Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Sen küçük fotoğrafla uğraşma asıl büyüğüne bak…” dedi hışımla aradığım karşımdaki şahıs…

        Oysa batılı bir ülkenin büyükelçilik müsteşarı ile kentin ortasındakibir restoranda yemek yerken, kendine gazeteci süsü veren eleman aklınca çaktırmadan biz fotoğraflıyordu…

        Fotoğrafımızın çekildiğini fark eden ilk kişi batılı ülkenin büyükelçilik müsteşarı oldu.

        Konuyu diplomatik krize dönüştürme kararlılığındaydı.

        ERGENEKON GÜNLERİ

        Ama biz Ergenekon günlerindeydik…

        Fotoğrafımızı aklınca çaktırmadan çeken gazeteci kisvesindeki elemanının tıynetini ve kimin için çalıştığını bildiğim için diplomattan rica ettim, ben bir çözüm bulamazsam devreye girmesini istedim…

        Ertesi gün gazetenin yöneticisini aradığımda ilk verdiği yanıt hâlâ kulağımda çınlar:

        "Ne var bunda ki ben de geçen hafta aynı kişiyle buluşup yemek yedim, bizimkinin fotoğraf çekmesi çok yanlış; ama sen de küçük fotoğrafa takılma, onlar hallolur; sen fotoğrafın asıl büyüğüne bak…”

        Fotoğrafın büyüğünden ne kast ettiği de açıktı; "Ergenekonsüreci her şeyin üzerinde herkes her şeye katlanmak zorunda..."

        Bu süreçte kimler sorgulanmadı, kimlerin canı yanmadı, kimler işsiz, yurtsuz, babasız, anasız kalmadı…

        SİSTEM ÇÖKMESİ

        Türkiye’nin bin bir güçlükle yetişmiş değerleri bir şizofreni hastasının şemasına kurban verildi.

        Kimler yoktu ki Ergenekon Şemasının içinde; asker, medya, akademisyen, işadamı örgütlenmeleri...

        Birbiriyle bir araya gelmeleri olanaksız yığınla isimden türetilmiş örgüt yapıları…

        Peki, bu deli saçmalarının gerçek olmadığını bildiği halde, kız oğlu kız onlarla iş tutanlar kimdi?

        Bu ülkenin Genelkurmay Başkanlığı, ordu komutanlığı yapmış isimlerini devlete hainlikle suçlayanlar kimlerdi?

        Onların boşalttığı kadrolara o gün bunları yapının adamları dolduruldu...

        Çünkü haksızlığa, adaletsizliğe uğrayanların kendilerinden olmaması yeterliydi...

        Gelen de en azından onlara daha yakındı...

        Ama 15 Temmuz günü gelenlerin ne oldukları anlaşıldı…

        Şimdi bir kez rayından çıkarıldı mı yerine oturtulması zor olan devletin temizlenmesiyle uğraşılıyor…

        Ergenekon davası dün beraat ile noktalanırken o günler aklıma geldi…

        Bir ayıp beraatla örtüldü, ama unutulmasın ki geride çok acılı yürekler bıraktı...

        REKLAM

        ***

        Reform değil revizyon…

        Tartışması yerel seçimin hemen önünde başladı.

        Konuyu gündeme ilk taşıyan da MHP lideri Devlet Bahçeli oldu.

        Bahçeli, seçimin hemen öncesinde Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtlarken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devam etmesi gerektiği konusundaki duruşunu yineledi.

        Başkanlık sistemi için yeni bir Anayasa değişikliğine ihtiyaç olmadığını, uygulamanın daha çok yeni olduğunu ve aşırı eleştirilerle yapıyı zorlamanın da anlamı olmadığını belirtti.

        BAHÇELİ’NİN BEKLENTİSİ

        Buna karşın, bazı düzenlemelerin olması gerektiğinin de altını çizdi.

        İlk sıraya da Cumhurbaşkanı ile Genel Başkan ilişkisini koyup devam etti:

        “Genel Başkan olarak ortaya koyacağınız tutum ve davranışları Cumhurbaşkanlığı makamı ile karıştırırsanız aynı zamanda devleti tahrip etmiş olursunuz… Cumhurbaşkanlığı makamı ile parti genel başkanlığı makamının ruhu, üslubu, çalışma düzeni itibarıyla çok nazik ilişkilerin oluştuğu bir ortamdır. Bunun zedelenmeden, devlet yerine partiyi öne çıkararak, ‘ille de ben böyle düşünüyorum, devletin müesseseleri ne derse der’ diyerek, cumhurbaşkanlığını ikinci plana atar, parti başkanlığını öne çıkarırsa bu olmaz; tartışılır…”

        SİSTEMİN BİRİNCİ YILI

        İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yinelenmesi tartışmayı örtüledi ve bugüne kadar getirdi.

        Ancak geçen hafta ardı ardına iki açıklama ile yeniden alevlendi…

        Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında başkanlık sistemine geçişin birinci yılını doldurduğunu anımsatarak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın sistemin aksayan yönlerine yönelik bir çalışma başlattıklarını açıkladı.

        Bunu, ertesi gün Bahçeli’nin partisinin Meclis grup toplantısındaki şu sözleri takip etti:

        “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin oturması, yerleşmesi, kurum ve ilkeleriyle olgunlaşması için köklü reform ve yasal düzenlemeler süratle hayata geçirilmelidir…”

        Dikkat edilirse Bahçeli, baştaki duruşunu sürdürüyor...

        Yakın çalışma arkadaşlarıyla dün yaptığım sohbet de gösterdi ki MHP iki şapkanın ayrılması konusundaki talebini koruyor.

        Bunun, “köklü reform ve yasal düzenlemeler” şeklinde olmasını istiyor.

        BAKIŞ DEĞİŞTİ

        Şurasını hemen belirtmeliyim ki bu bakış altı ay kadar önce Cumhurbaşkanı’nın yakın çevresinde de vardı.

        Ama bugün dinamiğini koruduğunu söyleyemem...

        AK Parti'de bugün Cumhurbaşkanı’nın Genel Başkanlık görevini bırakmasına olumlu bakılmıyor.

        Konu geçen hafta AK Parti MYK’da da ele alınmış.

        Ağırlıklı görüş, ikisinin birbirinden ayrılması halinde sistemin işlerliği açısından sorun çıkacağı noktasında olmuş.

        Nitekim partinin iki önemli ismi de dünkü sohbetimizde benzer yaklaşım gösterdi.

        Onlar da Cumhurbaşkanı ile Genel Başkanlık görevinin tek kişide bütünleşmesinin yeni sorunlara yol açacağını belirtti.

        Ortaya çıkmış bulunan paradoksu reddetmediklerini de şu sözlerleortaya koydu:

        “Genel Başkan olarak söylediğine biri karşılık veriyor, savcılar Cumhurbaşkanı’na söylenmiş kabul edip dava açıyor ve ceza almasına neden oluyor; burada bir çelişki yok değil...”

        PARTİSİZ HİÇ OLMAZ

        Ancak ayrılması halinde, Davutoğlu döneminde karşılaşıldığı gibi, parti teşkilatının “Genel Başkan ile Cumhurbaşkanı arasında parti teşkilatının pusula şaşmasına uğrayacağı” kaygısını da korudu.

        Şu cümlesi de bunu net çizdi:

        “Tartışılan bir konu ama uygulamada kolay değil; ayrıca sistemin yerleşmesini de kötü etkiler. MYK’da da konuşuldu, biz çok uygun görmüyoruz. Hele ki partisiz Cumhurbaşkanı olmaz, sistemin özüne aykırı…”

        ÖZÜNDE DEĞİŞİKLİK YOK

        AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da hafta sonu sosyal medya üzerinden aynı yaklaşımı gösterip, bazı aksayan yönleri olabileceğini, bunların giderilmesinde sorun olmadığını söylemişti.

        Turan dünkü sohbetimizde de aynı yaklaşımı gösterdi ve “Sistemin özünde bir değişiklik düşünülemez” dedi.

        Anlaşılan o ki AK Parti, daha çok çıkarılan kanun hükmündeki kararnamelerin TBMM’de kanunlaşması beklemesinde karşılaştığı gibi daha çok işlerliğe ilişkin düzenlemeyi hedefliyor.

        BAKANLIKLARA YENİ DÜZEN

        Amaçlanan daha çok bakanlıkların görev ve yetkileri de dahil rutin işleyişlere yönelik.

        Bu kapsamda başkanlık sistemine geçilirken birleştirilen bazı bakanlıkların tekrar ayrılması ve başka bir bakanlıkla birleştirilmesi söz konusu olabilir.

        Örneğin Hazine ve Maliye tekrar ayrışabilir; Tarım ve Orman Bakanlığı eskiden olduğu gibi iki farklı bakanlık haline gelip, Orman’ın yanına bir başka kurum eklenebilir; Çalışma, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı eski yapısına dönüşebilir…

        Görüldüğü gibi şu aşamada daha çok bürokratik sistemin işleyişinde karşılaşılan sorunların giderilmesine odaklı bir hedefleme var.

        Yoksa sistemin özüne dokunmayı kimse amaçlamıyor.

        Cumhurbaşkanı ile Genel Başkanlık görevlerinin ayrışması hedeflenmiyor…

        HANGİ ZEMİNDE SÖYLEDİ

        Belki söylemeni, nerede, yani hangi zeminde ve hangi sıfatla yaptıysa, kendisine karşılık verenin kanunlar önündeki sorumluluğu da o kapsamda olsun yönünde bir yasal düzenleme yapılabileceğine dikkat çekiliyor.

        Yani Genel Başkan olarak söylediği bir söze karşılık verildiyse bunun Cumhurbaşkanı’na söylenmiş kabul edilip, cezaya dönüşmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor.

        Ama bu düzenleme de bugünden yarına olacak gibi görünmüyor.

        Diğer Yazılar