Tabela meselesi
Tabela meselesi BURSA’da yaşayanlar bilirler. Artık klişeleşmiş bir espri vardır. Atatürk heykelinin hangi ayağı yere basıyor diye sorulur? Dikkat ölçmeye yönelik bir tartışma başlar ve genellikle Heykel önünde biter. Bakmak ile görmek arasındaki farktır bu... Son dönemde iş görüşmelerinde de aynı yöntem uygulanmaktadır. İş başvurusunda bulunan kişi bir odada bekletildikten sonra, o odada neler gördüğü sorulur mülakat sırasında.
Sosyal medyanın nerelere kadir olduğunu “Arap baharı” kanıtladı. Türkiye’de de sosyal medyanın gücü pek çok konuda tepki gösterilen kurum ve kuruluşlara geri adım attırmayı başardı. Son günlerde devlet kurumlarının isminin önündeki TC ibaresi konusunda gösterilen duyarlılık da son derece önemli. Ben isterim ki; TC ibaresi valilik binasında da, sağlık kurumlarında da, bankalarda da yerini alsın. Eskiden olmayanlara da eklensin hatta.
Çünkü ben TC vatandaşı olmaktan, Kurtuluş Savaşı gazisi ve şehidi atalarımdan hep gurur duydum. Cumhuriyet kadını olarak yaşamaktan başka bir hayat biçimi de düşünemem .... Bursa Valilik binası önündeki tabelada TC Bursa Valiliği yazmasından gurur duyarım.
Son günlerde sosyal medyada başlayıp , yerel ve ulusal basında devam eden “TC “ yazılı tabela söküldü, yerine sadece “Valilik” yazan tabela asıldı haberleriyle başlayan tepkiler karşısında ise sadece “daha önceleri nerelerdeydiniz” demek istiyorum. Tıpkı “Atatürk’ün atının hangi ayağı yere basıyor?” dikkat sorusunda olduğu gibi Valilik binasının üstünde ne yazıyor? Diye bakmış ve bakmakla kalmayıp görmüş olsaydık bu tepki anlam kazanmış olurdu belki.
2009 yılında bizzat yönettiğim çekimlerde Valilik binasının tabelası bugün tepki gösterilen tabelanın aynısıydı. Bursa tanıtım filmini açıp bakacak olursanız göreceksiniz. Kapının üzerinde sadece “Valilik” yazıyor. Valilik yetkilileri tartışmalara neden olan tabela değişikliğinin 2008 yılında gerçekleştirildiğini geçtiğimiz kış ise kar nedeniyle tabelanın bazı harflerinin yıprandığını ve bu nedenle tabelanın yenilendiğini ifade ediyor. Bunun üzerine yapılan basın toplantıları, insanların tepkileri keşke daha o yıllarda başlamış olsaydı. Geç kalmış tepki de tıpkı geç kalmış adalet gibi...
İnsanlarınızın Cumhuriyet değerleri üzerinde hassas bir yaklaşım sergilemelerini alkışlarım. Fakat bilmeden, anlamadan yapılan ve hata üzerinde ahkâm kesilen durumları anlamlandırmak zor. Yaşadığımız şeyin iki anlamı var. Öncelikle Cumhuriyet değerleri ile ilgili bugüne kadar susan insanımız tepki vermeye başlamıştır. İkincisi Cumhuriyet’i koruyup kollamak kulaktan kulağa oynamaya benzemez.
İlk mesaj ile son mesaj arasındaki fark ve bu farktan doğacak sonuç katlanılması zor sonuçlara neden olabilir. Üstelik 2008’den bu yana gösterilmeyen bu tepkinin şimdi veriliyor olması, tepki gösterilen kişi ve kurumlara karşı eleştirilerin ne kadar yersiz, ne kadar içi boş olduğu gibi bir savunma hakkı da sağlayacak ve bizim aydın, okumuş çocuklarımız bir kez daha yanıt vermekte güçlük çekiyor olacaklar.
Cumhuriyet varoluş nedenimizdir ve Cumhuriyet insanın gözünü dört açmasını gerektirir...
- Gemlik'teki ölüm...11 yıl önce
- KAN meselesi11 yıl önce
- İSG'nin ertelenmesi ödül mü, ceza mı?11 yıl önce
- Yerel seçimler için 'Gezi'11 yıl önce
- Yerel seçimler için 'Gezi'11 yıl önce
- Sevgili devlet baba11 yıl önce
- Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine11 yıl önce
- Ya içindesin çemberin ya da dışında yer alacaksın11 yıl önce
- Bizim hamamlar Avrupalı oldu11 yıl önce
- Bu gelen gençlerin ayak sesleri11 yıl önce