Politik soslu klostrofobik gerilim
‘Çıkış Yok’ (Black Site), İstanbul’da bir hastanede yaşanan terör saldırısıyla açılıyor. Detaya girmeden, patlamanın sonrasını çok kısa birkaç çekimle gösteren bir açılış bu… Ama patlamanın sonuçları, tüm filmi ve hikâyeyi şekillendiriyor. Michelle Monaghan’ın canlandırdığı CIA ajanı Abigail ‘Abby’ Trent, patlamada eşini ve çocuğunu kaybediyor. Saldırının sorumlularını bulmak için yürütülen soruşturmada bizzat yer almak istiyor. Amiriyle yaptığı konuşmalardan, alt birim olarak faaliyet gösteren bir çeşit anti-terör organizasyonunda çalıştığını anlıyoruz. Başta Ortadoğu olmak üzere başka ülkelerde yasa dışı işlere girmekten kaçınmayan, teröre terörle yanıt vermeyi hedefleyen bir birim olduğu açık… Yine de devlet kuruluşu olmaları itibarıyla belirli ölçüde yasalara bağlılar veya en azından öyle görünmeye çalışıyorlar. Emin olduğumuz tek şey, Abby için yasalar ve kuralların önemli olduğu… Hikâyenin dramatik çerçevesini de Abby’nin bu tavrı belirliyor. Kişisel bir hıncı olmasına rağmen her şeyi doğru ve yasal yoldan yapmak istiyor.
‘Çıkış Yok’, ilk 10 dakikası itibarıyla, Abby’nin patlamanın sorumlularının peşine düşeceği bir Ortadoğu aksiyon filmi izlenimini veriyor. Ama çok gecikmeden, her şeyin tek mekânda geçtiği bir gerilim filmine dönüşüyor.
CIA’nin, dünyanın gözlerinden uzak, çöldeki kayalıkların altına inşa ettirdiği hapishane gibi bir tesisteyiz. Geçmişte haberlere yansıyan gerçek benzerlerinden farkı, ileri teknolojiye sahip olması... Daha ilk anlardan itibaren, yasaların korumasından uzak olarak orada tutulan insanlara kötü muamele yapıldığına ve Abby’nin, Miller (Jai Courtney) gibi ‘sözleşmeli’ işkencecilere karşı olduğuna tanık oluyoruz. Asıl mesele ise, İstanbul’daki terör saldırısının sorumlusu olarak, Abby’nin istihbaratı sayesinde Ankara’da yakalanan Hatchet’ın (Jason Clarke) çöldeki tesise getirilmesiyle başlıyor.
Hatchet, ‘Olağan Şüpheliler’in Keyser Söze’si gibi gizemli ve çok tehlikeli bir terörist imajıyla dahil oluyor filme. Abby bir an önce ona ulaşmak ve sorgulamak istiyor ama en yukardan sorguyu yasa dışı olarak sürdürme izni alan işkenceciler nedeniyle olaylar çok farklı şekilde gelişiyor. Öyle ki, ‘Çıkış Yok’, 1979 yapımı ilk ‘Alien’ filmini hatırlatan klostrofobik bir hayatta kalma gerilimi olup çıkıyor. Abby de ‘Alien’da, uzay gemisinde yaratığa karşı ölüm kalım mücadelesi veren Ripley’i akla getiriyor. Ripley mücadele sürecinde yaratığın gizemini ve gizli hedefini nasıl çözdüyse, Abby de Hatchet’ın gizli gündemini çözmek için çaba gösteriyor. Bu arada, sadece Hatchet’a karşı değil CIA içindeki karanlık zihniyete karşı da mücadele veriyor.
‘Çıkış Yok’ işini yasalar çerçevesinde yapmaya çalışan Abby üzerinden yaklaşımını belli eden ve finalle birlikte politik derdini daha net ifşa eden bir film. Jinder Ho ve John Collee imzalı senaryonun politik yaklaşımıyla artistik puanlarını yükselttiği kesin. Sonuçta, temeldeki sorunun ABD’nin anti terör politikalarındaki ikiyüzlülükten kaynaklandığını söyleyen bir film seyrediyoruz. Ama asıl niyetin politik alt metinlerden ziyade seyircilere klostrofobik bir hayatta kalma gerilimi sunmak olduğu çok belli. Diğer bir deyişle, politik içerik yemeğin üstüne dökülen bir sostan farksız. Filmin asıl sorunu ise finalde netleşen entrikanın akla hiç yatmaması, gerilim maksadıyla kurulan bütün bir hikâye örgüsünün hiç inandırıcı durmaması.
Ayrıca karakterler arasındaki çatışmalar düz ve renksiz. Hatchet belli ki ilgiye değer bir kişilik ama film boyunca ona çok uzağız. Abby dışında diğer tüm karakterler tek boyutlu kalıyor. Aslına bakarsanız, Abby video oyunlarında yerine geçtiğimiz kahramanlardan farksız. Somut hedefleri olan ve onu yerine getirmeye çalışan düz bir kahraman. Finalde değişimden ziyade yeni hedeflerle çıkıyor karşımıza. Filmdeki konumu itibarıyla, Abby’yi 2000’li yılların isyankâr CIA ajanları arasına koymak olası.
Yönetmenlikte teknik anlamda belki hiçbir sorun yok. Başarılı kısa filmleriyle dikkat çeken Sophia Banks, ilk uzun konulu filminde türün gereklerini yerine getiriyor; görüntü yönetmeni Donald M. McAlpine ile dövüş ve çatışma sahnelerine odaklanan standart bir iş çıkarıyor. Ama öyle unutulmaz bir gerilim inşa ettiğini söylemek zor. Aslına bakarsanız, gerilimden çok şiddetin öne çıktığı bir film ‘Çıkış Yok’.
ABD’nin Ortadoğu gibi bölgelerde terörle mücadele adı altında yürüttüğü yasa dışı faaliyetleri eleştiren ‘Çıkış Yok’un, sürükleyici ve oyalayıcı olmadığını iddia edemem. Ama özellikle hikâyesi itibarıyla kayda değer bir iz bıraktığını da söyleyemem.
5/10