Tiny house'lar tarım alanlarını nasıl etkiliyor?
Pandemi döneminde Türkiye'de adını duymaya alıştığımız tiny house'lar, deprem felaketinin ardından popülaritesini artırdı. İstanbul ve diğer büyükşehirlerde konut fiyatlarının ve kiraların artmasıyla komşu illere yönelen vatandaşlar, imar izni olmayan arazileri satın alıp bu alanlara tiny house koyarak yeni bir barınma yöntemi geliştirdi. Özellikle Trakya ile Ege bölgesinde yaygınlaşan ve tarım arazilerine kurulan bu yapıların, çevreye vereceği zarar da tartışılmaya başlandı. Konuyu uzmanlara sorduk...
2008'de yaşanan ekonomik kriz döneminde ABD'de ortaya çıkan tiny house kavramını pandemi döneminde Türkiye'de de sıklıkla duymaya başladık. Bir karavan gibi taşınabilir şekilde üretilen tiny house'lar trafik için tescil edilerek istenen yere götürülebiliyor. Bir vasıta olarak kayda geçirilen tiny house'lar için imar alınmasına gerek olmadığından, tarla ve bağ-bahçe vasıflı arazilere yerleştiriliyor.
Öte yandan, pandemi döneminde yaygınlaşan tiny house'lar, deprem felaketinin ardından vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördü. İstanbul ve diğer büyükşehirlerde konut fiyatlarının ve kiraların artması, tazminatlarını almaya hak kazanan EYT'lilerin bu paralarla büyükşehirlerde konut alamaması da onları komşu şehirlere yönlendirdi. İlgi arttıkça hem arazi fiyatları hem de tiny house fiyatlarında patlama yaşandı.
Bireysel olarak düşük m2'li alımların dışında kooperatifler kurularak büyük tarım alanları satın alındıktan sonra bu alanlar ortalama 200 metrekarelik hisseler halinde de vatandaşlara sunuluyor. İlan sitelerinde 'tiny house için uygun' başlıklı yüzlerce arazi ilanı bulunuyor.
TARIMSAL ELEKTRİK KULLANIYORLAR
Tiny house'ların yerleştirildiği alanlarda az miktarda tarımsal üretim yapılıp bunun üzerinden elektrik tüketimi de 'tarımsal faaliyetler' üzerinden fiyatlandırılıyor. Mesken tarifesiyle hemen hemen aynı, sanayi tarifesinin yaklaşık yarı fiyatına tiny house'larda elektrik kullanılıyor.
Konuta göre daha kolay ulaşılabilir ve hızlı çözüm olarak görülen 'şirin ve doğa ile iç içe' olarak lanse edilen tiny house'ların özellikle tarım verimliliği yüksek olan Trakya bölgesinde yaygınlaşması ise bu yapıların çevreye ve tarım üretimine vereceği zararı gündeme getirdi.
Tiny house üzerinden başlayan tartışmaları uzmanlara sorduk.
"GELECEĞİMİZİN TEMİNATI OLAN TARIM ARAZİLERİNİ YOK ETMEMELİYİZ"
Sürekli kendilerine satılık arazilerin sorulduğunu belirten Trakya Tohumcular Derneği Başkanı İbrahim Toruk, "Bir drone ile baktığınızda bu yapılaşmalar bariz olarak görülüyor. Hem pandemiden sonra hem de deprem felaketinden sonra yoğun olarak talepleri görmeye başladık. Biz de insanların can güvenlikleri için daha sağlam, daha kuvvetli yerlerde yaşaması gerektiğini savunuyoruz ama kaş yapalım derken göz çıkarmamak gerekiyor. Geleceğimizin teminatı tarım arazilerini yok etmememiz gerekiyor" dedi.
"GÜVENLİ GIDA AÇISINDAN ÇOK SORUNLU BİR UYGULAMA"
Trakya bölgesinin Türkiye'nin en verimli tarım arazilerine sahip olduğunu belirten Toruk, "Türkiye genelinde 260-270 kg olan buğday verimi, Trakya'da 450-500 kg'dır. Arpa ortalaması Türkiye'de 250 kg iken Trakya'da 600 kg'a kadar çıkmaktadır. Ayçiçeğinde de iklimin de kalitesiyle birlikte bitkisel üretim bakımından topraklarımızı daha değerli hale getiriyor. Ülke ekonomisine tarımsal olarak maksimum verim sağlayan, katma değeri çok fazla olan bir bölgenin insanlar tarafından istila edilmesi üzücü. Gelecekte sürdürülebilir, güvenli gıda açısından da çok sorunlu bir uygulama" dedi.
Bu konuda, hem bakanlığa hem yerel yönetimlere çok iş düştüğünü kaydeden Toruk, "Bunun yanında halkımıza da iş düşüyor. Bu tip girişimler sadece tiny house'lar değil, köylerde tarla alıp buralara derme çatma ev kurmak, buralarda bir şekilde bina ruhsatı almak gerçekten gelecekte vatandaşların açlığına neden olabilir. Global iklim krizi yaşıyoruz. Bilim insanlarının çalışmalarında görüyoruz ki Trakya bölgemiz kuraklıktan en az etkilenecek bölge. 2100 yılına kadar iklim krizinde en az etkilenecek bölge olarak gösteriliyor. Biliyorsunuz ülke olarak su fakiriyiz. Bu yüzden Trakya gibi bölgeleri korumalıyız, yapı izni verilmemeli, tarım harici hiçbir şey yapılmamalı. Memleket olarak bu tip yapılara karşı çıkmalıyız" ifadelerini kullandı.
"ÖNLEM ALINMAZSA TARIM ALANLARI EV ÇÖPLÜĞÜNE DÖNÜŞECEK"
Bu yapıların çevresel atıkları ve gıda atıkları oluşturduğunu savunan İbrahim Toruk, bunların tarımsal üretim verimine zarar vereceğini vurgulayarak, "İstanbul'da konut fiyatları, kiralar çok yüksek, bu nedenle bölgemize bir göç var. Bunun tarımsal arazilere değil de planlı-programlı daha verimsiz arazilerde imarla oluşturulmuş yerlere yapılması gerektiğini savunuyoruz. Bu alanlara önlem alınmazsa ev çöplüğüne, karmakarışık, altyapısı olmayan alanlara dönüşecek. Bu hem çevre felaketi getirecek hem de güvenli gıdaya ulaşımda tehdit oluşturacak. Bu yerleşme sadece tiny house ya da konteynerle olmuyor. Bunun getirdiği atıklar var. Hem çevresel atıklar, hem gıda atıkları olacak. Bunlar da büyük problemler meydana getirecek. Siz yan tarafta üretim yaparken oradan gelen bir pis su ya da deterjanlı su, hem oranın verimine hem de ürünlerin sağlıksız olmasına neden olacak. Kesinlikle kamunun buna izin vermemesi, verilen yerlerde de sürekli kontroller yapılması gerekiyor. Bunları kontrolsüz yapılması ülkenin geleceğine darbedir" uyarısında bulundu.
Trakya Tohumcular Derneği Başkanı İbrahim Toruk, İstanbul'da ortalama bir daire fiyatının 3 milyon TL'den başladığını aktararak, "Burada vatandaş 2 milyona 10 dönüm yer alıyor, 1 milyona bahçe yapıyor ve tiny house koyuyor. Bunların ticari amaçlı yapılmayanları da var. Bunların da gözlem altına alınması gerekiyor. İsteyen istediği kadar bahçe yapabilir ama buraların yaşam alanına dönüşmemesi için kontrol edilmesi gerekiyor. Maalesef bunları çok görüyoruz; önce küçük bir karavan koyarlar, orada bir şey üretmeye başlarlar, sonra orayı büyütürler büyütürler, sonra yapı haline çevirip kamuya giderek buranın affını isterler. Bu çok tehlikeli bir olaydır. Tarım topraklarımızda maalesef bir istila başlamıştır. Derhal hem bakanlığımızın hem yerel yetkililerin buna önlem alması gerekiyor" diye konuştu.
"ÇOK CİDDİ TALEP VAR, SORUNLARI İLERİDE GÖRECEĞİZ"
Emlak uzmanı Nilüfer Kas ise, müşterilerin tiny house'lara son dönemde büyük ilgi gösterdiğini belirtti.
"Tiny house konusunda çok ciddi talep var. Arsa ve tarla alımlarında mart ayında rekor kırıldı. Müşterilerimiz tiny house şirketlerine yönelik ciddi araştırma söz konusu. Ciddi bir yığılma var. Kim daha hızlı yapar, kim daha iyi yapar diye araştırıyorlar. Tanıdık bularak hızlı teslimat yapılması için uğraşıyorlar. Üretimde de ciddi bir sorun var" diyen Nilüfer Kas, "Son dönemde konut fiyatlarındaki artış ve büyükşehirlerdeki kira bedellerinin artışıyla birçok kişi bir toprak parçası alıp en azından başını sokacağı bir evin derdine düştü. Bu da tiny house'ları gündeme getirdi" ifadelerini kullandı.
Satın alınan yerlerin genellikle imarlı yerler olmadığını, tarla vasfında olan yerler olduğunu aktaran Kas, "Buralarda alanın yüzde 10'u kadar bir tiny house koyma hakkınız oluyor. Yürüyebilen aksamlı tiny house'lar için imar aranmıyor. Bu nedenle birçok vatandaş çözümü bu noktada buldu. Kimi depremden kaçtı, kimine kira bedelleri yüksek geldi... Şehir dışına çıktı vatandaşlar, gittikleri yerler tarımın yapıldığı ya da yapılması gereken yerler. Buralardaki çoğalma altyapı sorunlarını da ortaya çıkaracak, atıkların kirlilik yaratması gibi sorunlar ortaya çıkacak. Ekolojik dengeye ve tarım arazilerine zarar verecek. Biz bunu hemen bugün görmeyeceğiz, bu çok yaygınlaşacak ve ciddi sorun yaşayacağız" dedi.
"BÜYÜK YERLERİ ALIP YÜZDE 200-300 KÂRLA SATIYORLAR"
Bu yapıların ciddi paralar dönen bir sektör oluşturduğuna da dikkat çeken Nilüfer Kas, "Büyük yatırımcılar örneğin 60 dönümlük yer alıyorlar, kendi içerisinde ya hisseye bölüyorlar ya da parselliyorlar. Üstüne yüzde 200-300 karla satıyorlar. Orada ya altyapı oluşturuyorlar ya da ortak alanlar yaratıyorlar. Buralarda ciddi paralar dönüyor. Bazı vatandaşlar ise ucuza buldukları yerlerden tarla alarak tiny house koymaya çalışıyorlar. Elektrik ve su kullanımı için tarımsal kullanım yapılıyor, böylece daha ucuza kullanılıyor. Günlük sorunları günlük çözme anlayışında olduğumuz için bunlar gerçek anlamda soruna dönüştüğünde çok geç olacak. Bizde sonradan akıl geliyor, yapıyoruz ama sonuçlarını düşünmeden yapıyoruz. İnsanlar 'Toprak aldım, ne iyi yaptım' diyerek birbirlerini de teşvik ediyorlar. Diğer taraftan bu tiny house'ların vereceği zarar hiç düşünülmüyor. Bunun elektriği var, altyapısı var, kanalizasyonu var, ısınması var. Bir konutun altyapı olarak ve verdiği zarar olarak neyi varsa burada da karşımıza çıkıyor" diye konuştu.
"TARIM ARAZİLERİNİ HARCAMAK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ"
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Darcan da, bu konuda düzenleme yapılması gerektiğini vurguladı.
Darcan, "Türkiye'de yerleşim alanları maalesef dağa bayıra değil tarım alanları üzerine açılıyor. Boştaki araziler ya mera ya da tarım arazisi. Bir düzenleme yapılması gerekiyor. Aslında kanun çıktı ama uygulanmıyor. Hobi bahçeleri şeklinde yapılan birçok yer var, bunlar tarımın önüne bir engel. Her gün bir tarım toprağımız maalesef imara giriyor... Bunların bir şekilde önüne geçilmesi gerekiyor. Nüfus da sürekli artıyor, tarım arazisi azalıyor. Önümüzdeki yıllarda gıda krizi görünüyor. Tarımcılar olarak geleceği iyi görmüyoruz. Tarım arazilerini harcamak için maalesef elimizden geleni yapıyoruz" şeklinde görüşlerini paylaştı.