Merkez Bankası'ndan güçlü enflasyon vurgusu
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) dün yaptığı toplantıda resmi faizlerini değiştirmedi. Koridora dokunmadı.
Piyasalar da bunu bekliyordu. Bir sürpriz çıkmadı.
Aslında uzun süredir PPK toplantılarında alınan faiz kararlarının piyasalar açısından önemi azalıyordu. iki toplantı arasında "istisnai" ya da "normal" gün uygulamalarının sıklaşması nedeniyle faiz sürekli değişince, PPK'nın faiz kararları daha az önemsenmeye başlandı.
Öte yandan enflasyon hedeflemesine dayalı para politikasının en önemli aracı olan PPK, faizlerin bu amaca yönelik olarak kullanılmasından vazgeçilmesi nedeniyle gücünü koruyamadı.
İşte dün bu ortamda alınan kararlar faizden daha çok enflasyonla ilişkin mücadeleye yaptığı vurgular nedeniyle dikkati çekti.
PİYASALARI ENFLASYONA HAZIRLAMAK
Kurul mart ayında yüksek çıkan enflasyonu enerji fiyatlarında yapılan artışlara bağlayarak, bunun geçici olduğunu ve kısa vadede enflasyonun öngörülenden daha yüksek çıkacağı konusunda herkesi ikaz etti.
Enerji fiyatlarındaki ayarlamaların birincil ve ikincil etkilerinin bu sonucu doğuracağı piyasalarca bilinen bir husustu. IMF bile son Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda 2012 yılı ortalama enflasyonunu 10.6, yıl sonunu ise 8.6 şeklinde tahmin etmişti.
Bu gelişmeler geçici olsa da enflasyonist bekleyişlerin yönünü yukarı çevirebilecek nitelikler taşıyordu.
İşte bundan çekinen Merkez Bankası, doğru bir yaklaşımla iki mesaj verdi.
Bir, istisnai gün sayısı artacak, bu da faizi yükseltecek.
İki, ek parasal sıkılaştırmayla piyasaya vereceği likiditeyi azaltacak.
Ayrıca dövizin fiyatı da kontrol altında tutulacak.
Umarım bu araçlarla enflasyon görünümünün bozulması önlenebilir. Yoksa işimiz çok zorlaşır.
Gönüllü emeklilik sistemi ve enflasyon
Hükümetin bireysel emekliliği canlandırmaya ilişkin alacağını açıkladığı önlemleri önemsiyorum.
Özellikle faiz ile tasarruf arasındaki ilişkinin koptuğu son yıllarda, bu tür mikro paketlerle tasarruf oranının daha da düşmesini önleyecek kararlara gereksinim vardı. Bu yapılıyor.
Yeni önerilen sistem Merkez Bankası'nın çalışanları için 90'lı yıllarda kurduğu emeklilik sistemine çok benziyor. Başarılı olan bu sistemin başına gelmeyenin kalmadığını bir kez daha anımsamak üzücü olsa bile yeni kurulacak BES'in geleceği açısından bize yol gösteriyor.
Halen milli gelirin yüzde 1.3'ü oranında olan bireysel emeklilik birikimlerinin önümüzdeki 10 yılda yüzde 30'lara ulaştırılabileceğine inanıyorum.
Kamunun yüzde 25 oranındaki katkı payını ise kamu tasarruflarının özel kesime aktarılması olarak yorumluyorum.
Bunun başarılabilmesi için kanımca 4 koşul var:
1-Yıllık enflasyon yüzde 5'lere indirilmeli. Bu sistemin olmazsa olmazını oluşturuyor.
2- Fonları idare edecek profesyonel ve komisyonları düşük varlık yönetim şirketleri desteklenmeli.
3- Birikimlerin, istisnalar dar tutularak, emekli olunması durumunda kullanımına olanak tanınmalı.
4- Nemaların gelir vergisinden düşülmesi olanağı yerine tüm nema ve anapara üzerindeki vergi uygulamaları kaldırılmalı.
Eğer enflasyonu azdırmazsak, bu sistem orta ve uzun dönemde hem emeklilikte daha rahat bir yaşam olanağı sağlayacak hem de ülkenin tasarruf kapasitesini artıracaktır.
- Kriz, Güney Kıbrıs'ın bankacılık sistemini sarsıyor12 yıl önce
- Avrupalılar sorunlarını G-8 zirvesinde tartıştılar12 yıl önce
- Reytingciler ile ilişkilerde yeni strateji gerek12 yıl önce
- Yine Yunanistan kâbusu12 yıl önce
- Avrupa'da çözüm arayışları12 yıl önce
- Yunan Baharı12 yıl önce
- İstanbul'u finans merkezine dönüştürmek12 yıl önce
- Sorumlu Almanya12 yıl önce
- Avrupa için yeni bir başlangıç12 yıl önce
- Enflasyon ve para politikası12 yıl önce