‘Bize ne yapacağımızı söyleyemeyeceksiniz!’
Gündem ne denli iç karartıcı olursa olsun 52'nci Antalya Film Festivali'nde yüzlerde gülümseme vardı. O gülümsemelerden birine sebep olan da dünyaca ünlü Fransız yıldız Catherine Deneuve'ün anlattıklarıydı. İşte karşınızda Altın Portakal'ın perde arkasıyla Deneuve'ün kısa sohbeti...
Sema EREREN/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR
Karşımızdaki kadının 72 yaşında olduğuna inanmak gerçekten güçtü. Malum o, yıllara meydan okuyan bir Fransız kadını... Sade makyajıyla deniz mavisi gözleri daha da ön plana çıkmış, sarı saçları bol şekilde geriden toplanmıştı. Leoparlı bluzu, sallantılı zarif küpeleri ve kırmızı ojeleriyle alımlı bir kadın, mütevazı bir yıldız karşımızdaydı.
Fransız aktris Catherine Deneuve, bu yıl 52’ncisi düzenlenen Antalya Film Festivali’nde “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”nü Türkan Şoray’ın elinden almak üzere Türkiye’ye geldi. Fransız sinemasının yaşayan efsanesi, basın mensuplarıyla yuvarlak masa sohbetinde bir aradaydı. Soruları uzaklara bakarak, biraz düşünerek ama kendinden emin şekilde yanıtladı. Sinemaya küçük yaşta başlayan Catherine Deneuve, kendisine başka bir meslek yapmak isteyip istemeyeceği sorusu yöneltilince “Gençken mimari ve güzel sanatlara merakım vardı ancak onları bir meslek olarak seçer miydim? Bilemiyorum...” dedi ve ekledi: “Film izlemek, senaryo okumak ve film çekmek hayatımın çok büyük bir bölümünü aldı. Merak bence önemli, çok film izliyorum.” İlhamınıysa diğer oyuncuların yanı sıra müzik, resim, sergi ve daha pek çok yerden aldığını söyledi.
‘YÖNETMENLERİMİN ENERJİSİNİ SEVİYORUM’
İlk çalıştığı yönetmenlerden Jacques Demy’nin kariyerini şekillendirmesinde payının büyük olduğunu ifade eden Deneuve, “Demy, çok uzun sahneler çektiğinden zamanla onlara alıştım. Yorucuydu, provalar yoğundu. Bu nedenle Demy ile çalışmak benim için mühimdi” diyor. 1967 yapımı Belle de Jour (Gündüz Güzeli) ve 1970 yapımı Tristina filmlerinde birlikte çalıştığı Louis Bunuel’inse oyuncularla pek iletişim kurmadığını, “Biz oyuncularla pek konuştuğu söylenemezdi. Oyuncuları severdi ama bir yere kadar sanırım. Açıklama yapmaktansa oyuncu kendi algılasın isterdi. Ancak müthiş bir espri anlayışı vardı onun da” sözleriyle özetliyor. Bunuel’in aksine Fransız oyuncunun 1980 yapımı The Last Metro (Son Metro) filminde çalıştığı ünlü yönetmen François Truffaut’un ise oyuncularla konuşmaya bayıldığını belirtiyor ve “Onun için en önemli şey oyuncularıydı” diyor.
Yaşayan efsane, yeni nesil yönetmenlerle eskileri kıyasladığında çok büyük fark görmediğini anlatıyor: “Sonuçta Truffaut ya da Roman Polanski’yle çalıştığımda onlar da gençti. Bugünkü durumdan pek de farklı değil. Şimdinin sinemasındaki temel fark aslında daha küçük kameralar ve ışığın olması. Kamera daha yakına geliyor ki ilk başta bunda zorlandım. Yönetmenler aynı ve enerjilerini seviyorum.”
‘KIŞ UYKUSU’NDAN SONRA 3 SAAT BAŞKA YERDEYDİM’
Türk sinemasının da yakından takipçisi. Özellikle Fatih Akın’ın yönettiği filmleri sevdiğini söyleyen Deneuve, Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filmini izlediğinde de bir süre etkisinden kurtulamadığını itiraf ediyor: “Kış Uykusu filmini bir pazar günü akşam üzeri izledim. Hüzünlü ve yağmurlu bir eylül günüydü. Film günümü şenlendirdi. Ardından tam 3 saat ben başka bir yerdeydim. Filmlerin beni başka bir yere götürmesini çok seviyorum.”
‘SANKİ PUZZLE!’
Kendi filmlerini yeniden izlediğinde “Daha farklı oynasaydım diyorum ama olduğu gibi kabul etmek gerek esasında...” diyor, rollerinden özellikle unutamadığı bir karakterse, hayır yok... “Rollerimi bazen unutabiliyorum da filmlerden anlar hep hatırımda kalıyor. Tiksinti ve Son Metro filmlerinden mesela. Tek bir kelime aklıma bu filmlerden sahneler getiriyor. Sanki puzzle!”
‘PARİS’TEKİ İNSANLARIN MESAJI: KORKMAYACAĞIZ!’
Paris’te yaşanan saldırıların hatırlatılmasının ardından sinemanın barışa katkısı olup olmadığını ise şöyle açıklıyor: “Hayır, sinema bence daha barışçıl bir dünya yaratamaz. Ancak insanlar sinemaya, tiyatroya, konsere gittiklerinde başka bir dünyaya sürüklenebilirler ve bu gibi durumları unutabilirler. Diğer yandan gördük ki şiddet sizi gelip bir konserde de bulabiliyor. Yani artık dünyamızın adeta bir parçası ve bunu değiştiremeyiz. Mesela ben insanlara ‘Antalya’ya gidiyorum’ dediğimde çevremdekiler sanki savaşa gidiyormuşum gibi davrandı ve çok şaşırdım. Çünkü saldırının olduğu Paris’teki konserde de olabilirdim.”
Meğer dünyaca ünlü yıldız Paris’teki saldırıdan bir gün sonra saldırının yaşandığı alanın yakınına gitmiş... “Saldırıların gerçekleştiği alanın çok yakınında bir yere gidip kahve içtim. Oldukça kalabalıktı ki çevremde çocuklu insanlar da vardı. Bence Paris’teki insanların mesajı şuydu: Korkmayacağız! İstediğimiz hayatı yaşayıp yine konserlere, kafelere gideceğiz... Bize ne yapacağımızı söyleyemeyeceksiniz!”
FESTİVALİN BİLİNMEYENLERİ
■ Zarif kadınların, şık beylerin salına salına yürüdüğü festival, ilk yıllarında yumruklu kavgalarıyla anılırdı. Hatta 2005’te Woody Harrelson ve Michael Madsen da bu kavgaya dahil olanlardan...
■ 2009’da festivalde en iyi film ödülünü vermek için sahneye çıkan Deniz Baykal, sinema yazarlarını uzunluğuyla bayıltan konuşmasıyla hatırlanıyor. Tam 16 dakika!
■ 2012’de film gösterimi sırasında sarmalar, kekler evlerden getirilmiş anlatılanlara göre... Ortalığı yemek kokusu sarınca da görevliler uyarmış ama sonuç daha da komik, onlar da ziyafete katılıvermişler.
■ Aslında festival G20 Liderler Zirvesi’nden önce gerçekleşecekti. Yüksek güvenlik önlemlerinin alındığı bir ortamda festival düzenlenirse halkın katılımının düşeceği ve ilginin de azalacağı düşünülerek ertelendi. 1964’te başlayan Altın Portakal 1979’da sansür ve 1980’de darbe nedeniyle sadece 2 yıl düzenlenemedi. Bunun dışında kesintisiz devam etti.
KİMLER GELDİ KİMLER?
Açılış gecesinde Türkan Şoray (açılış filmi), Tijen Par (Yıldırım Önal Anı Ödülü), Ayşen Gruda (Yaşam Boyu Onur Ödülü), Kayhan Yıldızoğlu (Yaşam Boyu Onur Ödülü), Erden Kıral (Yaşam Boyu Onur Ödülü), Catherine Deneuve (Yaşam Boyu Başarı Ödülü), Kathleen Turner, Jeremy Irons, Mena Suvari Katıldı. Kapanış gecesineyse Vanessa Redgrave (Yaşam Boyu Başarı Ödülü) ve Franco Nero başta olmak üzere pek çok ünlü akın edecek.