Paratopu
BRAD Pitt'in "Moneyball - Kazanma Sanatı" filmini hatırlayanlar bilir, konusu; Tombik-gözlüklü-Commodore 64'çü bir arkadaşın (Jonah Hill) bilime, denklemlere ve rakamlara dayanarak Oakland A Beyzbol Kulübü Genel Müdürü'nü (Brad Pitt) ikna etmesi, daha sonra da rakiplerini ezerek tüm spor klişelerini alt üst etmesidir. 6 dalda Oskar adayı olan "Kazanma Sanatı", aslında "Paratopu: Adil Olmayan Oyunun Kazanma Sanatı" kitabından esinlenilmiştir. Kitabın çıkış tarihi 2003'dür, filmin ise 2011.
İşte daha ortada kitap falan yokken, ve oyunumuz hala "Adil" değilken Ersun Yanal Gençlerbirliği'nin kitabını yazmış, takımını UEFA'da 4. tura çıkarmıştı. Ankaragücü-Manisa-Eskişehir de cabası. Aslında bunların hiç biri yokken Ersun Yanal 90'ların sonlarında benim hala oğlu Korean Fersoy ile yaptığı röportajda Teknolojik Futbol sinyallerini vermişti. Ama kuzenim alamamıştı. Ersun Yanal, belki FM'05, CM 2003, Football Manager 92, Kick Off Extended Play, Emily Hughes Soccer oynarken aklının bir köşesinde hep o ampul yanıyordu.
Bilimsel Futbol.
İşte bu sene 106. kez vizyona giren Fenerbahçe filminde Jonah Yanal ve Aziz Pitt, Arsenal Episode'u ile karşımızda. Esas soru, bu bilimsel futbol Fenerbahçe'de tutar mı?
Öncelikle şunu söyleyelim, "Fenerbahçe nereye koşuyor?"un bilimsel bir çözümü olsaydı, Abdullah Kiğılı "Online Fenerbahçe" projesini hayata geçirirdi. Bütün kart sahiplerine şifre verirdi, transferden oyuncu değişimine kadar herkes başkanlığını Fenerbook'ta gösterirdi. Buradaki en büyük sıkıntı, eğer RedHack Galatasaraylı ise Fenerbahçe'nin tek forveti her maç Serdar Kesimal olurdu ve Maldonado geri gelirdi. Her maçtan önce muhakkak bir "kafa ayarı" yapmanız gerekirdi vs.
Ersun Yanal'ın bilimsel çözümlerine hiç bir diyeceğim yok, (FİFA'nın topa sensör koymasından 20 yıl önce futbolcuya sensör takan adamın önünde saygı ile eğilirim) fakat daha önceki kulüplerde gördüğü esnekliğinin Fenerbahçe'de elinden alındığını sanırım farkında. Ve bu geniş bilimsel vaktin çok olmadığını o da anladı. O yüzden Kocaman'ın mirası ile kendi sistemi arasında sıkışmış durumda.
Ersun Hoca'nın ofansif veya kafasındaki futbolunu bence çok ararsınız, zira Jonah "Fenerbahçe'deki Kazanma Sanatı" zorunluğunu gördü. O yüzden basın toplantısı, oyuncu değişiklikleri ve maç içerisindeki psikolojisi bence biraz dağıldığını gösteriyor. Ersun Hoca'ya şunu yazarak vermek lazım; "Burası Fenerbahçe. Burada sanat manat yok. Sadece kazanma var."
Taraftarlara son sözümüz; Rahat olun. İsterse Mourinho, ister Klopp, ister Hüloop gelsin, Fenerbahçe sezon başında oynadığı 4 maçın 2'sini kaybeder, 1'i berabere biter, diğeri tehir olur. Fenerbahçe, Ağustos-Eylül aylarında Kıyamet Günü olacağını bilse maçlara asılmaz. Fenerbahçe'nin ayları Mart-Nisan'dır. Fenerbahçe oraya kadar tonla puan kaybettiği için de Mayıs ayının başında gergindir, gerginlikten davul gibi şişer ve genelde final karşılaşmalarını bu yüzden kaybeder. Şu an ne Ersun Yanal kötü, ne Kadlec kötü, ne de Salih kötü. Ya da şöyle söyleyelim.
Bunların konuşma zamanı en azından bu ay değil.
Ama hemen şunu eklemem gerekir.
Zira burası çok önemli.
Ersun Yenal değil, babacım.
Yanal.
Kocaman Yanal yazıyor orada.
Ve sen hala ‘Yenal’ diyorsun.
Tamam, adam hem yenemiyor hem de alamıyor ama olsun.
Ersun Yanal.
Kocaman Ersun Yanal.