Gelenekten süzülüp gelen değer KARAHÖYÜK EKMEĞİ
HERKESE merhabalar... Ekmek desem ne dersiniz? Hani insanlık tarihinde tarıma geçişle beraber, buğdayı yetiştirip şimdi bildiğimiz undan çok daha farklı bir şekilde öğüttüğümüz ve ateşle birleştirdiğimiz. Hani soframıza baştacı yaptığımız, hani nimet, kutsal dediğimiz, yere düştüğünde alıp öptüğümüz gıda.
Bu duygularla hareket edince, ekmeğin peşine düşmek daha bir keyifli oluyor... Geçen hafta Tadında Hikayeler programı için Denizli’deydik. Yeni hikayelerin, tatların izinde gitmeden önce araştırmamı yaptım tabii. Ekmeğin hikayesini not alınca gideceğimiz adres belliydi zaten. Hevesle 600 yıllık ünlü ekmeğini çekmek için Karahöyük köyüne doğru hareket ettik. Karahöyük ekmeğine 600 yıllık demişler ama biraz düşünüp hesaplama yaptığınızda tarihinin çok daha eskilere dayandığını anlıyorsunuz. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferine giderken ordunun iaşesini ve ekmeğini buradan aldığını duymak ekmeğin özelliğine özellik kattı.
KEBAP YAĞINA BATIRILMIŞ EKMEK
Karahöyük, çok eski tarihlerden beri ulu ve büyük pazarıyla ünlü olan özel bir köy. Pamukkale Üniversitesi’nde Türkoloji Profesörü olan Turgut Tok hocamla kalıntıların arasında sohbet ettik. Zamanında 200 civarında ekmekçi 50 tane de Denizli Kebabı yapan dükkanın olduğu çok büyük bir pazar olduğunu anlattı. “Biz kapıda dedemin pazardan gelişini beklerdik. Eğer şanslıysak, dedemin parası varsa kebap yağına batırılmış Karahöyük-Garik ekmeği gelirdi eve. Ah bizim için ne büyük mutluluktu” diye gözlerinin içi gülerek anlattı Turgut Hoca. Her şeyin bol olduğu günümüzde o lezzetlerin kaybolması, insanın şükür edecek şeylerinin, mutlu olduğu şeylerin ne kadar değiştiğiyle ilgili muhabbet keyifle devam etti. Pazarda tuhafiyeden tutun, meyveciler, bakliyatçılar, kumaşçılar derken ne arasanız varmış. Çatılı olan ve hala ayakta olan yapı yağmurdan ıslanmaması gereken tezgahlara ayrılırmış. Kalıntıların arasında o günleri, o canlılığı hayal ettim. En kısa zamanda restore edilmesi ve kültürümüze kazandırılması dileklerimi gönderdim.
4 çeşit un ve nohut mayası
Karahöyük Ekmeği 4 çeşit unun karışımından ve doğal nohut mayasından yapılıyor. Hem sağlıklı hem de çok özel. Zamanında ekmek yapan 200 fırının yerini, Mahir Beyin işlettiği bir tanecik fırın almış. “Bu işi kim sürdürecek, ileriki nesillere kim aktaracak Mahir Bey” diye sordum. “2 oğlum var, onlara öğretiyorum ve bu işin unutulmasını istemiyorum” dedi. Bu güzel ekmeği yurt içinden ve yurt dışından gelen müşterileri alıp evlerine götürüyor. Mayası ve unları doğal olan bu ekmeğin raf ömrü de tabii ki çok uzun. Mahir Sağ İstanbul’a ekmek eğitimi vermek için gitmiş. Ne mutlu ki geleneği taşımak için gayret etmiş. Sürdürecek cesaret ve emek olmasa biz bu değerleri nasıl tanıyabiliriz. Ömrüne bereket olsun, bildiğine ve öğrendiğine sahip çıkanların, uygulayıp öğretenlerin...
MALZEMELER
- 500 gr tam buğday unu
- 200 gr nohut unu
- 200 gr mısır unu
- 100 gr ilaçsız has un
NOHUT MAYASI İÇİN
- 1 avuç nohut
- 300 ml sıcak su
- 200 gr tam buğday unu
YAPILIŞI
NOHUT mayası için kırık nohutları sıcak suya ıslatın. 3-4 saat bekletin. Karıştırıp üzerine biraz daha sıcak su ekleyin. 2-3 saat daha bekletin. Üzerine tam buğday unu ekleyip 1 saat daha mayalandırın. Diğer malzemelerle karıştırıp yumuşak bir hamur mayalayın. Yazın yarım saat, kışın 1, 1.5 saat mayalandırın. Bezeleyip şekil verin. Yarım saat bekletin ve üzerine süzme yoğurdu sulandırarak hazırladığınız haşılı sürün. Taş fırında pişirin. Bu kısmı gerçekçi olmadı ama ev fırınında yüksek ateşte pişirin.
- Yüz yıllık demirle nefis bir tatlı6 yıl önce
- Kalecik Karası'nın minik ellerdeki lezzeti6 yıl önce
- Lezzetli etin püf noktası6 yıl önce
- Gurme hamburgerin lezzetli köftesi6 yıl önce
- Gurme hamburgerin yumuşacık ekmeği6 yıl önce
- EVDE TOKAT KEBABI KEYFİ6 yıl önce
- Dillere destan şirdan6 yıl önce
- 700 çeşit makarnanın hikayesi6 yıl önce
- Van pastası6 yıl önce
- Kuzu etli arapsaçı6 yıl önce