Silahlı hınç kültürü
Haber 4 gencin İstanbul Bahçelievler semtindeki bir sokakta yürüyüşleriyle başlıyor.
Belli ki delikanlılığın en hararetli çağındalar…
Seke seke caddede yürürken bir anda arkalarından bir patlama geliyor, 4 gençten biri belli ki vurulup yere düşüyor.
Kendini korumak için kenarda park etmiş otomobilin tekerine doğru yanaşıyor.
Karanlığın içinden beliren, belli ki aynı yaşlardaki bir başka genç elindeki uzun namlulu silahla, vurduğu arkadaşının başına bir kurşun daha sıkıyor.
MAFYA FİLMİNE ÖZENTİ
Hali, tavrı, tam mafya filmlerine özenti...
Diğer 3 genç belli ki tanıdıkları arkadaşlarının karşılaştığı durum karşısında şoke olmuş şekilde gelişmeleri izlemekle yetiniyor.
Anlaşılıyor ki hepsi liseden arkadaş; iki gün önce aralarında tartışma geçmiş.
Öfkeli genç tartışmada üstünlük elde etmenin yöntemini evdeki silahta bulmuş…
Henüz 15 yaşında biri mezarda, diğeri hapiste…
Geride de olaya tanıklık etmiş, onun şokunu hiçbir gün unutmayacak 3 arkadaş bırakarak…
Ardından gelen haberin de ondan kalır yanı yok…
Üsküdar’da bir okulun içi…
Beden eğitimi öğretmeni olduğu belirtilen gence, kadınların ardından gelen bir adam saldırıp yumruk atıyor.
Öfkesi o noktada durmuyor, belindeki silahı çekip kaçan öğretmenin ardından ateş ediyor.
Bir önceki olay gibi hepsi kamera kaydına yansıyor.
SOKAK GERİLLASI
Sonradan gelen haber Beylikdüzü’den; bir muhtarla ilgili…
Ticari anlaşmazlık nedeniyle iki kişiyi vurduğu belirtiliyor.
Sonrasında gelen haber ise Diyarbakır’dan, birlikte yaşadığı kadın arkadaşını, “kendini aldatmış olabilme ihtimali nedeniyle” vuruyor…
Bunları izlerken, geçen hafta Burhaniye’de yaşanan, etrafın savaş alanına döndüğü çatışma görüntüsü hafızamda canlandı…
Sanki iki şehir gerillası grubunun çatışmasına tanıklık ediliyordu; polis iki ateş arasında kendine yer bulmaya çalışırken, liman bölgesinde silah sesleri dakikalarca durmuyor.
HAPSE GİRMİYOR
Oysa Türkiye bu görüntülerden kurtulmak için geçen yıl toplumsal tepki halesi oluşturmuş, TBMM’de bireysel silahsızlanmayı azaltmak için cezaların arttırılması için kolları sıvamıştı.
Düğünlerde, trafikçe, sokakta her yerde karşımıza çıkan ve silahların, birinin hayatını, diğerinin yaşamını tüketen şekle dönüşmemesi için adım atılacaktı.
Kanun teklifleri yağdı; ama bir adım dahi atılmadı…
Buna karşılık bazı kişiler, kentsel yaşamın en önemli unsuru olan “uygar davranmayı” artık yararlı saymıyor.
Dağ kanunlarını kendisi için geçerli hale getirmiş bulunuyor.
Daha tehlikelisi bunu yaparken, hapse dahi girmeyeceğini de biliyor.
Çünkü pompalı tüfek diye bilinen silahlarla adam yaralayanlardan son dönem hapse girenine rastlanmıyor.
Kanunlar hapse girmelerine olanak tanımıyor…
***
Andican’ın istifası…
Seçime gidildiği bir dönemde İYİ Parti’de dün ardı ardına yaşanan gelişmeler aslında geleceğe ilişkin birçok veriyi de önüne koyuyor.
İlki adaylık, yerel seçime yönelik…
Sabah saatlerinde İYİ Parti’nin büyükşehirler dahil olmak üzere birçok yerde adayını belirlediği, isimleriyle sıralanınca, seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Musavvat Dervişoğlu’nu aradım.
Haberi ekranda gördüğünü belirterek, “Arkadaşlarımız her yere layıktır, ama bu haber bizden kaynaklı değil, aday belirlediğimiz iddiası yalan” dedi.
Ancak bir noktanın altını çizdi:
“Tabanda oluşan ittifakın, işbirliğinin önünü birileri kesmek istiyor…”
Ardından yeni bir haber yayıldı…
TEMSİLİ GÖREVİ TERK
Genel Başkan Meral Akşener milletvekili olmadığı için TBMM’de İYİ Parti Grup Başkanlığını yürüten Prof. Dr. Ahat Andican’ın görevinden istifası ile ilgiliydi.
Adaylar konusunda belki birilerinin ortaya attığı politik atraksiyondan söz edilebilir.
Ancak Andican’ın istifasının gerisinde ciddi bir sorun var.
Bunu da milletvekili arkadaşlarına yolladığı mektuptan anlıyoruz.
Ahat Andican mektubunda aynen şöyle diyor:
“İstifam “Grup Başkanlığının görev ve yetkilerinin tanımı” konusunda Parti liderliğiyle aramızda ortaya çıkan, tamamen profesyonel düzeydeki bir anlayış farklılığından kaynaklanmaktadır...”
Kendisinin Parti Grup İç Yönetmeliğinin tanıdığı aktif yetkinin tanımladığı fonksiyonel Grup Başkanlığından yana olduğunu belirtiyor.
Parti yönetiminin ise bu görevi “icra yetkisi olmayan temsili ve sembolik olarak nitelediğini” anımsatıyor.
“Ne yazık ki ancak geçen hafta öğrendiğim bu tanımlamaya kesinlikle katılmıyor olsam da” deyip istifasına ilişkin noktayı koyuyor…
Andican böyle bir durumda İstanbul seçim koordinasyonu için çalışır mı?
Biraz zor görünüyor…