yeniden enjekte etti. Şimdiye kadar 3 hastada denenen yöntemin sonucunda, halen tümörüyle yaşayan hastalardaki tümörlerin küçüldüğü, tümörleri operasyonla alınmış ancak tekrarlaması beklenen bir hastada ise kanserin geri dönmediği gözlemlendi.
Prof. Dr. Uğur Şahin ve 200 kişilik ekipte birlikte çalıştıkları eşi Özlem Türeci. (solda)
‘AŞILAR UCUZ VE HIZLI ŞEKİLDE ÜRETİLEBİLİR’
Prof. Dr. Şahin ve ekibinin araştırma sonuçları dünyaca ünlü bilim dergisi Nature’de yayımlandı. Dergiye araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Uğur Şahin, “RNA aşısı” dedikleri bu yöntemin kanserin evrensel anlamda tedavisi için kullanılabileceğini ifade etti. Üniversitenin Tıp Fakültesi’nde Translasyonel Onkoloji Müdürü de olan Şahin ayrıca, bu tür aşıların oldukça hızlı ve ucuz bir şekilde üretilebileceğine de dikkat çekti. Araştırma, bilim dünyasında heyecanla karşılandı ancak bazı bilim adamları, sonuçlara temkinli yaklaştı. Hollanda’nın Nijmeden şehrinde bulunan Radboud Üniversitesi uzmanlarından Jolanda de Vries ve Carl Figdor, net sonuçlara ulaşabilmek için araştırmanın daha geniş bir hasta grubu üzerinde denenmesi gerektiğini vurguladı.