Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Sigorta (Hukuk) Nedir?

        Gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan, ancak gerçekleşmesi halinde ekonomik ihtiyaç doğuran olaylara (rizikolara) karşı önceden önlem alma gereksinimi sonucu ortaya çıkan bir teminat sistemidir. Sigortanın ne zaman ortaya çıktığı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüşse de 14. yüzyıl sonlarında görülen ve denizcilik rizikolarının sebebiyet verebileceği zararlara karşı teminat elde etmek amacıyla akdedilen sözleşmelerin, şekil ve içerik itibarıyla sigorta sözleşmesi olduğu kabul edilmektedir. Başlangıçta sigorta sözleşmeleri yaygın olarak noterler tarafından belgelendirilmişse de daha sonra ticari hayatın gereklerine uygun olmayan bu yöntemin yerini, sigortacının sözleşmeye ilişkin bir belge (poliçe) düzenleyerek sigorta ettirene vermesi yöntemi almıştır. 

        Sigorta, sosyal sigortadan farklı olarak (deprem sigortası, trafik zorunlu mali sorumluluk sigortası gibi) sigorta yaptırmanın zorunlu olduğu hallerde dahi, sigorta sözleşmesi akdedilerek elde edilebilen bir teminattır. Bu teminatın karşılığı olan sigorta priminin tamamı sadece sigorta ettiren tarafından ödenir. Sigorta sözleşmesi, anonim şirket olarak kurulan ve sigortacılık yapma iznine sahip olan sigorta ve reasürans şirketleri ile akdedilebilir. Sigorta yaptıracak kişi, sigortacıyı seçmede ve kural olarak sigortanın kapsam ve koşullarını belirlemede serbesttir. Sosyal sigorta ise kamu yararı düşüncesiyle (işçi gibi) belirli statüde bulunanların sosyal güvenliklerini sağlamak amacıyla kanunla düzenlenen ve doğrudan kanun tarafından tesis edilen ilişkiye dayanan bir teminat sistemidir. Sosyal sigorta sadece kanunla kurulmuş kurumlar tarafından yapılabilir; sosyal sigortanın kapsam ve koşulları da kanunla belirlenir. Sosyal sigortada, primin bir kısmı sigortalıdan başka bir şahıs (işveren) tarafından ödenir.

        Sigortanın sosyal ve ekonomik işlevlerini yerine getirebilmesi yaygınlaşmasına, yaygınlaşması da sigortaya güven duyulmasına bağlı olduğundan, sigortacılık faaliyetinin düzenlenmesi ve denetlenmesi zorunludur. Türkiye'de sigortacılık; sigortacılığın geliştirilmesini ve güven içinde yürütülmesini, bu alanda faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların mesleki kurallara uygun çalışmalarını, sigorta sektöründe yaratılacak fonların ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmasını sağlamak amacıyla 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan çeşitli yönetmeliklerle düzenlenmiştir. 

        Sigortalıların haklarının korunması için sigorta sözleşmesinin de kanunla düzenlenmesi zorunludur. Türk hukukunda sigorta sözleşmeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) "Sigorta Hukuku" başlıklı 6. kitabında yer alan ve bazı hususlarda emredici veya sigorta ettiren lehine emredici nitelikteki hükümlerle düzenlenmiştir. Ayrıca çeşitli sigorta türlerine ilişkin sigorta genel şartları da Sigortacılık Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp uygulamaya konmaktadır. Sigorta genel şartları, benzer rizikolara maruz kişilere mümkün olduğunca eşit kapsam ve koşullarla teminat sağlanması ve bu şekilde bir sigorta dalında üstlenilen risklerin belirlenip yönetilmesini mümkün kılmak amacıyla oluşturulmuş, genel ve soyut sözleşme düzenini belirleyen "genel işlem şartları" niteliğinde sözleşme koşullarıdır. Sigorta sözleşmesi, o sözleşmeye ilişkin genel şartlara tabi olarak akdedilmekte, bazı özel şartlar da sözleşmeye eklenmektedir. 

        Sigorta sözleşmeleri, sigortacının sigorta himayesi sağlamayı, sigorta ettirenin ise prim ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerde azami iyi niyet ilkesi geçerli olduğundan, sözleşen taraflardan her biri diğerine sözleşmeyi yapma kararını etkileyecek tüm hususları bildirmekle yükümlüdür. Sigorta ettirenin, sözleşme akdinden önce (sözleşmenin yapılmamasını veya daha ağır şartlarla yapılmasını gerektiren önemli hususları sigortacıya bildirme), sözleşme süresince (rizikoyu ağırlaştırmamak, ağırlaşmışsa bildirmek) ve riziko gerçekleştiğinde (rizikonun gerçekleştiğini bildirme; zararı önleme, azaltma, sigortacının rücu haklarını koruma) yerine getirmekle yükümlü olduğu görevleri ihlal etmesi, kısmen veya tamamen sigorta himayesinden yoksun kalmasına sebebiyet verir. 

        Öğretide sigorta sözleşmeleri ihtiyacın karşılanması kıstasına göre zarar sigortaları ve meblağ sigortaları olarak sınıflandırılmaktadır. Zarar sigortaları, (yangın gibi) belirli bir rizikonun gerçekleşmesi sonucu sigortalının (evinin yanması ya da başkasının evinin yanmasından sorumlu olması gibi) mal varlığında meydana gelen zararın tazmin edilmesine yönelik sigortalardır. Sigortacı tarafından yapılacak ödeme, sözleşmede belirlenen sigorta bedeli ve her halde uğranılan zarar ile sınırlıdır. Zarar sigortalarında geçerli "zenginleşme yasağı" ilkesine göre bir kimse aynı menfaatini aynı rizikolara karşı birden fazla sigorta ettiremeyeceği gibi, bir sigorta sözleşmesi uyarınca da sigorta bedeli ile sınırlı olarak sigortalının gerçekten uğradığı zarar tazmin edilir. Meblağ sigortaları ise sigorta ettiren veya onun tayin edeceği bir şahsın (riziko şahsı) hayatında gerçekleşen (belirli tarihte hayatta olma veya ölüm gibi) bazı olaylar dolayısıyla, miktarı sigorta sözleşmesinde tespit edilen bir meblağın, sigorta ettiren şahsa veya onun tayin edeceği üçüncü bir şahsa (lehdar) ödenmesini öngören sigortalardır. Hayat sigortaları, meblağ sigortasıdır. Meblağ sigortalarında bir zararın tazmin edilmesi söz konusu olmadığından zenginleşme yasağı ilkesi geçerli değildir. Bir kimse kendisinin veya üçüncü bir şahsın hayatını dilediği bedellerle birden fazla kere sigorta ettirebilir. 

        YAZAR

        Emine Yazıcıoğlu