Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Dün 142 yıllık Wimbledon'da adına, namına yakışır bir final yaşandı. Tenis adına olağanüstü bir ilk set izledik. Djokovic kendi karakterine uygun stratejisi ile kortun en uç açılarına yaptığı vuruşlarla Federer’in dengesini bozmaya çalıştı. Federer de kendi karakterine uygun tılsımlı vuruşlarla ona cevap verdi.

Bir ara Federer’in file önünde kedi fare oyunu oynadığına şahit olduk. Olağanüstü bir zeka ve ona karşı savaşan direnen bir Djokovic. İlk setin son 3 sayısında Djokovic’in garanti oyunu Federer’in riskli oyununu alt etmeyi başardı. Sporun güzelliği bu. O andan itibaren korttaki atmosfer Federer’in aleyhine gelişmeye başladı.

Nedeni çok basit... “Kazanma dürtüsü” Bu kazanma dürtüsü sağlıklı doğan her insanda mevcut. Açlık, cinsellik gibi bir yaşam dürtüsüdür kazanma dürtüsü. İlkel bir dürtü yani. Aç kalınca hayvanlaşan yaratıklar gibi bir hal alırsın kazanma dürtüsü dominand olunca. Bunca tenisçinin içinde kazanma dürtüsünü dengeli kullanan neredeyse tek adam Federer. Wimbledon finalinde bile kazanmak yerine değer yaratma derdindeydi sanki...

File önünde yaptığı vuruşlar kazanma dürtüsüyle yapılmış olamazdı. O incelik ve zarafet, ancak ve ancak değer yaratma aşkıyla birleşebilir. İşler tam da istediği gibi giderken ilk setin sonundaki tie-break oyunun son 3 sayısında kaybedince işler değişti. O şanssız kayıp ondaki kazanma dürtüsünü tekrar domine etti. İkinci setin 6/1 olması da bu yüzden. Sonra yine kendine geldi. Bu arada, Djokovic’in maç boyu onun vuruş çeşitliliğine verdiği cevaplar muhteşem bir mücadele örneğiydi. Ve maçın 5 sete gitmesinin en çok kendisine yarayacağını da adı gibi biliyordu.

Son sette 38 yıllık bedeninde gerileyen reflekslere, damarlarında gezinen kazanma dürtüsünün yarattığı kimyasal madde de eklenince maçı kaybetti Federer. Maç sonunda sorulan bir soruya verdiği cevapta bu maçın onun kafasındaki değerini anlatmaya yetiyordu. Tam cümlesini yazamam belki ama şöyle bir ifadeydi. Bu yaşta Wimbledon finali oynanabileceğimi insanlara göstermiş oldum.

Yaaa... Adamın derdine bak servet-i fünun... Djokovic de ödül töreninde elindeki şampiyonluk kupası ile Federer’e dönüp ilerleyen yaşlarda da bu arenada mücadele edebileceğimi ondan öğrendim demesi her şeye bedeldi. Evet, iki kez maçı kazanabilecek şansları yakalamasına rağmen şampiyon olamayan ancak insanlığa feyz verebilen, kazanmaktan daha değerli şeylerin varlığını bize hatırlatan Federer'e gönül dolusu teşekkürler.

Maç boyunca yüreğiyle, ruhuyla, aklıyla bir efsaneye karşı varını yoğunu koyarak hepimize mücadele gücünün kıymetini gösteren Djokovic'e ise yine gönül dolusu alkışlar...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar