Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni sistemin yeni Meclis’i, dün itibarıyla yeni yasama dönemine başladı.

        Sistem farklı olsa da üslubun aynı olacağını da sergiledi.

        30 Mart’ta yapılacak yerel seçim sonrasına kadar da geçmiş tutumundan tavizler vereceği sanılmasın.

        Sonrasında işlerliğinin nasıl yürüyeceğini ise yerel seçim sonucu tayin eder.

        Sandıklar açıldıktan sonra da bir kesim alınan oy oranını, diğeri kazanılan belediye başkanlığı üzerinden galibiyetini ilan eder; yasama dönemi de bu tartışma içinde son bulur.

        YILDIRIM’IN ODASINDA KONUŞULAN

        Meclis’te dün yaşananlar da bunun en açık göstergesi…

        TBMM Başkanı Binali Yıldırım, geçen yıl selefinin yaptığı hataya düşmedi. İşi sıkı tuttu ve Cumhurbaşkanı’nın konuşması sonrası, Meclis’in üçüncü büyük partisi HDP hariç, partilerin grup başkanlarını odasında çay içmeye davet etti.

        CHP lideri Kılıçdaroğlu bu davete katılmama kararı aldığını Grup yöneticileri aracılığıyla iletti.

        Yıldırım’a katılmayacakları kararını ileten Grup Başkanvekili Engin Altay’a nedenini sordum, Cumhurbaşkanı’nın konuşmasındaki sözlerinden kaynaklandığını belirtip ekledi:

        “Erdoğan o kürsüde Cumhurbaşkanı olarak konuştu, daha ilk adımda ayrıştırıcı tutum sergiledi. AK Parti Grubu’ndaki arkadaşlarının kanun teklifleriyle katkıda bulunacağını söylerken bizleri de diğerleri yerine koydu. O nedenle Genel Başkanımız da orada bulunmak istemedi.”

        Böyle olunca TBMM Başkanı’nın odasında AK Parti, MHP, İYİ Parti temsilcileriyle bakanlar vardı.

        Aktarıldığına göre ağırlıklı olarak Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ihracattaki artışa dikkat çekmiş, son yılların en büyük rakamına ulaştığından söz etmiş.

        Ekonomi öncelik alırken, hal hatır konuşmasının ötesine geçilmemiş; ittifak meseleleri ise hiç açılmamış.

        YÜRÜTME İLE YASAMA FARKI

        TBMM’nin ilk günkü tablosu da gösteriyor ki TBMM’de partilerin beklentisi ile Cumhurbaşkanı’nın konuşmasındaki hedefler örtüşmüyor.

        Oysa TBMM’nin açılışındaki Cumhurbaşkanı konuşmaları, devletin en tepesindeki kişinin gelecek dönemin hangi zemin üzerinde ilerleyeceğini göstermesi açısından yol haritası niteliğindedir.

        Bu kapsamda bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan, 32 sayfa tutan konuşma metninin yarısını dış politikaya ayırdı.

        Yeni dönemde ağırlığın dış politikada olacağını ilan etti.

        Özellikle ABD konusundaki yaklaşımı Ankara- Washington ilişkisinin hangi zeminde ilerleyeceğini göstermesi açısından da önemliydi.

        Özellikle de şu bölümü:

        “Amerika yönetimi, aramızdaki siyasi ve hukuki sorunları diyalog yerine tehdit ve şantaj diliyle çözmeye çalışmak suretiyle yanlış yola girmiştir…”

        Ancak partilerin gündemi bunun ötesinde Meclis İç Tüzüğü, MHP’nin af önerisi, emeklilikte yaşa takılanlar ile yerel seçim ittifaklarına odaklanmıştı.

        Bu da gösteriyor ki TBMM’nin yeni döneme uygun yasa yapma yöntemi, toplumsal beklentiler ve ileriye dönük ihtiyaçtan çok, kimin sesi yüksek çıkıyorsa ona göre şekillenecek.

        Kamuoyu baskısı gereken kanuni düzenlemeler yerine, arzu edilenin çıkmasını sağlayacak.

        Bu da TBMM’yi ciddi bir açmazın içinde bırakacak…

        Dolayısıyla hem yeni sistemin yeniliği hem de olabilecek gelişmeler bu yasama dönemini patinajda bırakacak…

        İTTİFAKTA UZLAŞI YAKALANDI

        Partilerin öncelediği iki konuya, yani af ve ittifak konusuna gelirsek…

        Görünen o ki AK Parti ile MHP yöneticileri arasında sert mesajlaşmalara sahne olan Cumhur İttifakı’nın yerelde de devamına ilişkin uzlaşı zemini yakalandı.

        Bu da MHP lideri Bahçeli’nin, “Herkes elinde bulunanla devam etsin, diğer yerlerde de birbirine destek versin; İstanbul’da aday çıkarmayacağız” diye özetlenen formülünü revize etmesiyle sağlandı.

        MHP lideri önceki gün İstanbul dışında her yerde aday çıkaracağını açıklamasıyla, daha önce aynı yönde açıklamada bulunan Erdoğan ile aynı zeminde buluştu.

        Uzlaşının modeli de belli; iki partinin adaylarının olduğu yerlerde tercih tabana bırakılır, geri kalan bölgelerde ise kim güçlü ise diğeri ona destek verir, belediye meclislerinde daha fazla yer edinir.

        Benzer ittifak yapısının CHP, İYİ Parti, SP ve HDP için de geçerli olacağını söyleyebilirim.

        Yani seçmenin sandıkta ittifakı gerçekleşir…

        MHP’nin af teklifi ise çıkar; ama getirilenin ötesinde yeni bir model geliştirilerek çözümlenir.

        Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusunda ise bugünden öngörüde bulunmak zor…

        Diğer Yazılar