Belli bir amaca ulaşmak üzere çeşitli teknikler ve yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen doğaüstü güçlerle ilişki kurma etkinliğidir. Bu kavram, doğayı anlama, hastalıklara çare bulma, toplumsal güç elde etme gibi çok sayıda amaç ve nedenle ilişkili bir kavramdır. Dinsellikle, öte dünyayla ilgili olan büyü kavramı, kesişim alanları açısından karmaşık bir içeriğe sahiptir. Özellikle sanayi öncesi toplumlarda büyünün bilimin alanıyla örtüşebilecek etkinliklerle ve toplumsal düzenle ilişkili olduğu görülmektedir.
Büyü kavramı, ağırlıklı olarak bilim ve dinle ilişkisi üzerinden antropolojik çalışmaların odağında yer almıştır. Bu alanda öncü çalışmaları olan Edward Burnett Tylor büyü, bilim ve dinin insanın gerçekliğini kavramayı ve ona müdahale etmeyi hedeflediği düşüncesindedir. Tylor'ın yaklaşımı, büyünün sahte bilim kategorisinde değerlendirilmesi gerektiği görüşünü de içerir. James Frazer için ise büyü, animistik inanç biçiminin kapsamındadır. Frazer, büyüyü çağdaşları gibi evrimsel şema üzerinde "ilkel" toplulukların faaliyet alanına konumlandırır. Öte yandan Frazer'a göre büyü, bilimin kullandığı gözlem, bağlantı kurma, gruplandırma yöntemlerini barındırır.
Fransız sosyolog Emile Durkheim için büyüyü dinden ayıran, dinde büyüye karşı bir itirazın varlığı ve din dolayısıyla gerçekleşen toplumsal birleştiriciliğin büyü etkinliklerinde bulunmamasıdır. Durkheim'a göre din, atalara tapınma kültünü, ruhçuluğu, kötü ruhlara karşı olma unsurlarını içerirken büyü, çeşitli yöntemler kullanılarak düzenlenen etkinlikler bütünüdür. Ayrıca büyü de tıpkı bilim gibi kendisini nedensellik ilkesi üzerine kurar.
Bronislaw Malinowski, yaptığı hacimli alan araştırmalarından hareketle büyünün kişisel ve toplumsal ihtiyaçlarla ilişkisini belirtir. Malinowski için bilginin belirsizliğin yerine geçmesi, büyüye yönelimi azaltacak bir unsurdur. Marcell Mauss ise büyünün açıklamasını yaparken büyüyü çeşitli formüller ve yaklaşım biçimlerine indirgemenin yetersizliğini imler. Örneğin benzerlik üzerine kurulu büyüler, atfedildiği şeye tam anlamıyla içkin olmayabilir.
Ritüel, kutsallık, totemizm gibi kavramlarla birebir bağlantısı olan büyünün güç, dönüştürücülük, egemen olma, korunma, iyileşme gibi çok sayıda yönü bulunmaktadır. Büyü, her ne kadar kutsal kategorisiyle ilişkili olsa da antropolojik açıdan bilim ve din kavramıyla bağlantısı ve aralarında ne gibi sınırlar, kesişimler olduğu konusunun yanı sıra işlevleri açısından da önem taşır.
YAZAR
Gözde Aynur Mirza