Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz haftayı Dünya Spor Yazarları Birliği AIPS’in 76. Kongresi nedeniyle Rusya’nın Sochi kentinde geçirdik. 103 ülkeden yaklaşık 350 önemli spor yazarının katıldığı bu kongrede, bir yandan mesleksel sorunları tartıştık, diğer yandan da 2020 olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapma adaylığını sürdüren İstanbul’un projelerini uluslararası gazetecilere anlatma fırsatı bulduk.

        Dünya Spor Yazarları Kongresi sırasında İstanbul’un rakibi Tokyo ile birlikte kendini tanıtma fırsatı bulması gerçekten çok önemliydi. İstanbul 2020 Adaylık Komitesi CEO’su sevgili dostum Ali Kiremitçioğlu ve değerli meslektaşım Murat Ağca ile birlikte kongre delegelerine yaptığımız sunumun adaylığımız için son derece olumlu olduğunu söylemek sanırım hiç yanlış olmaz. Özellikle medya operasyonları konusunda yaptığımız son derece geniş ve kapsamlı sunum kongreye katılanlar tarafından büyük bir ilgi ve beğeni ile karşılandı.

        Parçası olmaktan büyük onur duyduğum İstanbul 2020 adaylık projesinin, bizler gibi orada bir sunum gerçekleştiren Tokyo’ya oranla daha fazla beğenilmesi, mesajlarımızın açık ve net olması giderek güçlenen adaylığımızın en önemli göstergesiydi. En ince detayına kadar düşünülmüş ve son derece profesyonelce hazırlanmış bu tür bilgilendirmenin İstanbul’un gücünü ve şansını daha da artıracağını görmek doğrusu bizleri hayli umutlandırdı.

        Şimdi 7 Eylül’de son kararı IOC üyeleri verecek. Gazetecilere yapılan bu sunumların onların üzerinde ne etkisi olabilir diye sorabilirsiniz? Ancak İstanbul’un güçlü adaylık projesinin ve olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapma arzusunun ifade edildiği ve dünyanın çeşitli ülkelerinin etki yayın organlarında çıkan yazı ve haberlerin etkisini nasıl göz ardı edebilirsiniz? Sochi’de yaptığımız sunumun ardından dünyanın çeşitli ülkelerinde İstanbul’un bu kez geçmişe oranla oyunlara çok daha yakın ve hazır olduğunun vurgulanması bunun en açık kanıtı değil mi? Şurası bir gerçek ki, İstanbul bu kez geçmiş adaylık dönemlerine oranla çok daha iyi ve kapsamlı bir adaylık dönemi yaşıyor.

        Biz Sochi’de meslektaşlarımıza, onlara olimpiyat döneminde ne gibi hizmetler sunacağımızı, onların hangi koşullarda görevlerini gerçekleştireceğini anlatırken, adaylık komitesinin diğer üyeleri de dünyanın çeşitli ülkelerinde geniş kapsamlı lobi ve tanıtım çalışmasını sürdürüyordu. Kısacası İstanbul bu kez 4 bir koldan, hem de dünyaca ünlü profesyonellerle çalışarak sonuca ulaşmak çabasında. Bu arzusunu da tıpkı Sochi’de olduğu gibi her platformda göstererek, hedefine ulaşmayı planlıyor. Açıkçası gösterilen çaba ve sergilenen efor güzel İstanbul’umuza yakışıyor. Bu yolda emek veren ve İstanbul’u adım adım mutlu sona yaklaştıran herkese teşekkür etmek gerek.

        Sochi’de Zeynep Tugay yönetimindeki İstanbul 2020 tanıtım ekibinin gayretleri de gerçekten alkışa değerdi. Çalışmalarımızın karşılığını aldığımız tebriklerle taçlandırmak ve hemen hepsinin ağzından ‘İstanbul bu kez favori’ diye duymak her şeye değerdi. Türk spor yazarlığını sevgili dostlarım Murat Ağca ve Yılmaz Coşkun ile birlikte temsil ettiğimiz kongrede yeniden 4 yıllık süre için AIPS birinci başkan yardımcılığına getirilmem de benim için ayrı bir gurur oldu. Bana bu konuda destek veren TSYD Başkanı Naci Arkan ve yönetimine teşekkür ederken, bana gösterilen güvene layık olmak için var gücümle çalışacağımı ve ülkemi en iyi şekilde temsil edeceğimi söylemek isterim.

        Nur içinde yat Serkan

        Acı haber Sochi’de ulaştı bizlere. Tam İstanbul’un tanıtımını yapmış, yeniden seçilmenin gururunu yaşarken, dünyanın en güzel adamlarından biri olan Serkan Acar’ı kaybettiğimizi öğrendik. Yıkıldık. Kimseyi kırmayan, herkesin yardımına koşan, o melek gibi Serkan veda etmişti bizlere. Futbolculuk yıllarından başlayan o saygın kişiliği, Fenerbahçe kulübünde yaptığı yöneticilik döneminde nasıl da örnek olmuştu herkese. Hayır diye bir kelime yoktu Serkan’ın kitabında.

        En olmayacak sorunu bir anda çözer, hiçbir şey olmamış gibi o sevecen gülüşüyle yeni sorunları çözmek için kolları sıvardı. Gerçek bir sportmen, gerçek bir centilmendi. Yıllarca Fenerbahçe’nin başarısı için ter dökmüş ama rakiplerini de asla kırmamıştı. Fanatizmin öne çıktığı futbol dünyamızın ender sembollerinden biri olarak kalmayı başarmıştı. Acelen neydi be sevgili dostum. Daha yapacak çok işimiz, paylaşacak çok şeyimiz vardı. Kader işte... İyiler hep erken çekip gidiyor aramızdan. Nur içinde yat sevgili kardeşim. Seni çok özleyeceğiz. Allah sabırlar versin sevgili Zeynep, Erkan ve Volkan. Başın sağ olsun Fenerbahçe camiası ve Türk futbolu

        Teslimiyet

        Sporda neyin olacağını son dakikaya dek kestirmek güçtür. Tam bu iş bitti dersiniz, karşınızda yeni bir senaryo beliriverir. Ama bu kez durum biraz farklı gibi gözüküyor. Ligin bitimine 4 hafta kala ezeli rakibi Fenerbahçe’ye 7 puan farklık bir üstünlük sağlayan Galatasaray’ın bu işi bitirdiğini söylemek pek kehanet olmaz. Bu görüşümüzü güçlendiren bir başka nokta da Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın Gençlerbirliği yenilgisinden sonraki ruh hali.

        Galatasaray’ın üstünlüğünü kabullenmiş ama bunu başka taraflara sürüklemeye çalışan Kocaman kanımca çoktan havluyu atmış durumda. Böyle bir hava içindeki liderin de ekibini lig yarışına tekrar motive etmesi güç gibi geliyor bana. Kocaman ve Fenerbahçe, bence bundan sonra aynı hataları Avrupa’da ve kupada yapmamaya odaklanmalıdırlar. Hedef saptırmaya çalışmak, başarısızlıkların üstünü başka şeylerle örtmeye çalışmak büyüklükleri ile övünenlere pek yakışmıyor.

        Diğer Yazılar