Süt alerjisi olan bir bebek kaynayan sütün buharından alerjik şoka girebilir
Alerji deyip geçmeyin. Toplumun yüzde 25-40'ını etkileyen bu sorun ciddiye alınmazsa faturası ağır oluyor. Susamlı bir yemeğin ardından alerjik şoka girerek hayatını kaybedenler, mutfakta kaynayan sütün buharı ile alerjik şoka giren bebekler, astımlı hastalarda ataklara yol açıp yeni vakaların ortasına çıkmasına neden olan orman yangınları ve fırtınalar örneklerden sadece bazıları… Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu'nun haberi
Alerjiler sık görülen hastalıklar arasında yer alıp toplumun yüzde 25-40’ını etkiliyor. Nüfusun yaklaşık yüzde 80’i ise yaşamı süresince en az bir alerjik sorunla karşılaşıyor. Sık rastlanan alerjik hastalıklar arasında ilk sırada alerjik rinit bulunurken onu astım izliyor. Dünyada yaklaşık 300 milyon astım hastası olduğu, hastalığın Türkiye’de yüzde 5-10 oranında görüldüğü belirtiliyor. Özellikle çocukluk çağında her 10 çocuktan birinde astım olduğuna dikkat çekiliyor. Astıma sık eşlik eden alerjik nezlenin görülme oranı ise yüzde 10-15 arasında değişiyor. Bu noktada, 4 kişiden birinin, yaşamının bir evresinde ürtiker (kurdeşen) geçirdiği bildiriliyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE HAVA KİRLİLİĞİ
Son yıllarda iklim değişikliği ve küresel ısınmanın alerjik hastalıklar üzerindeki etkisine daha çok dikkat çekiliyor. İklim değişikliğinin hava kirliliği ve alerjen düzeylerinde artışa yol açarak solunum sistemi ve alerjik hastalıklara neden olduğu belirtiliyor. Ekstrem hava olayları; orman yangınları ve fırtınalar astımlı hastalarda ataklara yol açıp yeni astım vakalarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Modern yaşam tarzının, hayatımıza binlerce kimyasal sokması da önemli etkenler arasında kabul ediliyor. İklim değişikliğinin yanı sıra; hava kirliliği, mikroplastikler, biyoçeşitlilikte azalma, sigara, beslenme tarzında değişiklikler, modernleşme, kentleşme ve globalleşme karşılaştığımız dış etkiler olarak sıralanıyor. Bunların bazılarının deri ve mukoza (iç organların döşeyici tabakası) bütünlüğünü bozarak egzama, besin alerjisi, astım, alerjik nezle, alerjik özofajit gibi hastalıkların sıklığında artışa neden olduğu öne sürülüyor.
Prof. Dr. Dilşad MunganBESİN VE İLAÇ ALERJİLERİNDE ARTIŞ VAR
Prof. Dr. Dilşad Mungan, besin ve ilaç alerjilerinin sıklığında giderek bir artış gözlendiğini söyleyerek, “Bu gerçek bir artış olabileceği gibi, tanı yöntemlerindeki gelişme ve beslenme özelliklerinin değişmesinin (daha çok katkı maddesi, fast-food vb.) bir sonucu da olabilir. Tedavide çok yeni ve çeşitli moleküllerin kullanılmaya başlanması da ilaç alerjileriyle daha sık karşılaşılmasına yol açıyor. Alerji sıklığı, ‘yeni antibiyotikler’, ‘kemoterapötikler’ ve ‘akıllı ilaç’ diye adlandırılan biyolojik ajanlara karşı da artış gösteriyor. Covid-19 döneminde belirli bir alerjik hastalık grubunda artış yaşanmadı” diyor.
ŞAŞIRTAN ALERJİK REAKSİYONLAR
Alerjilerin bazen akla gelmeyen şaşırtıcı ve çok ciddi sonuçları olabiliyor. Geçmişte yaşanan örnekler de bunu doğruluyor. Susam alerjisi olan bir genç kızın uçakta susamlı yemek yedikten sonra alerjik şoka girerek hayatını kaybetmesi bu örnekler arasında bulunuyor. Fıstık alerjisi olan bir çocuğun ailesinin, sorumluluğu kabul ettiğine dair form imzalamadığı için çocuğun uçağa alınmaması da öyle. Süt alerjisi olan bir bebeğin mutfakta kaynayan sütün buharı ile alerjik şoka girmesi ise pek çoğumuz için akla gelmekten çok uzak olsa da gerçek. Besin alerjisi ile ilgili çarpıcı örnekler ise hastanın ‘anaflaksi’ adı verilen alerjik şokla hayatını kaybedebileceğini gösteriyor.
İLAÇ ALERJİLERİNİN DRAMATİK SONUÇLARI
İlaç alerjileri de çok dramatik sonuçlar doğurabiliyor. Örneğin alerji tedavisinde kullanılan “kortizon” nadir de olsa alerji yapabiliyor. Aşıların neden olduğu alerjinin, pandemi ile birlikte farkındalığı artırdığı belirtiliyor. Kişilerin arı sokması sonucu alerjik şoka girerek yaşamlarını yitirmesi de konunun önemine dikkat çekiyor.
İMMÜN SİSTEME NE OLUYOR?
İmmün sistemimiz pek çok hücre ve proteinlerden oluşuyor. Bu yapılardaki sayısal ya da fonksiyonel bozukluklar sonucu oluşan kalıtsal hastalıklara “primer immün yetmezlikler” veya “doğumsal bağışıklık eksiklikleri” adı veriliyor.
Prof. Dr. Dilşad Mungan, “Bu hastaların kliniklere en sık başvuru nedeni tekrarlayan veya beklenenden daha sık görülen enfeksiyonlardır. Günümüzde genetiği belirlenmiş 460’dan fazla primer immün yetmezlik tanımlanmıştır ve bu sayı giderek artmaktadır” diyerek devam ediyor; “Türkiye’de primer immün yetmezlik sıklığı tam olarak bilinmemekle birlikte akraba evliliği sonucu ortaya çıkan formların ülkemizde diğer ülkelere oranla 3-10 kat daha sık görüldüğü tahmin ediliyor. Örneğin, primer immün yetmezliğin en ağır formu olan ağır kombine immün yetmezliğin ülkemizdeki sıklığı üç farklı merkezde yapılan çalışmalarda 1:10,000 olarak bulunmuştur. Bu hastalığın Amerika’da görülme sıklığı 1/50.000-100.000 olarak bildirilmiştir. İmmünoloji denince sadece mikroplarla savaşamadığı için ağır infeksiyon geçiren hastaların akla gelmemesi gerekiyor. Günümüzde pek çok romatizmal hastalığın, kanserlerin, nörolojik hastalıkların ve bağırsak hastalıklarının temelinde immün sistem bozukluğu rol oynuyor. ‘Akıllı ilaçlar’ diye bilinen ilaçların tamamı immün sistem üzerinden etki ediyor
SON YILLARDA EN ÇOK ARAŞTIRILAN KONULAR
* Her geçen gün daha fazla kullanılan temizlik malzemeleri yüzünden bozulan deri bütünlüğünün solunum sistemindeki olumsuz etkileri ve alerjik hastalıklarla (atopik egzema, astım vb.) ilişkisi
* Alerjik olmayan kedi-köpek, alerjiyi azaltan kedi mamaları ile ilgili çalışmalar
* Doğumdan hemen sonra anne sütü yerine mama ile tanışan bebeklerde alerji artışı
* Sezaryen doğumların alerjik hastalıkların artması üzerine etkisi
* 3 yaşından önce antibiyotik kullanımının alerjik hastalıkların artması üzerine etkileri
* Obezite - astım ilişkisi
* Paketli gıdalar, tuzlu ve yağlı yiyecekler, şekerli içecekler, alkol kullanımı, fiziksel aktivite eksikliği sonucu alerjik hastalıklarda meydana gelen artış oranı
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
* Alerji aşıları - 100 yılı aşkın süredir uygulanıyor. Cilt altına ve dilaltına yapılan aşılarda yeni uygulama yolları (örnek lenf bezlerine uygulanması) ve aşı içeriğinde yapılan değişikler.
* Besin alerjilerine karşı aşı tedavi uygulamaları - Oral immünoterapi ve epikutanöz cilt üzerine immünoterapi).
* Astım ve kronik ürtiker gibi hastalıklar öncelikli olmak üzere tedavide biyolojik ajanların kullanımı - Alerjik hastalıklar toplum genelinde hafif sağlık sorunları olarak algılansa da ağır astım, ağır egzama vb. durumlar kişinin hayat kalitesini en fazla bozup sağlık giderlerini en fazla artıran alerjik hastalıklar olarak değerlendiriliyor. Bu ağır hastalarda, ‘akıllı ilaçlar’ adı verilen hedefe yönelik tedaviler klinik pratiğe gün geçtikçe daha çok giriyor. Türkiye’de alerji alanında ruhsatı olup kullanılan 3 ürün bulunuyor. Bu sayede; ağır astım, ürtiker ve atopik egzama hastaları bu ilaçlarla tedavi edilebiliyor. Buradaki en önemli noktanın uygun akıllı ilaca yönelik doğru hasta seçimi olduğu belirtiliyor.
* Alerji tanısında alerjene yönelik antikorları belirlemede bileşene dayalı tanı yöntemlerinin kullanımı.