Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Serebral Palsi hastası Bilgehan terapiler ve eğitim sayesinde özgürce hareket edebiliyor | Sağlık Haberleri

        Serebral Palsi hastası Bilgehan Turhan, prematüre bir bebek olarak dünyaya geldi. Şu an 13 yaşında olan Bilgehan'ın doğumu esnasında oluşan komplikasyonlar, beyninin oksijensiz kalmasına yol açtı ve Bilgehan Serebral Palsi hastası oldu. O dönem öğretmenlik yapan anne Nurşah Turhan, çok sevdiği mesleğini bırakmak zorunda kaldı.

        BAŞINI DAHİ KONTROL EDEMİYORDU AMA ARTIK BİRÇOK BAKIMDAN BAĞIMSIZ BİR ÇOCUK

        6 Ekim Dünya Serebral Palsi Farkındalık Günü kapsamında Serebral Palsi'ye daha çok dikkat çekilmesi gerektiğini belirten Nurşah Turhan, aldığı terapiler ve eğitim sayesinde oğlu Bilgehan'ın farkındalığının her geçen gün arttığını ifade etti ve "Diliyorum ki tüm özel gereksinimli çocuklarımız, Bilgehan gibi iyi bir eğitim, öğretim alma ve yeteri kadar rehabilite edilme imkanına sahip olur" dedi.

        Turhan, "Bilgehan terapi almasaydı, tüm gövdesinde ağır ve yaygın bir spastisite oluşur, kaba ve ince motor hareketleri çok büyük oranda kaybederdi. Mental olarak gelişim gösteremezdi. Sesler, heceler çıkarır ama kendini ifade edemez, anlamlı bir iletişim kurmayı başaramazdı. Aldığı terapiler hayatını önemli ölçüde kolaylaştırdı. Birçok bakımdan bağımsız bir çocuk olmasını sağladı. Yoğun ve düzenli terapiler sayesinde, Bilgehan, başını dahi kontrol edemezken üst gövde kontrolünü sağlayarak oturma hareketini kazandı. Üst gövde kontrolünü kazanması, akülü koltuğu ile çok az yardım alarak, bir refakatçinin desteği olmadan istediği yere gidebiliyor olmasını sağladı. Spastisiteden sağ eline nazaran daha az etkilenen sol eli ile nesneleri tutma, hareket ettirme, kendi kendine yemek yeme, teknolojik cihazları kullanma gibi günlük aktivitelerini yapabilir hale geldi.

        Çok geç kazandığı konuşma becerisi, kendini ifade edebilme, çevresindekilerle iletişim kurabilme, anlamlı diyaloglar oluşturma seviyesine ulaştı. Konuşabilse, kendini anlatabilse, bizi, çevresinde olan biteni anlayabilse diye endişeyle birlikte ümit ettiğimiz oğlumuz, şimdi tüm bu saydıklarımı, kapasitesi oranında gerçekleştirebiliyor olmasının yanı sıra okuma öğrenmeye başladı ki bu, çok çok üst düzeyde bir beceri Bilgehan adına. Tüm bu fiziksel, mental gelişme ve ilerlemeler, aldığı çeşitli türlerdeki terapilerin ürünüdür" dedi.

        REKLAM

        HEM SEREBRAL PALSİ HEM EPİLEPSİ HASTASI OLDU

        Turhan, "Oğlumuz hayatımızın tam merkezinde ve tüm hayatımızı kaplayarak yerini aldı. Böylelikle çok severek yaptığım öğretmenlik mesleğimi de sonlandırmak durumunda kaldım. 28 günlük zorlu bir yoğun bakım döneminden sonra eve geldik. Oğlumuzla alakalı zorlu beslenme ve kişisel bakım süreçleri, çoğunlukla uyuyan oğlumuzun zaman zaman nefes alıp almadığını dahi kontrol ettiğimiz endişeli anlar oldu. İlerleyen aylarda Serebral Palsi'nin yanı sıra epilepsi rahatsızlığı da eklendi. Gerekli muayenelerin, tıbbi görüntüleme, tahlil ve tetkiklerin ardından, ağır fiziksel engelli ve mental geriliği olan oğlumuz için Serebral Palsi ve epilepsi ile mücadelemiz başladı" dedi.

        DEFALARCA AMELİYAT OLDU

        Bilgehan 11 aylık olduğunda Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Metin Sabancı Rehabilitasyon Merkezi’nde rehabilitasyon sürecinin başladığını söyleyen Turhan, "Tedavi sürecinde fizyoterapi, bireysel eğitim terapileri, konuşma terapileri ve hidroterapi oldu. İlerleyen dönemlerde de grup eğitimi terapisi aldı. Tüm rehabilitasyon sürecine zaman zaman tendon transferi, kas gevşetme, kalça çıkığı ameliyatları gibi cerrahi müdahaleler eşlik etti. Hala evde fizyoterapi ve bireysel eğitim seansları devam ediyor. Rehabilitasyon süreci, hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek" diye konuştu.

        BİLGEHAN İLK KELİMELERİNİ 5 YAŞINDA SÖYLEDİ

        Şu an 6'ncı sınıf öğrencisi olan Bilgehan, ilk kelimelerini yaklaşık 5 yaşında söylemeye başladı. Sonrasında kelimelerinin yavaş yavaş artmaya başladığını kaydeden anne Turhan, "Kelimeler arttı, artan kelimeler cümlelere dönüştü ve oğlumuz anlamlı diyaloglar kurmaya başladı. Anlamlı diyaloglar ve mental gelişimindeki ilerleme, akranlarıyla ve çevresindeki yetişkinlerle daha çok temas halinde olma, onlarla sohbet etme ve oyunlara katılma Bilgehan'ın istek ve çabasını artırdı. Şu an 13 yaşındaki oğlumuzun, çevresindeki kişilere, olaylara ve durumlara yönelik farkındalığı artarak gelişiyor. Biz de ebeveynleri olarak onu her ortam ve durumda destekliyoruz" ifadelerini kullandı.

        "ÖZEL GEREKSİNİMLİ TÜM ÇOCUKLAR TOPLUMUN BİR PARÇASI OLARAK VAR OLABİLMELİ"

        Tüm bu gelişimin yoğun olarak alınan terapilere ve okulda alınan eğitim ve öğretime borçlu olduklarını kaydeden Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz ebeveynleri olarak, Bilgehan’ın emeklediğini, ilk adımlarını, koşup oynamasını görüp mutluluk ve heyecanını yaşayamadık; ama bugün, akülü tekerlekli sandalyesinin üzerinde özgürce hareket edebildiğini görmek, bir armağan bizim için. Sadece sol elini kullanabilen oğlumuzun, o eliyle farklı birçok şey yapabildiğini, görüyor olmak hâlâ zaman zaman gözlerimizi dolduruyor. Bilgehan tıpkı diğer özel gereksinimli arkadaşları gibi çok güçlü bir çocuk. Tek amacımız; kendine yetebilen, yaşama sevincini hep içinde taşıyan bir birey olması. Bu zorlu yolculukta bizleri yalnız bırakmayan ailemize ve dostlarımıza; oğlumuza emeği geçmiş birbirinden değerli tüm terapist ve öğretmenlerimize şükran borçluyuz. 6 Ekim Dünya Serebral Palsi Farkındalık Günü'nde diliyorum ki tüm özel gereksinimli çocuklarımız, Bilgehan gibi iyi bir eğitim, öğretim alma ve yeteri kadar rehabilite edilme imkanına sahip olur. Tek temennim; yanlış bilgi, kanı ve önyargılardan arınmış bir toplum olabilmemiz ve özel gereksinimli tüm çocuklarımızın toplumumuzun bir parçası olarak var olabilmeleridir."

        DEZAVANTAJLI ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİNE ÖNERİLER

        "Dezavantajlı çocuklarımızı topluma kazandırmanın en temel ve birincil koşulu, çeşitli terapilerle çocuklarımızın rehabilite edilmesi" diyen Turhan, şu önerilerde bulundu: "Rehabilitasyon süreci ne kadar sağlıklı ve uzun soluklu olursa, çocuklarımız toplumun bir parçası olmaya o kadar hazır hale geliyor. Rehabilitasyon süreciyle paralel olarak, uygun yaşa geldiğinde okul yaşantısını deneyimlemesi, çocuğu sosyal hayata hazırlayan bir diğer önemli süreç çünkü okullar, çocukları sosyal hayata hazırlayan en önemli kurumlardır.

        Dezavantajlı çocuklarımızın topluma kazandırılması bence öncelikle toplumun en küçük parçası olan ailede, akrabalar ile çocuk üzerinden kurulan bağ, iletişim ve paylaşımlarla yani aile ilişkileri ile başlıyor. Bunu çevremizi oluşturan arkadaşlarımız, dostlarımız izliyor. Böylelikle çocuklarımıza yönelik farkındalık yakın çevremizden daha geniş bir kitleye yayılmaya başlıyor.

        Dezavantajlı çocuklarımızın kendileri gibi olan akranlarıyla ve sağlıklı gelişim gösteren akranlarıyla bir arada olması, onlarla vakit geçirip paylaşımlarda bulunması çok ama çok önemli. Sağlıklı gelişen çocuklar, ailelerini de bu yönde eğitebiliyorlar. Parklar, oyun salonları gibi çocukların birlikte keyifle vakit geçirdiği ortamlarda bulunmaları, çocuklarımız için birçok yönden faydalı ve önemli.

        Çocuklarımızın duygusal, fiziksel ve psikolojik nitelikleri dikkate alınarak sosyal, günlük hayatın her alanında mümkün olduğunca bulunmaları çok kıymetli. Örneğin, onunla beraber market, pazar alışverişi yapabilir, alışveriş merkezlerinde bulunabilir, açık alanlarda gezintiler yapabilirsiniz. Eş, dost, akraba ziyaretlerinizi birlikte gerçekleştirebilirsiniz. Kutlamalara, devletlere birlikte katılabilirsiniz. Onları sinema, tiyatro gibi çocuklar için hazırlanmış olan kültürel etkinliklere, çeşitli atölye çalışmalarına götürebilirsiniz.

        İçinde bulunduğunuz topluluğun olumsuz tepkilerinin sizi incitmesine ve geri çekilmenize neden olmasına izin vermeyin. İnsanların, hangi yolla olursa olsun çocuklarınızla alakalı sizlerle paylaşımda bulunmalarına izin verin. Küçücük bir an, küçücük bir durum bile olsa onlarda farkındalık yaratmanın yollarından biri de bu. Çocuklarımız, sosyal yaşamın içinde ne kadar çok var olurlarsa topluma kazandırılmaları da o derece mümkün olur."

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ