Ermenistan 'istikrar' dedi
DÜN Doğu komşumuz Ermenistan'da cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı. Biz bu satırları yazarken kazanan henüz açıklanmamıştı ancak sonuç aylar öncesinden belliydi: 2008 yılında tartışmalı şekilde başkanlık koltuğuna oturan eski Savunma Bakanı ve Karabağ gazisi Serj Sarkisyan'ın, ikinci tura kalmadan oyların yüzde 50'sinden fazlasını alarak ikinci ve son kez başkan seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
2008 seçimlerinde sandığa geniş çapta hile karışmasıyla birlikte anamuhalefet lideri ve eski Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan'ı destekleyen halk sokağa dökülmüştü. Polisin müdahalesi sonuncunda en az 10 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi gözaltına alınmıştı. O sırada Ermenistan'da yaşıyordum. Çok korkunç günlerdi. Nüfusu 3 milyon olan bir ülkede 10 sivilin ölmesi büyük olaydı. Ancak tüm yaşanan travmaya rağmen bugünlere gelindiğinde halkın "Serj" diye hitap ettiği Sarkisyan'ın koltuğunu halen muhafaza edeceği belliydi. Nedeni, diğer eski Sovyet cumhuriyetlerinin çoğunda olduğu gibi Ermenistan'ın diktatörlük rejimi olması değil. Paradoksal şekilde 2008 yılı seçimlerinde görüldüğü gibi rekabet çok sert. Ve evet her türlü antidemokratik yollara başvurulabiliyor. Bu seferde Sarkisyan'ın çok gerilerinde seyreden rakiplerinden biri Paruyr Hayrikyan 7 Şubat'ta kimliği tespit edilemeyen kişilerce silahlı saldırıya uğradı. Ama bunun dışında seçimler genelde olaysız geçti.
Evet, ağar aksak da olsa Ermenistan'da kısmi demokrasi var. Ve evet, diğer eski Sovyet coğrafyasında olduğu gibi yolsuzluk ve işsizlik diz boyu.
Serj'in bu denli rahat kazanmasının esas sebebi, ciddi bir muhalefetin olmaması. Tıpkı Başbakan Erdoğan gibi Serj'in de elle tutulur rakibi yok: Ter-Petrosyan katılmadı. Adı birçok şaibeye bulaşan multi milyarder işadamı GagikZarukyan'ın partisinden milletvekili seçilen eski Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan da adaylığını koyamadan aleyhinde birtakım düzmece iddialar sonucunda dokunulmazlığı kaldırıldı. Oskanyan'ın arkasındaki esas gücün, Sarkisyan'ın selefi Rober Koçaryan olduğu fısıldanıyor. Ermenistan'da saflaşma ideoloji değil, kuvvet, para ve çıkar etrafında dönüyor. Sarkisyan gibi Karabağlı olan Koçaryan'ın etrafında çok zengin işadamları var. Anlaşılan Sarkisyan'la kavgayı göze alamamışlar.
Rusya ve Batı arasında çok iyi denge kurmayı başaran Serj, müthiş bir demokrat değil ama Ermeniler açısından istikrarı temsil ediyor. Ermenistan'da 5 bin kadar asker bulunduran Rusya, ülkenin Azerbaycan karşısında garantörü konumunda. Azerbaycan her ne kadar silah alımına milyarlarca dolar harcasa da Ermenistan, Rusya'nın desteğinden dolayı rahat. Rusya ile Gürcistan arasındaki buzların erimeye başlaması, çifte ambargo altında olan Ermenistan'ı da rahatlatacağa benziyor.
Türkiye'yle 2010 yılında imzalanan "barış" protokollerinin Azerbaycan'ın baskısıyla rafa kaldırılması Sarkisyan'ı olumsuz etkilemedi.
1915 soykırımının 100'üncü yılına yaklaşılırken Ermenistan'dan protokolleri yeniden canlandırmak gibi bir gayret beklenmemelidir. Soykırımın tanınması protokollerde şart olarak yer almamasına karşın Sarkisyan verdiği son demeçlerde Türkiye'nin soykırımı tanıması gerektiğini sürekli vurgular oldu. Ama satır aralarına bakıldığında Sarkisyan'ın kapıyı tümüyle kapatmadığı net şekilde görünüyor. Çünkü Sarkisyan son derece pragmatik ve nihayetinde ciddi bir lider. Zürih protokolleri müzakere edilirken bu vasıfları Türkiye tarafından da teslim ediliyordu.
Ne var ki sürece Erivan'dan bakıldığında top tümüyle Türkiye'nin sahasında. Protokollerin koşullarında yer almamasına karşın Ankara sınırlarının açılması ve diplomatik ilişki kurması karşılığında Ermenistan'ın Karabağ'dan çekilmesini istiyor. Bu katiyen gerçekçi değil. Tam tersi, Ermenistan Türkiye'yle ilişkileri normalleştiği nispette kendisinde o güveni bulabilir. Karabağ sorunu adil ve kalıcı bir çözüme kavuşur. Ama Ankara bunu anlamamakta ısrar ediyor. Bakü petrolleri tükenmedikçe de anlayacağı yok sanki.
- Eyalet sistemi ve Osman Baydemir'in çilesi11 yıl önce
- Roboski ve geciken adalet11 yıl önce
- Esenboğa Havalimanı'nda neler oluyor?11 yıl önce
- 1992-2013: Nevruz'dan Newroz'a uzanan yol11 yıl önce
- Başkanlık sistemi gelmeden barış olur mu?11 yıl önce
- Erbil'den bakınca İmralı11 yıl önce
- Diplomasinin sessiz kahramanları11 yıl önce
- Milliyet Gazetesi ve basının görevi11 yıl önce
- İmralı sızıntısı: Komplo mu, katıksız gerzeklik mi?11 yıl önce
- Osman Baydemir: İzmirli efeleri halayla karşılayacağız11 yıl önce