Yıkıcı teknolojilerle savaş
KPMG’nin küresel ölçekte yaptığı bir araştırma dikkatimi çekti. Dünyanın en önemli 4 danışmanlık şirketinden biri olan KPMG, 11 kilit sektörde 25’i Türk olmak üzere 1280 CEO ile “2018 Küresel CEO Araştırması” yapmış. Dünya genelinde ve Türkiye özelinde detaylara bakınca oldukça şaşırtıcı sonuçlar görülüyor. CEO’lara “2018 yılı için önceliğiniz nedir?” diye sorulduğunda Türklerin verdiği ilk 3 cevap, inovasyon, siber güvenlik ve istihdam olarak sıralanıyor. Küresel ölçekte bu soruya verilen cevaplar ise istihdam, dijital altyapı ve siber güvenlik. Türk şirketlerini yönetenler kendi sektörlerini de etkileyen muhtemelen oyunun kurallarının yeniden belirlenmesine neden olan “teknolojik gelişmeleri” yakından takip ediyorlar. Bu sebeple de öncelikler sıralamasında “inovasyon” cevabını ilk sıraya çıkaran Türk CEO’lar, yatırımlarını robotik süreç otomasyonu, veri analitiği araçları ve blockchain teknolojisi üzerine yoğunlaştırmış. Bu farkındalık KPMG’nin araştırmasında CEO’larda dünya genelinde de olmakla birlikte, Türk yöneticilerde şaşırtıcı bir şekilde ilk sırada çıkmış.
İNOVASYON İÇİN KAYNAK VAR MI?
Türk CEO’lar işin farkında: “Yıkıcı teknolojiler ortalığı kasıp kavuruyor. Yeni teknolojilere adapte edilmezse zor durumda kalınacak.” Bu güzel bir gelişme. Şimdi geçelim asıl meseleye: “İnovasyon yapmak için reel sektörün kaynağa, krediye erişimi var mı?”
2017 yılı Türkiye ekonomisi için oldukça iyi geçti. 2016’da başımıza gelen onca felaketten sonra geçen sene başında hiç kimsenin hayal edemeyeceği bir büyüme oranı, ihracat ve istihdam artışıyla seneyi bitirdik. Daha açıklanmadı ama 2017 yıl sonu büyüme oranı yüzde 7’ler seviyesinde olacak ki bu oran OECD ülkeleri arasında en iyi büyüme rakamı. Diğer taraftan yılın başında yüzde 13 seviyesine kadar yükselen işsizlik, Ekim 2016-Ekim 2017 arasında yaratılan 1 milyon 150 bin kişilik tarım dışı istihdam sayesinde yüzde 10.3’lere kadar çekildi. Öte yandan TİM’in verilerine göre 2017 yılında ihracatta yıllık 157 milyar dolarlık rakama ulaşılmış ki bu seviye tüm zamanların rekoru olarak kayda geçmiş durumda.
PEKİ O ZAMAN SORUN NE?
Türkiye’de bankacılık sektörünün Kasım 2017 itibarıyla toplam verdiği kredi stoku 2 trilyon 240 milyar TL. Ticari kredilerin toplam içinde aldığı pay 1 trilyon 1715 milyar TL ve bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26 artmış. Tahmin edersiniz ki KGF etkisi bu artışta büyük rol oynamış durumda. Reel sektörün her türlü ihtiyacı için krediye ulaşımının 2017’de bu denli artmış olması iyi haber. Bu artış 2017’deki yüzde 7 büyümeye de büyük katkı yaptı.
TİCARİ KREDİLERİ HANGİ SEKTÖRLER KULLANMIŞ?
Geçen sene ilk 11 ay içinde ticari krediler kalemi altında 2016’nın aynı dönemine göre en fazla artış yüzde 36 ile inşaat sektöründe olmuş. İnovasyon ve yeni teknolojilerin devreye girmesini beklediğimiz imalat sanayiinde kredi artışı ise toplam kredilerin artışının da altında yüzde 24 olmuş. KOBİ’lerdeki artış ise yüzde 22’lerde kalmış.
2018 yılında yıkıcı teknolojilerin bütün sektörleri sarsacağı aşikâr, üstelik de Türk CEO’larının bu gerçeğin çok net farkında olduğu bir noktada finansmanın dağılımı istediğimiz gibi gitmiyor. Para hâlâ rantın bol olduğu, tüketici odaklı sektörlerin kullanımına gidiyor. TÜİK’in rakamlarına göre yaptığımız 157 milyar dolarlık ihracat içinde yüksek katma değerli ürün oranı yüzde 3’ün altında, Ar-Ge’ye yaptığımız toplam yatırım ise son yıllarda bir miktar artmış olsa da hâlâ GSYH’nin yüzde 1’i seviyesinde.
2018 için yol haritamızın, CEO’larımızın verdiği cevaplar gibi mutlaka “Yıkıcı teknolojilerle savaş” yönünde olması gerek.
- Ukrayna konusu ve netleşen saflar2 yıl önce
- En kötüsü 2021'de kaldı mı?2 yıl önce
- Avrupa'da gaz fiyatları kelimenin tam anlamıyla koptu2 yıl önce
- Avrupa enflasyon ile tanışıyor ama farkında değil3 yıl önce
- Kripto paralar yeniden revaçta3 yıl önce
- NATO üyeliği ve göçmen konusu3 yıl önce
- G7 ve NATO zirvelerinde Çin rüzgarı esti3 yıl önce
- Kripto paralarda ne oluyor?3 yıl önce
- Biden & Powell ikilisi ve ABD'nin Kalkınma Planı3 yıl önce
- Pamuk eller cebe...3 yıl önce