Türkiye'den UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'ne giren 19 varlık!
Doğu Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarında devletin oluşum sürecindeki esaslı değişiklikleri gösteren Arslantepe Höyüğü, 44. Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla dünya mirası listesine girdi. Peki Türkiye'den UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'ne giren diğer 18 varlığımızı hatırlamaya ne dersiniz?
Malatya'nın Battalgazi ilçesindeki Arslantepe Höyüğü, Türkiye'nin 19'uncu kültür varlığı olarak UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kaydedildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, milattan önce 4'üncü bin yıl boyunca Doğu Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarında devletin oluşum sürecine ve dönemin gelişmelerine tanıklık eden Arslantepe Höyüğü, çevrim içi düzenlenen 44. Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla dünya mirası listesine girdi.
Arslantepe Höyüğü'nün UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kaydedilmesi kararında, kültürel gelenekler ve toplumsal değerlerin değişimi, hiyerarşi, sosyal farklılıklar ve ekonomik ayrıcalıklara dayanan sosyal ve siyasi sistemlerin ortaya çıkışına tanıklık etmesi gibi özellikleri etkili oldu.
Anıtsal mimari, idari, teknoloji ve sanat alanında dönemin iktidarına özgü gelişmelerine kaynaklık eden höyük, Mezopotamya ve çevresinde döneminin en kapsamlı kazılmış kamu komplekslerinin korunmuş örneklerinden biri olarak gösteriliyor.
Arslantepe Höyüğü'nün, Yakın Doğu'da ilk devlet toplumunun ortaya çıkışına tanıklık etmesi, bölge ekonomisini kontrol eden ve merkezi otorite uygulayan bir yönetimin ortaya çıkışına sahne olması gibi pek çok özelliği, dünya mirası listesine girmesinde komite tarafından dikkate alındı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Twitter hesabından konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin bir kültür varlığı daha dünya mirası oldu. Arslantepe Höyüğü 44. Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kaydedildi. Hayırlı olsun" ifadesini kullandı. Türkiye'den UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'ne giren diğer 18 eser şöyle:
1. DİVRİĞİ ULU CAMİİ VE DARÜŞŞİFASISI, 1985 (SİVAS)
Divriği ve civarında en erken yerleşim Hititler Dönemi'ne kadar iniyor. Yörenin, Mengücekoğullarının yönetimi altında olduğu dönemde Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırıldığı biliniyor.
İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşuyor. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra sergilediği zengin Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor.
2. 1985 İSTANBUL'UN TARİHİ ALANLARI, 1985 (İSTANBUL)
M.Ö. 7. yüzyılda kurulan İstanbul'un, kuzeyde Haliç, doğuda İstanbul Boğazı ve güneyde Marmara Denizi ile çevrili kısmı günümüzde Tarihi Yarımada olarak anılıyor. Roma, Doğu Roma ve Osmanlı gibi büyük İmparatorluklara başkentlik yapan görkemli kent 1985 tarihinde UNESCO Dünya Miras Listesi'ne 4 bölge olarak dahil edildi.
Bunlar Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı'nı içine alan Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı'nı Süleymaniye Camisi ve çevresini içine alan Süleymaniye Koruma Alanı'nı Zeyrek Camisi ve çevresini içine alan Zeyrek Koruma Alanı'nı ve İstanbul Kara Surları Koruma Alanı'nı içeriyor.
3. GÖREME MİLLİ PARKI VE KAPADOKYA, 1985 (NEVŞEHİR-KARMA MİRAS ALANI)
Kuzeyde Kızılırmak, doğuda Yeşilhisar, güneyde Hasan ve Melendiz Dağları, batıda Aksaray ve kuzeybatıda Kırşehir ile sınırlanan Kapadokya bölgesi Kalkolitik Dönem'den beri devamlı yerleşim alanı oldu. Göreme, özellikle 7-13. yüzyıllar arasında baskılardan kaçan Hıristiyanların yerleşmesiyle Hıristiyanlığın önemli bir merkezi haline geldi.
UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan alanlar içinde, Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı yer alıyor.
4. HATTUŞA: HİTİT BAŞKENTİ, 1986 (ÇORUM)
1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınan Hattuşa (Çorum, Boğazköy), Hitit İmparatorluğunun başkenti olarak Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez oldu. Önceleri ilk sahipleri olan Hattiler tarafından Hattuş olarak adlandırılan şehir, Hitit egemenliğine geçtikten sonra Hattuşa adını aldı.
M.Ö. 1700’lerde Kuşşara şehrinin kralı Anitta tarafından alınan Hattuşa, yine Anitta tarafından yıkıldı. Yaklaşık yüzyıl kadar sonra şehir, I. Hattuşili tarafından tekrar kurularak 400 yıldan uzun bir süre hüküm sürecek olan bir uygarlığın başkenti haline getirildi. Bu eşsiz yerde büyük çoğunluğu Büyük Kral IV. Tudhaliya dönemine ait olan kalıntılar arasında tapınaklar, kraliyet konutları ve surlar bulunuyor.
5. NEMRUT DAĞI, 1987 (ADIYAMAN)
Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos'un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı ve anıtsal heykelleri görenleri büyülemeyi başarıyor.
Doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılan anıtsal heykellerin yanında, doğu terasının kutsal merkez olduğu ve en önemli kalıntıların burada bulunduğu biliniyor. 8-10 metre yükseklikteki dev heykellerin kireçtaşı bloklarından yapıldığını hatırlatalım.
6. HİERAPOLİS-PAMUKKALE, 1988 (ÇANAKKALE-KARMA MİRAS ALANI)
Çaldağı'nın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksit içeren suların oluşturduğu görkemli beyaz travertenler ve Geç Helenistik ile Erken Hıristiyanlık dönemlerine ait kalıntılar içeren Hierapolis Antik Kenti şifalı sularıyla da olduka ünlü.
Antik kentin M.Ö. II. yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu, adını ise Bergama'nın kurucusu Telephos'un eşi Heira'dan aldığı sanılıyor.
7. XANTHOS-LETOON,1988 (ANTALYA-MUĞLA)
Xanthos Antik Çağ'da Likya'nın en büyük idari merkeziydi. M.Ö. 545'te Perslerin egemenliğine girene kadar bağımsız olan kent, maalesef bundan yaklaşık olarak yüz yıl kadar sonra tamamıyla yandı. Bu yangından sonra şehir tekrar inşa edildi. Daha sonra Romalıların kontrolüne giren kent, Bizans egemenliğine girdi ve Arap akınlarına kadar Bizans egemenliğinde kaldı. Likya gelenekleri, Helenistik ve Roma dönemi etkilerini gösteren bu merkez 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alındı.
Xanthos'a 4 kilometre uzaklıkta bulunan Letoon, Antik Çağ'da Likya'nın dini merkezi konumundaydı. Bu kutsal alanda Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte bir manastır, çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunuyor. Letoon, Xanthos ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi'ne 1988 yılında alındı.
8. SAFRANBOLU ŞEHRİ, 1994 (KARABÜK)
Karadeniz kıyılarını, Batı, Kuzey ve Orta Anadolu'ya bağlayan yol üzerinde yer alan tarihi Safranbolu kenti, coğrafi konumu nedeniyle çok eski devirlerden beri yerleşim yeri olarak kullanılıyor.
14. yüzyılın başlarından bu yana Türklerin hakimiyetinde olan Safranbolu, özellikle 18. yüzyılda Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin önemli bir merkezi oldu. Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan bu şehir, geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü sit ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor.
9. TROYA ARKEOLOJİK ALANI, 1998 (ÇANAKKALE)
Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan, dünyadaki arkeolojik çalışmaların önemli alanlarından biri kabul edilen açık hava müzesi niteliğindeki Troya Antik Kenti, 5 bin yıldan fazla geçmişe sahip. Homeros'un İlyada Destanı'nda bahsedilen Troya Savaşı'nın yapıldığı yer olarak da bilinen Troya Antik Kenti UNESCO Dünya Miras Listesi'ne 1998 yılında girdi.
Troya'da dokuz kent katmanının yanında kırk iki yapı katı ortaya çıkarıldı. Daha sonraki yıllarda devam eden kazılar sonucu, tiyatro, hamamlar, çeşitli buluntular ile son derece gelişmiş bir kanalizasyon sistemi ve yapı temellerine de ulaşıldı.
10. EDİRNE SELİMİYE CAMİİ VE KÜLLİYESİ, 2011 (EDİRNE)
İstanbul'un fethinden önce Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olan Edirne'nin en önemli anıtsal eseri olan ve şehrin siluetini taçlandıran Selimiye Camii ve Külliyesi, 16. yüzyılda Sultan II. Selim adına yaptırıldı.
Teknik mükemmelliği, boyutları ve estetik değerleriyle döneminin ve sonraki zamanların en muhteşem eseri olan Camii ve Külliye, Mimar Sinan'ın Ustalık Dönemi eseri, mimarlık sanatının en görkemli örneklerinden biri ve insanın yaratıcı dehasının bir başyapıtı olarak kabul ediliyor.
11. ÇATALHÖYÜK NEOLİTİK ALANI, 2012 (KONYA)
Yerleşik toplumsal hayata geçişle birlikte, tarımın başlangıcı ve avcılık gibi önemli sosyal değişim ve gelişmelere tanıklık eden Çatalhöyük, Güney Anadolu Platosu'nda yer alıyor. İki höyükten oluşan Çatalhöyük Neolitik Kenti'nin daha uzun olan Doğu Höyüğü, M.Ö. 7400 ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 Neolitik yerleşim katmanından oluşuyor.
Söz konusu katmanlarda, sosyal örgütlenmeyi ve yerleşik hayata geçişi simgeleyen duvar resimleri, rölyefler, heykeller ve diğer sanatsal öğeler yer alıyor. Batı Höyüğü ise M.Ö. 6.200 ve 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait kültürel özellikler gösteriyor. Bu özellikleriyle Çatalhöyük, aynı coğrafyada 2000 yıldan fazla bir süredir var olan köylerden kentsel hayata geçişin de önemli bir kanıtı...
12. BURSA VE CUMALIKIZIK: OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN DOĞUŞU, 2014 (BURSA)
Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu Dünya Miras alanı, Orhangazi Külliyesi ve çevresini içine alan Hanlar Bölgesi, Hüdavendigar (I. Murad) Külliyesi, Yıldırım (I. Bayezid) Külliyesi, Yeşil (I. Mehmed) Külliye, Muradiye (II. Murad) Külliyesi ve Cumalıkızık Köyü olmak üzere altı bileşenden oluşuyor.
Cumalıkızık köyü ve çevresindeki diğer vakıf köylerinin Osmanlı'nın bütün kurumlarıyla bir beylikten imparatorluk haline dönüşmesine önemli bir katkı sağladığı biliniyor. Cumalıkızık, geleneksel yassı taş döşeli sokak dokusu, ahşap ve kerpiç kullanılarak inşa edilen evleri ve anıtsal yapılarıyla, Osmanlı yaşam tarzını anlatan en iyi örnekler arasında bulunuyor.
13. BERGAMA ÇOK KATMANLI KÜLTÜREL PEYZAJ ALANI, 2014 (İZMİR)
Kibele Kutsal Alanı, İlyas Tepe, Yığma Tepe, İkili, Tavşan Tepe, X Tepe, A Tepe ve Maltepe Tümülüsleri olmak üzere dokuz bileşenden oluşan alan, Helenistik dönem şehir planlamacılığının en iyi örneklerinden birini temsil ediyor.
Helenistik Bergama Krallığı'nın başkenti olan kentin, önemli bir eğitim merkezi olduğu belirtiliyor. Daha sonra Roma İmparatorluğu'nun Asya eyaleti başkenti olan Bergama'nın döneminin en önemli sağlık merkezlerinden Asklepion'a ev sahipliği yaptığı kaynaklarda geçiyor.
14. DİYARBAKIR KALESİ VE HEVSEL BAHÇELERİ KÜLTÜREL PEYZAJI, 2015 (DİYARBAKIR)
Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı; Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri olmak üzere iki ana bölgeden oluşuyor.. Diyarbakır'ın Sur ilçesinin merkezinde yer alan Diyarbakır Surları, iç ve dış olmak üzere iki bölümden oluşuyor. 7 bin yıllık bir geçmişe sahip olan bu Diyarbakır Surları, Çin Seddi'nden sonra dünyadaki en eski surlar olarak biliniyor.
Hevsel Bahçeleri, bahçe kültürünün çok önemli olduğu bir coğrafyada yer alan tarihi boyunca halkın kullanımına açık sivil bir bahçe olarak özgün bir değer ortaya koyuyor. 30'dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan bölgede 8 bin yıl gibi çok uzun süredir bahçe olarak var olmasıyla, tarımsal değerinin dışında, kültürel ve tarihi olarak da özgün bir yere sahip.
15. EFES, 2015 (İZMİR)
Efes Dünya Miras alanı; Çukuriçi Höyük, Ayasuluk Tepesi (Selçuk Kalesi, St. John Bazilikası, İsa Bey Hamamı, İsa Bey Camii, Artemision), Efes Antik Kenti ve Meryem Ana Evi olmak üzere dört bölgeden oluşuyor. Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efes'in tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim gördüğü, çok önemli bir liman kenti ve kültürel ve ticari merkez olduğu biliniyor.
Helenistik ve Roma Döneminin üstün kentleşme, mimarlık ve dini tarihine ışık tutan simgeleri barındıran Efes'te farklı dönemlere ait en üstün mimari ve kent planlama örnekleri bulunuyor.
16. ANİ ARKEOLOJİK ALANI, 2016 (KARS)
Türkiye-Ermenistan sınırındaki Kars'ın Arpaçay ilçesi yakınında bulunan Ani Ören Yeri, 961-1045 yılları arasında Pakraduni Hanedanlığı döneminde Ermeni hükümdarlarına başkentlik yaptı. 11. ve 12. yüzyıla ait İslam mimarisi eserlerini de bünyesinde barındıran antik şehir, 15 Temmuz 2016'da Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi.
İlk yerleşimin milattan önce 3 binli yıllara dayandığı ve Saka Türkleri, Sasaniler, Bagratlı Krallığı, Bizanslılar, Şeddat Oğulları Beyliği, Anı Gürcü Atabeyleri, Harzemşah Devleti, İlhanlılar, Selçuklular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Osmanlı Devleti ile Rusların hüküm sürdüğü Ani, bölgeye çok sayıda turist çekiyor. Dünya kenti, Medeniyetler Beşiği, Binbir Kilise" ve 40 Kapılı Şehir olarak bilinen Ani'ye gelen yerli ve yabancı turistler, Anadolu'da yapılan ilk Türk camisi Ebul Menucehr Camisi, Amenaprgiç Kilisesi, Ani, Ani Katedrali, Dikran Honentz Kilisesi, Abugamir Pahlavuni Kilisesi gibi eserlere yoğun ilgi gösteriyor.
17. APHRODİSİAS, 2017 (AYDIN)
Aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite'e adanmış Aphrodisias, anıt yapıları çok iyi korunmuş bir antik kent. Türkiye'nin en önemli arkeolojik alanlarından biri sayılan Aphrodisias, 2017'de UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kaydedildi. Aphrodisias, antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumu ve anıtsal tapınak kapısıyla ünlü. 270 metrelik stadyumun çevresinde 30 bin kişilik oturma alanı bulunuyor.
M.S. 500'de kiliseye çevrilen Aphrodite Tapınağı görkemini koruyor. Yedi bin kişilik beyaz mermer tiyatro da görülmeye değer. Ören yeriyle içiçe ender müzelerden, antik şehir girişindeki Afrodisias Müzesi'ndeyse, kazılarda çıkan eserler sergileniyor. Müzenin en zengin koleksiyonuysa Geç Helenistik dönemden Erken Bizans'a kadar süren Afrodisias Heykeltıraşlık Okulu'nun heykel ve kabartmalarıyla lahitlerden oluşuyor.
18. GÖBEKLİTEPE, 2018 (ŞANLIURFA)
Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında konumlanan Göbeklitepe, 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedildi. Alanın gerçek değeri, 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkmaya başladı. Bu çalışmalar sonrasında, Göbeklitepe’nin 12000 yıl öncesine uzanan bir kült merkezi olduğu anlaşıldı.
Dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınma (kült) merkezi sayılan Göbeklitepe ile dinsel inanışın yerleşik yaşama geçişteki etkisi kanıtlandı. Göbeklitepe, şaşırtıcı anıtsal mimarisiyle 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdi. Türkiye'de de 2019 Göbeklitepe Yılı ilan edildi.