Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir basketbol sezonunu daha noktaladık. Büyük bütçeli, kadrosu yıldızlarla dolu takımların beklediklerini bulamadıkları sezonun en başarılı ekibi hiç kuşkusuz 23 yıl sonra şampiyonlukla kucaklaşan Galatasaray... Son derece başarılı bir sezon geçiren ve kendisinden daha güçlü kadroları alt etmeyi başaran Galatasaray, doğru yönetim, iyi teknik adam seçimi ve takımı için mücadele eden oyunculardan kurulu ekibin neler yapabileceğini herkese kanıtlamıştır.

        Galatasaray'ı bu sezon herkesin önüne taşıyan faktörlerin başında elbette Ergin Ataman gelmektedir. Geçtiğimiz yıl Beşiktaş'ta tüm kupalara ambargo koyan Ataman, bu sezon da Galatasaray'ı yıllar sonra zafere taşıyarak teknik adamlık kariyerinde adeta zirve yapmıştır. Basketbol bilgisinin yanına tecrübe faktörünü de etkileyen Ataman sezon içinde yaşadığı önemli krizleri son derece akıllı bir biçimde yöneterek, şampiyonluğun baş mimarı olma ödülünü çoktan hak etmiştir.

        İçinde fırtınalar kopmasına karşın olaylar karşısında sakin kalma özelliğini ön plana çıkarmayı başaran Ataman, özellikle Domercant'ın sakatlığı ve Hawkins'in beklenmedik sorumsuzluğu sonrasında takıma Arroyo ve Markoshvili'yi monte ederek, hem kimyayı bozmamış, hem de maratona kaldığı yerden devam etmeyi başarmıştır. Savunma prensiplerinden vazgeçmeyen oyun anlayışı, mücadeleyi sonuna dek sürdürme ısrarcılığı hiç kuşkusuz Galatasaray'ı şampiyonluğa taşıyan en önemli olgulardır. Ancak bu faktörlerin takıma yerleştirilmesi, tüm oyuncuların bunu benimseyerek, egolarını bir kenara iterek birbirleriyle yardımlaşması da kanımca gerçek bir teknik adamlık başarısıdır.

        Galatasaray yönetiminin kendisine verdiği desteği son derece iyi kullanan Ergin Ataman'ın tatlı sert

        yönetim anlayışı ve oyuncuların üzerinde sağladığı saygı da ülkemizde pek görmeye alışmadığımız bir başka artı değer olarak karşımıza çıkmıştır. Kendisini yakından tanımaktan büyük onur duyduğum ve basketbol bilgisine çok inandığım Ergin Ataman'ın, başarılarla dolu teknik adamlık kariyerine artık bir ulusal takım patronluğu kartvizitin eklenmesinin zamanının çoktan geldiğine inanıyorum. Duygularını ön plana çıkartarak oynayan ve onların dilinden iyi anlayan bir yerli teknik adamla neler yapabileceklerini pek çok zaman gördüğüm Türk basketbolcularını önümüzdeki zorlu süreçte en iyi yönetecek işi hiç kuşkusuz Ergin Ataman'dır. Elinizdeböylebir değer varken ve bu değer iki yılda

        yaptıkları ile kendisini taraflı tarafsız herkese kabul ettirmişken, yabancı bir tek adam peşinde koşmak, bulanık suda balık avlamaya kalkışmaktan başka bir şey değildir.

        Noktaladığımız sezona damgasını vuran Ergin Ataman'ın yanına monte edilecek Orhun Ene ile birlikte oluşturulacak teknik kadro uzun zamandır hasret kaldığımız Avrupa Şampiyonası başarılarını getirme yolunda en büyük çözüm olacaktır. Ayrıca bu hareketin daha önce küstürülen ve anlaşılmaz şekilde haksızlığa uğratılan başarılı teknik adamların gönüllerinin alınmasına ve basketbolumuza yeni bir barış döneminin getirilmesinedebüyük katkı yapacağına tüm kalbimle inanıyorum. Şunu unutmayalım elimizdeki değerleri bir kenara itip, çareyi uzaklarda aramak, bize çok fazla bir şey kazandırmaz. Ortada böyle bir başarı tablosu ve kendilerini kanıtlamış değerler varken başka yollara yönelmek inatçılığı basketbolumuza çok zaman kaybettirir. Dilerim karar merci basketbol dünyamızdaki bu isteği görür ve sezonun gerçek kahramanlarına fazlasıyla hak ettikleri bu önemli görevi verir.

        Perilerin yürüyüşü

        Söz basketboldan açılmışken yine basketbolla devam edelim. Bu satırlar yazılırken Kadın Milli Takımımız, Avrupa Şampiyonasının ilk turunu kayıpsız tamamlamış yoluna devam ediyordu. Uzun yıllar ulusal takımsız bırakılan kadın basketbolu, kurulduktan sonra neler yapabileceğini taraflı tarafsız herkese göstermiştir. Önce elde edilen Avrupa ikinciliği, ardından ilk kez katıldığımız Olimpiyat Oyunlarında sergilenen tablo ve şimdi de Avrupa Şampiyonasındaki kararlı yürüyüş. Bu da gerçekten uzun soluklu ve yoğun bir çabanın eseri. Kadın Basketbolundan Sorumlu Federasyon üyesi Jülid Sonat'ın bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile takımın teknik patronu Ceyhun Yıldızoğlu'nun inançlı çalışmalarının birleşmesi sonucu gerçekleşen bu resmi görmek son derece gurur verici. Ceyhun Yıldızoğlu, hiç kuşku yok ki, kadın basketbolundaki bu zirve yürüyüşünün en önemli aktörlerinden birisi. Mütevazi ama son derece büyük hedefleri olan oyuncularını akıl denizinde yüzdürüp, onları inançlı bir savaşçı haline getiren ve en önemlisi onlardan dev gibi bir takım yaratan Yıldızoğlu'nun yönetiminde bu takımın çok daha büyük başarılara imza atacağını söylemek inanın hayalcilik olmaz.

        Orman'ın zor sınavı

        Oldukça sıkıntılı bir süreçten geçen Beşiktaş'ta Fikret Orman kongrede yeniden göreve geldi. Hayırlı ve uğurlu olsun. Kongre öncesinde Orman'ın bir dönem daha görevi sürdürmesi ve başladığı projeleri tamamlaması gerektiğini söylemiştik. Nitekim Beşiktaş kongresi de bu doğrultuda karar verdi. Ancak hemen söyleyelim, sayın Orman'ın işi bu dönem biraz daha zor. Öncelikli olarak beklentilerin geçtiğimiz yıla oranla daha fazla oluşu bu zorluğun ana nedeni. Ayrıca önlerinde 1 yıl gibi bir süreçte bitirmek zorunda oldukları bir stat projesi var. Bu süre içinde çeşitli sıkıntılar yaşayacakları da ortada. Bu zorlu süreci aşmak için var güçleri ile çalışacaklarına inandığım Orman ve arkadaşlarını kutlayıp başarılar dilerken, özellikle transfer konusunda geçtiğimiz yıllardaki hatalardan ders almalarını tavsiye ederim. Başarıya doymuş, yaşlı ve sorunlu isimlerin peşinden koşacakları Beşiktaş'ın değerlerini taşıyabilecek, uzun süre kulübe hizmet edecek isimlere yönelmeleri yapacakları en olumlu iş olacaktır. Ayrıca futbol dışı şubeler de kesinlikle bir kenara atılmamalı. Yolun başında hatırlatayım dedim.

        Diğer Yazılar