Suriye'nin 10 numara sorunu
Suriye’deki iç savaşı tek zeminli okumaya çalışırsak yanılırız...
Özellikle de Suriye savaşının konsantresi haline gelmiş İdlib’i…
Tahran zirvesi sonrası kriz ertelenmiş gibi gözükse de Suriye; özelinde de İdlib, bugünden yarına sonlandırılacak mesele değil…
Çünkü mesele oradaki terörist gruplardan çok, coğrafyadaki diğer krizler için apartta tutulan bir bahane…
Bundan olsa gerek Suriye’ye hep, güzel kızı kapmak için düello edenlerin kapışma alanı olarak bakıldı.
Güzel kızın adı da Doğu Akdeniz…
Onu elde etmek için geçmişte mahallenin kabadayıları önden gider üstünlüğü ele geçirir, semtin yakışıklı oğlanı da arkadan gelip kızı kapardı…
Yani devletler önden gider, alan açar ardından şirketleri gelirdi.
İlliberal demokrasinin yükseldiği yeni düzende artık önden şirketler geliyor, sorun çıkarsa devletler ardından müdahale ediyor...
Zaten sahadakiler de gelen şirketin yapısından, devletlerin nasıl davranacağını biliniyor.
Son dönem Doğu Akdeniz’deki şirket hareketliliği izlendiğinde, eğer bir uzlaşı alanı bulunmazsa, kapışmanın kapıda beklediğini söylemek olası…
Rusya’nın tarihin en büyük tatbikatını yapıyor olması, ABD’nin tatbikat adı altında donanmasının ağırlıklı bölümünü bölgeye kaydırması bunun göstergesi…
DKK’NIN BAŞARISI
Nitekim, Doğu Akdeniz’de ilk kıvılcımın çıkması bundan 7-8 ay önce olacaktı; Deniz Kuvvetleri Komuta kademesinin zeki hamleleri sayesinde yatıştırılmıştı.
Anımsanırsa, Rumların davetiyle şubat ayında İtalya’nın ENI şirketine ait Saipem 12000 gemisi, Türkiye’nin, arama izni vermeyeceğini ilan ettiği 3 numaralı alanda sondaj faaliyetinde bulunmak istedi…
İtalyan savaş gemisi desteğinde sahaya girmek üzere olduğu sırada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bölgede tatbikat başlatmakla kaldı, çevredeki NATO unsurlarına da gözlemci olmaları için davet çıkardı.
İtalyan savaş gemisi kıpırdayamaz hale gelirken, Saipem 12000 sahaya girmek istedi; Deniz Kuvvetlerine ait savaş gemisi de “Müdahale edemiyorum” diyerek üzerine dümen kilitledi.
Sondaj gemisi “Birlikte batacağız” diyerek rota kırmak zorunda kaldı ve bir süre sonra da bölgeye giremeden ayrıldı.
6. FİLO KORUMASINDA
Ancak sorun savuşturulmuş değil…
Şimdi de ABD’nin Exxon Mobil ile Katar’ın Petrol konsorsiyumuna ait araştırma gemileri, ekim başından itibaren Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adına araştırma yapmak üzere 10 numaralı sahaya girecek.
Her ne kadar KKTC’nin 10 numaralı saha üzerinde ruhsatlaması olmasa da Kıbrıs Anayasasına göre KKTC’nin payına müdahale anlamına geliyor.
Engellemek de şu aşamada olası görülmüyor, ABD Exxon Mobil’in arkasına 6’ıncı filosunu takmış bulunuyor.
ABD- RUSYA ÇEKİŞMESİ
Ortadaki çelişik durumdan çıkmanın tek yolu olarak gösterilen, KKTC’nin ABD ile ortak hareket edecek mekanizmaları geliştirmek.
Yani TPAO’ya, Exxon Mobil ile birlikte çalışacak izinleri vermek ve diplomasinin mekanizmalarını çalıştırarak İdlib karşılığı Washington’u ikna etmek.
Doğu Akdeniz havzasından çıkacak doğalgaz ve petrolü Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarmayı planlayan Washington’un buna hayır diyeceğini sanmıyorum.
Çünkü amacı Rusya’nın Avrupa üzerindeki enerji hâkimiyetini kırmak…
ANKARA’NIN TERCİHİ
Rusya ise bölgede çıkacak gaz ve petrolün bölgede birlikte hareket ettiği Çin’e yönlenmesini istiyor; Avrupa üzerindeki enerji hakimiyeti sürsün istiyor.
Hama, Humus, Halep’ten bizzat yeşil otobüslere bindirip İdlib’te topladığı terörist grupları ortadan kaldırarak ABD’nin bölgede bulunma gerekçesini tüketmeyi amaçlıyor.
Şurası kesin ki Ankara’nın tercihi Doğu Akdeniz’i önceleyip ABD’den yana olacaktır.
İdlib’in ardındaki büyük oyunun, savaş alanının Doğu Akdeniz’e kayması anlamına geleceğini görüyor.
Bunu sadece Ankara değil, BM Suriye Özel Temsilcisi De Mistura da görmüş olacak, önceki gün aynen şöyle dedi:
“İdlib'e düzenlenecek herhangi bir operasyonun korkunç ve kanlı bir savaşa yol açabileceğine yönelik tehlikeleri çok derin…”
SURİYE’DE 3. AŞAMA
Ankara, İdlib’de koordinasyonu dışında gelişme olursa, sadece göç değil, Doğu Akdeniz’in tüm olumsuz dalgasının üzerine yöneleceğini görüyor.
Tahran Zirvesi sonrası Erdoğan’ın Twitter üzerinden yayınladığı, “Oyunun ortağı da seyircisi de olmayız” ifadesindeki kararlılık da buna dayanıyor.
Özetle Suriye’de ikinci aşama bitmek, üçüncü aşama olan Doğu Akdeniz kartı da açılmak üzere…