Trabzonspor, Basel'i mağlup etti; Türkiye kazandı
Trabzonspor, UEFA Konferans Ligi play-off turunda İsviçre'nin Basel takımını 1-0 yenerek avantajlı skor elde etti. Spor yazarları, sadece Trabzonspor'un değil Türkiye'nin kazandığı bu özel geceyi kaleme aldı
Trabzonspor, UEFA Konferans Ligi play-off turunda İsviçre'nin Basel takımını 1-0 yenerek avantajlı skor elde etti. Bordo-mavili kulüp, sosyal medya hesaplarından, Trabzonsporlu oyuncuların gol sonrası bayrak açtığı fotoğrafı "Türkiye'nin golü", maç sonunda da bütün takım taraftarlarının kenetlenmiş görselini, "Milyonlarca yaralı yüreğe ufacık bir tebessüm. Hep birlikte kazandık." ifadeleriyle kullandı.
Trabzonspor'un sosyal medyadaki paylaşımlarını diğer kulüpler de alıntı yaparak, "Hep birlikte kazandık" ifadesine yer verdiler. Spor yazarları, Trabzonspor'un ve Türkiye'nin kazandığı geceyi kaleme aldı:
SERDAR ALİ ÇELİKLER: TRABZON'DA TÜRKİYE KAZANDI
Maç başlamadan harika bir kareografi. Çok doğru bir mesaj içeren pankart ve simsiyah giyinmiş taraftarlarla zaten duygularımız kabardı. 1. dakikada "Adana burada"; 2. dakikada "Adıyaman burada" tezahüratları başlayınca gözlerim doldu. Sadece Trabzon ve Türkiye başka eğlenceli bir şey olmamasına rağmen tezahürat icin 4 dakika 17 saniye'nin beklenmesi hepsi bazıları tarafından "lümpen" bulunan tribün ahalisinin ince yaratıcılığının eseriydi. Tüm kulüp başkanlarının neredeyse eksiksiz maçı birlikte izlemesi 'dostlar alışverişte görsün' kabilinden değil samimi ve içten "biz birlikteyiz" mesajının en tepeden bir kez daha kuvvetlice verilmesiydi.
Trabzonspor tribün gruplarını ve maça giden Trabzonspor taraftarlarını yürekten kutlarım, teşekkür ederim. Ama bugün Trabzon'a kendi takımlarının formaları ile giden Beşiktaşlı, Galatasaraylı, Fenerbahçeli futbolseverlere ayrıca teşekkür etmeliyim. O korkunç afetin başından bu yana başkanların samimi ön ayak olduğu, kulüplerin ama'sız, fakat'sız destekleri ile gerçekten "beraber" olmanın gücünü ve önemini yaşayarak öğrendik. Maçı anlatan Gökhan Abdik ve Müjdat Muratoğlu kardeşlerim bu zor görevi layıkıyla yerine getirirlerken ofsayt nedeniyle sayılmayan Maxi Gomez golü için "Türkiye'nin 2. golü" dediler. Gol sayılmazsa sayılmasın, Trabzon kentinde tüm Türkiye birlikteydi. Golü birlikte attık.
Maç zaten başlama düdüğünden çok önce kazanılmıştı. Trabzon tribünlerinde Fenerbahçe bayrağının sallandığı bir fotoğraf gördüm. Ülkemiz korkunç bir afet yaşadı. Coğrafyamızın sebep olduğu fay hattı kırıldı ve bu felaketi yaşadık. Ama galiba 3 Temmuz 2011'de FETÖ eliye açılan bir başka sosyal fay hattını da kapattık. Biz birlikte olunca gerçekten de hep birlikte kazanabiliyoruz. Ve böyle olunca da çok güzel oluyoruz. Yaralarımız saracağız. Yeniden ayağa kalkacağız. Bir gol de bu korkunç afetten kalan sıkınılarımıza atacağız. Yeter ki beraber olmaya devam edebilelim. (HABERTÜRK)
CEM DİZDAR: GECELER GELDİ DAYANDI KAPIMIZA
Bu felaket günlerinde kuracağım herhangi cümle acıyı hissetmeme, hissetmemize yardım etmeyecek, biliyorum. Ancak biliyorum ki, hepimiz bir yanımızla içten içe acıyoruz. Yine de sevdiklerini, tanıdıklarını kaybetmemiş olan biz yaşayanların dehşetle irkildiği ancak anlamamızın o denli mümkün olmadığı zamanlardan geçiyoruz. Bizler için yaşam - şimdilik- öyle ya da böyle akacak! Oysa felaketi an be an yaşarken enkazlardan kurtulup ya da ayakta kalan evlerinden fırlayanlar için hayat durdu!
Onları anlatacak kelimeler bulunup, cümleler kurulur mu, bilemiyorum. Kurulursa da benim becermem mümkün değil. Şampiyon olmanın değil duyguların oyunu olarak futbol bize yaşamı, yaşamayı öğretiyor. Birbirimize karşı oynayarak birbirimizden yana olmanın mümkünlüğünü gösteriyor. Ancak bu 'Muhteşem vahşi dünya' çoğumuzun kafamızı karıştırdı! Aynı olanları birbirine karşı belletti! Düşünün dün akşam sahada farklı isimde, farklı fikirde, farklı inançta futbolcular vardı. Yine de oynanan bildikti!
"KAZANDIK İŞTE!"
İki takım da rakibini yenmeye uğraştı ama bunu oynayarak yapmaya çalıştı. Sonuçta, 'Acılı coğrafya''nın kuzeyinin evlatları kazandı. Yani bizimkiler… Kazandılar da ama mutlu olduk mu? Bilmem! Kazandık işte... Ne diyordu şiir; 'Mutlu olmak varken bu dünyada, geceler geldi dayandı kapımıza olduk acımızla sarmaş dolaş bekledik düşümüzle koyun koyuna.' Yine de öğüt veriyordu şair yaşama dair. 'Ne yeise kapılın, ne korkuya, çok olun, çocuklar, çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele.' Ve şöyle noktalıyordu şiirini A. Kadir: 'Çocuklar, çiçekleri umudumuzun.' (FANATİK)
BÜLENT TİMURLENK: YÜREK MESELESİ
Yıllar önce dinlediğimde kalbime yazmıştım; Urfa'da sofrada acısı güzel biberi tattığında kırar, yarısını masadaki en sevdiğinle paylaşırsın. Ben de siz de biliyorsunuz ki orada biber, metaforun sadece bir parçası. Hayatta acılar paylaşıldığında, sırtlandığında hafifler, -biliyorum bitmez tükenmez ama- insanoğlunu ayakta tutan budur. Deprem sabahından beri tüm ülke yaptığımız gibi... Dün Trabzon'a gelen tüm kulüp başkanları, tribünleri dolduran taraftarlar, ekran başında milyonlar, muhteşem koreografiye imza atanlar, saygı duruşundaki çıt çıkmayan dakikada yüreğimizi dağlayanlar, insanda akıl bırakmayan, gözyaşının sel olduğu günlerde bu maça hazırlanan Abdullah Avcı'ya, ekibine ve sahadaki öğrencilerine minnetlerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Biz bu vatanı sevenlerin çok çalışmaktan, üretmekten ve paylaşmaktan başka çaremiz yok. Dün de Trabzonspor bu kafayla sahaya çıktı. Normal bir zamanda galibiyetin ülke puanına katkısını, bir sonraki tur hesaplarını yapardık ama bu 90 dakika elbette sadece futbol değildi... Basel kulübüne yasımıza duydukları saygı için ve son 48 saatte zor günlerimize gösterdikleri, şapka çıkartılacak davranışları için de teşekkürler. Abdullah Avcı, onca acının ortasında bir lider, bir baba, bir ağabey olarak bu takımı bu maça hazırlayan adamdı. Maçlar böyle zamanlarda ne taktikle ne akılla kazanılır ne de oyunun analizi, eleştirisi olur. Yüreğini ortaya koyarsın... Dün Trabzon'da yüreklerini ortaya koyanlara selam olsun... (SABAH)
CEMAL ERSEN: YIKILMADIK, BİRLİK OLDUK
Öyle zor ve acılı günler geçiriyoruz ki... Gözümüze uyku girmiyor. Her sabah kaç yurttaşımızın daha yaşama tutunduğuna dair mucize haberleri bekliyoruz. Dolayısıyla bu ruh halinde futbol konuşmak, yazmak ve izlemek ağır geliyor. Hayat devam ediyor diyenler olabilir. Elbette ediyor, lakin kendimizi gerçeklerden arındırıp başka bir coğrafyada yaşıyor sayabilir miyiz? Dün geceki maçın bir maçtan fazlası olduğunu yaşamak, tek tesellimiz kuşkusuz. Yediden yetmişe, takım gözetmeden, geçmişteki rekabeti ve çekişmeleri unutup Trabzon kenti özelinde tek yürek olmak, sanırım Türk ulusuna has bir özellik. Böyle bir dayanışma, böyle bir kenetlenme ve paylaşım çok önemli.
Sadece biz mi? Trabzonspor'a rakip olan Basel takımının antrenörü Heiko Vogel'in basın toplantısında yaptığı duygusal katkı görmezden gelinebilir mi? "Eğer atarsak, oyuncularıma gol sevinci yaşamamalarını söyledim" demek, saygıdan da öte değerler barındırıyordu. Haftaya oynanacak rövanş maçında düzenleyecekleri bağış kampanyası yaralarımıza samimi bir dokunuş olacak. Siz bu kadar çok takım taraftarını aynı tribünde ve yan yana gördünüz mü? Ya bu kadar kulüp başkanını birlikte? Keşke bu tarihi buluşmaya bir felaket neden olmasa idi. Ama anladık ki bu ulusun evlatları zamanı geldiğinde geçmişin üzerine bir çizgi çekip, yarınlara dair umutlarımızı koruyabiliyormuş. Maç öncesi tribünleri gördünüz değil mi? Duygulanmamak elde değildi. Umarım ve dilerim bir milat olur bu kucaklaşma. (MİLLİYET)
OLCAY ÇAKIR: SONSUZ TEŞEKKÜRLER
Mükemmel bir koreografiyle başladı karşılaşma... Şanlı bayrağımız, kurtarma ekipleri, ülkelerin bayrakları, enkazlar, yaşama tutunan bebek ve kahraman Proteo... Tribünlerde her rengin mükemmel temsili, formalar, kaşkollar, bayraklar... Trabzonspor sokakları bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşcesineydi. Sonuç hiç kimsenin umurunda olmayacaktı. Dert çok başkaydı dün gece. Dert bir, dert ortak, sevdamız bir, sevdamız ortaktı.
Dün gece maç sonlarında genelde göz yaşı döktüğümüz bu oyunu, belki de ilk defa en başından itibaren dolu gözlerle izledik ülke olarak. Bu duygu karmaşasında oyuncular da görevlerinin ağırlığının altından kalktılar. Onlara da sonsuz teşekkürlerimizle. Dün gece asla bir futbol maçı oynanmadı çünkü. Ve futbol belki de hiç bu kadar 'asla futbol' olmadı... (FANATİK)
İSKENDER GÜNEN: GERÇEK KAHRAMANLAR ONLAR
Yaşamda öyle anlar var ki; kelimeler kifayetsiz kalıyor. Aradan geçen 12 günden beri yaşanılanlar bu durumu en iyi şekilde ifade etmekte. Her yerde acı ve gözyaşı var. Yıkılan kentler ve bu yıkılan kentlerde yaşayanların yok olan hayalleri. Enkaz altından çıkarılan her can için gözyaşlarımızı tutmakta zorluklarımızın olduğu bir durum. Öyle bir travma ki altından nasıl kalkarız inanın bilmiyorum, uzun bir süre bu travmadan kurtulma şansımız da ne yazık ki yok. Gerçek şu ki ateş düştüğü yeri yakıyor ama acıyı paylaşmak gerekmekte. Deprem bölgesinde canla başla halka yardımı olan herkese sonsuz teşekkürler. Gerçek kahramanlar onlar. Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı dilemekten başka yapacak herhangi bir şeyimiz yok.
Böyle bir ortamda bir maçı yorumlamamız görevle ilgili olan bir durum. Futbol bir oyun bunu yıllardır her yazdığımız yazıda belirttik ama bu oyun bizde çok önemli bir olgu olarak düşünülmekte. Önemli olan yaşamdır, önce yaşamı düşünmek daha gerçekçi olur. Böyle bir travmanın yaşandığı bir yerde maçı yorumladığımızda topa daha fazla sahip olan taraf Trabzonspor olmasına rağmen rakibe ilk yarıda kendi kalesinde 2-3 net gol pozisyonu verdi. Rakip alanda topla buluştuğunda ise sezon başından beri bir türlü çözümleyemediği üretkenlikten yoksundu. İkinci yarıda gelen gol, ikinci maç için bir avantaj ama böylesi büyük bir üzüntünün yaşandığı bir ortamda yaşayanlar için çok mu büyük önem taşır, o konuda ne söylenebilir düşünmek bile çok zor. (SABAH)