Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

DÜN Kutlu Esendemir'in İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'yla gazetemizde yayınlanan röportajı, barışa hizmet açısından medyamızda İmralı süreciyle ilgili uçuşan "özel" bilgiler kadar kıymetliydi.

Karadeniz'de BDP milletvekillerine yönelik linç girişimleri toplumdaki derin yarıkları gözümüze sokmuştu. "Beyaz Türkler" ve "ulusalcıların" başkenti imajına sahip İzmir, Kutlu'nun ifadesiyle "milliyetçilik" denince akla gelen ilk bölgelerden biri. CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in Kürtlerle ilgili berbat çıkışı bu algıyı daha da perçinledi. Aziz Kocaoğlu şehrine yapıştırılan milliyetçi etiketini ise net şekilde reddediyor. Bunun kanıtı olarak da Kutlu'ya geçtiğimiz aralık ayında İzmir'de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Osman Baydemir ile birlikte Kürtçe sahnelen Hamlet oyununu izlediklerini hatırlatmış. Baydemir'in de kendisini Diyarbakır'a davet ettiğini belirten Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürmüş: "Biz de Ege kültürünü, folklorunu, türkülerini yansıtan bir organizasyonla oraya gideceğiz. Efelerle Diyarbakır'da zeybek oynayacağız."

Bu satırları okur okumaz hemen Baydemir'i aradım.

İlk sözleri, "Biz de İzmirli efeleri halayla karşılayacağız, en kısa zamanda bekliyoruz" oldu. Baydemir öteden beri iki toplum arasında gittikçe derinleşen uçurum üzerinde kafa yoran ender Kürt siyasetçilerden biri. Bunun en çarpıcı örnekleri arasında, Baydemir'in başkanlığının ikinci döneminde Trabzon'un Çayırbağı Beldesi'ne hediye ettiği itfaiye aracını sayabiliriz. Beldede herhangi bir yangın söndürme aracı olmadığını öğrendikten sonra Baydemir jet hızıyla bir itfaiye arabası tahsis etmişti. Ardından başına gelmeyen kalmamıştı. Diyarbakır Belediyesi'nin adını taşıyan 21 plakalı itfaiye arabası defalarca polisler tarafından durdurulmuş, aracın bomba taşıdığına dair ihbarlar yapılmıştı.

Yetmiyormuş gibi aracı Baydemir'den rica eden Belediye Başkanı Hilmi Köroğlu, jandarma istihbarat tarafından sorgulanmıştı. Köroğlu, "Sırf o aracı Diyarbakır'dan aldık diye sorgulanıyoruz. O araç geldikten sonra 4 yangına anında müdahale ettik, vatandaşlarımızı yanmaktan kurtardık" diye isyan etmişti. 2010 yılında yaşanan trajikomik olaylar zinciri medyada da geniş yankı bulmuştu. Ne var ki üzerinde halen "Diyarbakır" yazılı itfaiye arabası Çayır-bağı'nda can kurtarmaya devam ediyor.

'BİRBİRİMİZE DOKUNALIM'

"Son 30 yılın en büyük travmalarından biri Türkiye'nin Batı yakası ile Doğu yakası arasında doğan sevinç ve tasalanmadaki farklılaşma" diyen Baydemir, bu önyargıların yıkılmasında belediyelere büyük görev düştüğüne inanıyor. Bu yönde "kardeş belediye" projelerinin önemine işaret eden Baydemir, Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nin Şişli Belediyesi'yle kardeş olduğunu ve bu tür girişimleri de sürdürmeye niyetli olduğunu ekliyor. İzmir'de Kocaoğlu'nun tahsis ettiği salonda Hamlet'i izlemeye gelen Güneydoğu'dan göçen Kürtlerin belki de ilk kez sosyal bir ortamda "beyaz" kentlilerle bir araya geldiğini belirten Baydemir'e göre "birbirimize daha fazla dokunmalıyız".

Sinop'taki yaşananlarda yıllarca medyada Güneydoğu'ya ilişkin yapılan savaş odaklı haberlerin payının olduğunu vurgulayan Baydemir, siyasilerin de Kürtlere ve özellikle BDP'ye yönelik "Zerdüşt", "ölü sevici" gibi aşağılayan ifadelerle ateşe odun taşıdıklarını ekliyor. Son süreçte bu dilin rafa kaldırıldığını memnuniyetle not eden Baydemir, İmralı'da yapılan son görüşmelere ilişkin yorum yapmamayı tercih ediyor. "Trabzon Belediye Başkanı'nı da, horon ekibini de bekliyoruz, onları da halayla karşılarız" diyerek sözlerini noktalıyor.

Öteden beri Güneydoğu'ya "Emlak portföyümüzde dursun işte" gözüyle bakan, ama asla oralara gitmeye, keşfetmeye yanaşmayan milyonlarca Batılının, kendi ülkelerinin bu kadar güzel, tarihi ve kültürel zenginliklerle dolu yerlerine bu denli yabancı kalmalarını asla anlayamamışımdır. Paris'i avucunun içi gibi bilen ama henüz Doğu'nun Paris'i Van'a ayak basmamış birçok insanımız var. Evet, uzun yıllar çatışma ortamı sakıncalar yarattı, ama son 10 yıldır Güneydoğu gayet güvenli bir yer haline geldi. Baydemir'in dediği gibi birbirimize dokunalım, tanıyalım, sevelim. Ve barışalım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar