Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Karayollarında kanunlara aykırı yük taşınmasının ülkeye verdiği zararlara dikkat çektiğim yazımın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Geçen yıl temmuz ayında “yaza girdik” diyerek yollarımızın ömrünü kısaltan izinsiz ve usulsüz yapılan ağır taşımalara dikkat çekmiştim.

“Dijital çağda bu işlerin takibi de çok kolay. Her yerde kamera var ve kontrolü kolay. Özel yük taşıma izin belgesi olmayan araçlar çok kolay tespit edilebilir. Kanunlara aykırı olarak yük taşıtana da taşıyana da müeyyideler uygulanabilir. Kanunlar dâhilinde hesap sorulabilir. Yollarımızın bu şekilde, yasaların çiğnenerek kullanılmamasına umarım daha fazla göz yumulmaz. Yolgeçen hanı gibi kullanılmasından birileri rahatsız olur!” diyerek de yazımı noktalamıştım. Sonra neler oldu dersiniz?

Sesimiz bir yerlere ulaşmış olmalı ki yılbaşından itibaren taşıma izin belgelerinde usulsüzlük ve sahteciliğin önüne geçmek için Türkiye tarihinde ilk defa “yükü taşıtana” sorumluluk yüklenerek, izin başvurularında onların da beyan vermesi zorunlu hale getirildi. Olması gereken de buydu.

Böylece bu değişiklik sonrasında taşıyan şirketlerin yükü eksik beyan ederek usulsüz taşıma yapmalarının ve yollara zarar verilmesinin önüne geçildi. Bu değişiklik ile tarihi bir adım atılmış olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Karayollarında taşımacılık yapan araçların istiap hadlerini aşmamaları iki taraflı olarak müeyyidelerle kontrol altına alınması tartışılmaz öneme sahiptir. Ülkemizin milli serveti olan yollarımızın istiap hadlerinin üzerinde yükler taşıyan araçların yollara ağır basınç uygulayıp erkenden bozulmasının önüne geçildi. Ayrıca yüklerin kontrollü taşınması diğer yandan da taşımacılar arasındaki haksız rekabet önlenmiş oldu.

Ancak 2023 yılının ilk üç ayında başarıyla uygulanan bu sistem usulsüz taşımayı bir iş modeli haline getiren lobinin baskıları sonucunda maalesef, “Seçim sürecinin sonuna kadar bu uygulama askıya alındı” ifadesiyle yeni boyut kazandı. Bu konunun seçimle hiçbir ilgisi yok. Seçim sürecinde bazı kesimlerin tepkisini çekmemek amaçlanmış olabilir, ancak bu konuda geri adım atmak kanunsuzluğa yol vermek, düzeni alt üst etmek anlamına gelecektir.

Eksik tonaj bildirimi ile yapılan taşımacılık, taşıyan açısından haksız kazanç anlamına geliyorken, taşıtan açısından da nispeten ucuza taşıttığı için kârlı bir alışveriş gibi görünüyor. Fakat bozulan yolların tamir ve bakım bedelini toplum ödüyor. Milli servet heba ediliyor. Bozuk yollar sebebiyle kazalara davetiye çıkarılıyor. Yollar yapılırken kara taşıtlarının yollara uygulayacağı azami basınçlar dikkate alınarak inşa ediliyor. Mesela 20 ton taşıma kapasitesi olan bir araca istiap haddinin üzerinde 30 ton yüklerseniz, lastik başına yollara uygulayacağınız basınç yol imalat sınırlarının üzerine çıkar ve ömrünü kısaltır.

Ocak ayında başlayan yeni uygulama ile taşımacı 200 tonluk yükü 50 ton göstermek istediğinde yükün sahibi, taşıtan buna izin vermiyor, böyle bir riski almak istemiyordu. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu önemli kararı ile tam yollarımız kurtuldu derken geçtiğimiz nisan ayında kanunsuz taşıma lobisinin baskılarına boyun eğilmiş görünüyor.

Bir an önce doğru ve kontrollü uygulama tekrar devreye alınmalıdır. Yaz geliyor. Havalar sebebiyle yollar ısınacağı için ağır taşımalar yollara en fazla zararı yazın veriyor. Üç beş kişi haksız kazanç elde edecek diye milli servet heba edilmemeli!

Yük sahibi, ne taşıttığını, nasıl taşıttığını ve bu yükü taşıyanın da ehil olup, olmadığını kontrol ve takip etmek zorunda olmalıdır. Geçtiği yola, köprüye, tünele zarar veren araçlarla taşımaya izin vermek akıl kârı bir iş olabilir mi? Ulaştırma Bakanlığı, yeni uygulamasıyla önemli bir düzenlemeye imza atmışken, geri adım atmamalı ve bu önemli kazanımı devam ettirmelidir.

Yollar sadece yük taşıyan ve taşıtanların değil hepimizin!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar