Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

GEÇTİĞİMİZ günlerde, Suriye'deki iç savaştan en çok etkilenen ilçelerimizden Ceylanpınar'daydık. Doğal olarak ilçenin BDP'li Belediye Başkanı İsmail Arslan'ı da ziyaret ettik. Ancak daha Arslan'la yüz yüze gelmeden hakkında epey bilgi edindim. Zira bir diğer durağım da kaymakamlıktı. Henüz 38 yaşında olan Ceylanpınar Kaymakamı İbrahim Çenet kritik bölgelere atanan parlak, ufku açık bürokratlar arasında yer alıyor. 5 yıl süreyle Bozcaada'da görev yapmış. Ayrılacağı duyulunca en çok da adanın Rumları üzülmüş.

Çenet'in Ceylanpınar'a atanması sürpriz değil. Suriye'ye sınırdaş olan ilçelerimiz arasında Ceylanpınar nazik bir konuma sahip. Sınır boyunca karşılıklı duran yerleşim bölgeleri çoğunlukla aynı etnik yapıya sahipken Ceylanpınar çoğunlukla Kürt. Karşı tarafta Resulayn karma nüfusa sahip. Yarısı Kürt geri kalanı da Arap ve farklı azınlıklardan oluşuyor. Bildiğiniz gibi geçen ay muhalifler ve Esad güçleri arasında çatışma çıkmıştı. Ardından muhalifler ve Resulayn'ın Kürt mahalleleri kontrol eden PYD güçleri kavgaya tutuşmuştu. Bu dengelerin Ceylanpınar üzerindeki etkilerini bir sonraki yazımda ele alacağım.

Esas konumuza dönecek olursak... Kaymakam ile sohbetimiz esnasında Arslan da gündeme geldi. Malum KCK operasyonlarıyla birlikte devlet erkânı ve BDP'li yöneticiler arasındaki mevcut gerginlik zıplamış durumda. Ama Ceylanpınar'da durum farklı. Kaymakam iki dönemdir seçilen Arslan'dan büyük övgüyle söz ediyor. "Başkan şov değil işini yapıyor, vatandaşın gerçek ihtiyaçlarıyla uğraşıyor ve belediyeye şeffaflık getirdi" diye özetliyor duygularını.

Belediye'ye gittiğimde gözlüklü, kır saçlı, İngiliz soyluları gibi giyinmiş bir bey çıkıyor karşıma. Arslan, Ceylanpınar'daki çoğu nüfus gibi İbrahim Paşa'nın arazilerine kurulan devasa TİGEM Tarım Üretim Çiftliği'nde çalışmak üzere dışarıdan gelen bir ailenin çocuğu. Birçoğu gibi ortaokulu okumak için Ankara'ya gönderilmiş ve Tapu Kadastro Lisesi'ne geçtiğinde o günlerde adını henüz duyurmayan ilginç bir sınıf arkadaşı olmuş: Abdullah Öcalan.

Bunu duyunca tabii bütün gazetecilik reflekslerim birden ileri alarm seviyesine fırlayıverdi. Heyecanımı tebessümle karşılayan Ars-lan sakin sakin anlatmaya başladı:

"66 ile 68 yılları arasında aynı sınıfta okuduk, aynı yatakhanede yattık. Zekiydi çok. Sınıfın ilk üçü arasında yer alırdı hep. Dini yanı ağır basardı." "Nasıl yani?" diye sorunca, Arslan sözlerine şöyle devam etti: "Evet, çok dindardı. Oruç tutar, namazı en ön safta kılardı. Beraber kılardık. Ne yaparsa hep en iyisini yapardı. Namazı da öyleydi. Necip Fazıl'ın (Kısakürek) konferanslarına katılıyordu. Dine ilgisi ve yazdığı kompozisyonlar edebiyat hocamız Faruk Çağlayan'ın dikkatini çekti. Binbaşı olan hocamız aynı zamanda Harp Okulu'nda ders veriyordu. Öcalan'a okuması için bir sürü yazarın düşünürün kitabını vermişti. Derken Öcalan lise ikiden sonra namaz kılmayı bıraktı, dinle alakasını kesti." "Ateist mi olmuştu?" "Hayır, öyle bir ifadede bulunmadı hiç. Ancak felsefeye dalmıştı. Yeni bir arayışa girmişti. Bana ailesinin kendinden farklı beklentileri olduğunu, memur olmasını istediklerini ama böyle bir kadere razı olamayacağını anlatmıştı o zamanlar. Farklı beklentileri vardı ama ne olduklarını o günlerde bizimle paylaşmamıştı."

Öcalan'a nasıl hitap ediyordu? "Abdullah diyorduk kendisine. Hem neşeli hem ciddiydi. Kızlara baktığımız zaman fırçalardı bizi. Çapkın hiç değildi."

O lise yıllarından sonra Arslan ile Öcalan'ın yolları uzun süre kesişmemiş. Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 12 yıl Tapu Kadastro'da memurluk yapan Arslan,1984 yılında avukatlığa başlamış. 1990'da HEP kurulduğunda aktif siyasete katılmış ve 1999 İmralı duruşmaları esnasında ilk kez eski sınıf arkadaşıyla tekrar bir araya gelmiş. Daha çok konuşacak şey var ama Arslan'ı daha fazla sıkıştırmamaya karar veriyorum. Çünkü Allah saklasın ya adamcağızı Öcalan'a ilişkin anlattıkları üzerinden "terör elebaşını övme" bahanesiyle içeri tıkarlarsa? Oysa kaymakamın da ifade ettiği gibi Arslan iyi hizmet veriyor, Ceylanpınar'ın ona ihtiyacı var.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar