Âlemlere rahmet geldi...
Mevlit, aslında “doğumun gerçekleşmesi” demektir, fakat kâinat yaratıldığından bu yana bu âlemde öyle bir doğum gerçekleşmiştir ki “Mevlit”denildiğinde ilk olarak akla Resulullah Efendimiz’in (SAS) doğumu ve hicri takvimle 12 Rebîu’l-evvel günü gelir.
Dinimizin kaynağı Kuran-ı Kerim ve Resulullah’tır (SAS). Kuran-ı Mübin, Efendimiz’e (SAS) indirilmiş, bizler o şekilde Allah Teala’nın kelamından haberdar olmuşuzdur. Sadece bu kadar değil, Efendimiz’in (SAS) ahlakı olmasa, kendisi Kuran-ı Kerim’i yaşamasa bizler gene Allah Teala’dan ve ona kulluktan haberdar olamayacaktık.
Allah Teala, yarattıkları arasında bazılarını bazı şeylere üstün kılmıştır. Cümle yarattıkları arasında insanı üstün kılmıştır. İnsanlar arasında peygamberleri üstün kılmıştır. Aylardan ramazanı seçmiştir. Günlerden cumayı, gecelerden Kadir Gecesi’ni... Bütün peygamberler içerisinde de derece olarak birbirinden farklar olduğunu, üstünlüklerinin aynı olmadığını Kuran-ı Kerim’de bildirmiştir ve en son gelen Nebi, Resul, Efendimiz’i (SAS) en faziletlisi olarak seçmiştir.
CANLI KURAN-I KERİM
Zaten Efendimiz’in (SAS) en son olarak gönderilmesi bu hakikati gözler önüne sermektedir.
Toprağa bir tohum atıldığında o tohumdan filiz, fide, fidan, dal, budak, yaprak, çiçek birçok şey çıkar. Fakat en son gelen, o tohumun içinde bulunduğu meyvesidir. Meyve geliş olarak en sondur, fakat tohumun atılmasından murat işte o meyvedir. Efendimiz’in (SAS) gelişini belki böyle basit bir misalle anlatmak hoş olmayabilir, lakin eminim ki herkes tarafından rahatlıkla anlaşılabilir.
Efendimiz’den (SAS) evvelki bütün peygamberler ve nebiler istisnasız olarak hepsi Resulullah Efendimiz’e (SAS) işaret etmiş, O’nu (SAS) müjdelemişlerdir. Hatta bizim şu anda sahip olduğumuz ümmetlik şerefine erebilmek için dua etmişler ve Allah Teala da onların dualarını kabul etmiş, Miraç gecesinde Efendimiz (SAS) tüm peygamberlere imamlık yapmıştır.
Mevlit Kandili olarak idrak etmeye çalıştığımız gün, bugün asla tesadüfle izah edemeyeceğimiz muhteşem hadiselerin tarihi olmuştur. Şöyle ki:
Efendimiz’in (SAS) doğumu 12 Rebîu’l-evvel’dir.
Efendimiz’in (SAS) Medine’yi şereflendirmeleri, yani hicretin nihayeti 12 Rebîu’l-evvel’dir.
Efendimiz’in (SAS) âlem-i ahirete göçmesi, yani diğer âleme doğması da 12 Rebîu’l-evvel’dir.
O (SAS) olmasaydı Kuran-ı Kerim de inmeyecekti.
Hazreti Ayşe (RA) annemize, Resulullah Efendimiz (SAS) ahirete göçtükten sonra bazı genç sahabiler geldi ve “Bize Resulullah’ın (SAS) ahlakından biraz anlatır mısınız?” diye sual ettiler. Hazreti Ayşe (RA) validemiz, “Siz Kuran-ı Kerim okumuyor musunuz? O’nun ahlakı Kuran-ı Kerim’den ibaretti” buyurmuştur.
Satır satır okuyabildiğimiz, telaffuz ettiğimiz Allah Teala’nın kelamına Kuran-ı Kerim ve Kitabullah diyoruz. Fakat hayatını okuyup onu iyice anlamamız gereken canlı Kuran-ı Kerim’e de “Resulullah” diyerek iman ediyoruz.
“Resulullah Efendimiz’i (SAS) sevmek” dediğimizde bu iddianın aslında diğer sevgilerle mukayese edildiğinde nasıl olması gerektiğini anlayabiliriz. İnsan bir şeyi sevdi mi -bu kişi, iş, meslek, herhangi bir saha, fikir, şehir, hatta bir futbol takımı olabilir- onun hakkında bilgi sahibi olur. Öğrenir, sorar, soruşturur. Hatta daha da ileri gider, kendi sevdiği şeyleri sevenleri de bulur, tanır, öğrenir. Onlarla bulunmak ister, fikir ve bilgi alışverişinde bulunur, yerinde duramaz. Çünkü sevgi hareketliliktir. Kimde sevgi varsa heyecan, hareket, fonksiyon, aktivite de beraberinde gelir.
O halde Resulullah’ı (SAS) sevmek; ilk önce O’nu (SAS) tanımak, öğrenmek ve bilmekle olur. O’nun (SAS) sevdikleriyle ve O’nu (SAS) sevenlerle buluşmak, bilişmek için heyecan beraberinde gelir. Ve bu sevginin bağlandığı nokta olan Efendimiz’in (SAS) “sünnet”i, yani söz, fiil, hareket ve tasvip ettiği şeyler manzumesi insanın elinden tutar, Resulullah’ın (SAS) Allah Teala’ya yakınlığıyla buluşturur ve her sevgide zirve olan noktaya, yani itaat ve tabi olma ahlakına kişiyi götürür, götürmelidir.
Peygamber Efendimiz’in (SAS) kabrinin de içinde yer aldığı Medine’deki Mescid-i Nebevi.
HADİS-İ ŞERİF...
- Resulullah’ın (SAS) söz, fiil, tasvip ve takdirlerini açıklayan metinlerdir.
- Hadis-i şerifler “usul-u hadis” ilmiyle çok sağlam kriterlerle günümüze kadar gelmiştir.
- İslam’ın en önemli temel iki kaynağından biridir.
- Hadis-i şerifler olmadan Kuran-ı Kerim’in birçok hükmü ve manası anlaşılamaz.
- Kuran-ı Kerim’deki ayetlerin işaretiyle Efendimiz’in (SAS) hadis-i şeriflerinin ve sünnetinin de Allah Teala tarafından muhafaza edildiği ilan edilmiştir.
- İslam âlimleri hadis-i şerifleri sağlamlık, güvenilirlik derecelerine göre çok dikkatlice tasnif etmişlerdir.
- Sahih yolla gelen hadis-i şerifleri inkâr etmek, bazen kişiyi Kuran-ı Kerim’deki ayetleri inkâr etmeye ve böylece küfre götürebilir.
- Kuran-ı Kerim’de Resulullah Efendimiz’e (SAS) itaat etmeyi bizzat Allah Teala’nın emrettiğini düşünürsek hadis-i şerifler bu itaatin zeminini oluşturur.
- Nasıl bazı ayetleri anlamak için belli bir bilgi seviyesi gerekiyorsa, bazı hadis-i şeriflerin de layıkıyla anlaşılabilmesi için muhakkak belli bir seviye gerekir.
- Efendimiz (SAS) 40 hadis-i şerif ezberleyene şefaat edeceği müjdesini vermiştir.
- İnsan, israf ederek sermayesini tüketir...5 yıl önce
- Ramazan orucu kimlere farzdır?5 yıl önce
- İnsan, israf ederek sermayesini tüketir...5 yıl önce
- Kutsal dert...5 yıl önce
- Duanın kabulünün şartı: Hamd ve salât ü selâm...5 yıl önce
- Mü'minin en büyük korkusu...5 yıl önce
- İtikatla alâkalı bahisleri çok iyi öğrenmek gerekir5 yıl önce
- Efendimiz (SAS) birbirimizi sevmeyi emretmiştir...5 yıl önce
- İnsanlığın kurtuluş reçetesi...5 yıl önce
- Aile ve din terbiyesi...5 yıl önce