Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Barış Pınarı” operasyonunun öngörülen planlamadan çok daha önce tamamlandığı açık.

        Nitekim Milli Savunma Bakanı Akar da dün CHP ve İYİ Parti ziyaretleri sırasında bunu dile getirmiş.

        Tal Abyad, Resulayn’da bekledikleri direnişi görmediklerini, M4 karayoluna da öngördükleri plandan çok daha çabuk ulaştıklarını belirtmiş.

        Hükümetten daha önce yapılan açıklamalarda, operasyonun aşamalı planlamalarla yürütüleceği belirtilmişti.

        Anlaşılan o ki birinci planı daha önce de belirtildiği gibi Tal Abyad ile Rasulayn arasında kalan bölgenin temizlenmesiyle tamamlandı.

        MENBİÇ VE KOBANİ

        İkinci ve üçüncü aşamalarının hayata geçirilmesi konusunda ise Cumhurbaşkanı’nın kararının beklendiğini söyleyebilirim.

        Türk Silahlı Kuvvetleri gerekli hazırlıklarını yaptı, hatta bu kapsamda, Fırat’ın kolları ve çevre akarsular bulunması nedeniyle Menbiç bölgesine hareketli köprü de gönderildi.

        Ancak Menbiç ve Kobani yerleşkelerine bir operasyonun olması için dün Akar’ın da belirttiği gibi kararlılık var ama henüz çalışmalar yürütülüyor.

        Çalışmaların ne olduğu da belli, öncelikle bu bölgelerde yerleşik ABD güçlerinin tamamen terk etmesi ve Rus güçleriyle birlikte Şam askerinin de girmemesi gerekiyor.

        Sorun da bu aşamada başlıyor.

        Çünkü ABD ile Şam birbirine düşman iki güç gibi görünse de sahada eş zamanlı hareketlerine tanıklık ediliyor.

        Moskova’dan gelen açıklamalar da eklendiğinde, ABD ile Rusya’nın Suriye’nin bu sahasındaki işbirliği açık görünüyor.

        WASHINGTON’DA PİŞİRİLEN PLAN

        Ayrıca Washington’da bu konunun günler önceden pişirildiği de bilinen bir gerçek.

        Buna göre Şam yönetimi, 6 yılda varlık haline getirilen PYD bölgesine yerleşirken, onlara dokunmama garantisi verecek, hatta yarı özerklik hakkı da tanıyacak.

        ABD de buna karşılık “Esad’ın kimyasal silah kullandığı suçlamasından” vazgeçecek.

        Böylelikle Washington, PYD’yi güvence altına almış şekilde rahatlıkla bölgeden çekilecek ve “Yalnız bırakmayacağım, korumaya devam edeceğim” sözünü de tutmuş olacak.

        ABD ve Rusya’nın baskısıyla Şam ile PYD’nin anlaştığı haberleri de bu senaryoya dayanıyor.

        “ATOM BOMBASI ATSAN VAZGEÇMEM”

        Türkiye ise bu senaryoya kararlılığıyla yanıt veriyor.

        Nitekim Akar, ABD’li muhatapları ile görüşmesinde “Atom bombası da atsanız kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz” yaklaşımını gösterince Tal Abyad ve Rasulayn sahasını boşaltmışlar.

        Burada en dikkat çeken ise DAEŞ’in, PYD tarafından cezaevlerinden bölgeye, özellikle de Türkiye’nin temizlik yapmakta olduğu Tal Abyad- Rasulayn bölgesine yönlendirilmesi.

        Hulusi Akar da dünkü görüşmelerinde bu tehlikenin altını çizmiş, “Tal Abyad’a girince ilk işimiz cezaevini kontrol altına almak oldu, ama biz gidene kadar bütün DAEŞ mahkumlarını serbest bırakmışlar” bilgisini aktarmış.

        Güneydeki daha büyük bir hapishanenin daha benzer şekilde boşaltılmasından duyduğu endişeyi de kayda geçirmiş.

        MOSKOVA’NIN DURUŞU

        Anlaşılan o ki Ankara da bunun farkında ve karşı hamlesini buna göre planlıyor.

        Nitekim dün Akar da CHP’ye gelmeden önce Rusya Savunma Bakanı ile görüşmüş ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile desteğindeki Suriye Milli Ordusu’nun Şam güçleri ile karşı karşıya kalmaması için alınması gereken önlemler üzerinde durulmuş.

        Eş zamanlı olarak Genelkurmay Başkanı Org. Güler de Rus mevkidaşı ile aynı konuyu ele almış.

        Moskova baştan bu yana ortaya koyduğu gibi operasyona karşı.

        Kazakistan gezisi sırasında Rusya Devlet Başkanı Putin ile başlayan ve ardı gelen açıklamaların hepsi, “Türkiye operasyonu durdurmalı” tezi üzerine kurulu.

        Putin’in Yardımcısı Usakov’un dünkü “Türkiye’nin operasyonu Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozuyor” açıklaması da geldiği noktayı göstermesi açısından yeterli.

        Anımsanırsa Menbiç sahasında benzer durumla iki yıl kadar önce de karşılaşıldı.

        Türkiye ne Menbiç’e girmeye karar verdiğinde, eş zamanlı olarak Şam güçleri Rus askerleri ile birlikte güneyden kente gelip YPG ile poz verdi; ABD askerleri de bu esnada Menbiç’in çevre güvenliğini sağladı.

        Yapılacak Menbiç operasyonunu durdurdu; bugün de benzer sürece tanıklık ediliyor.

        PYD’YE VERİLEN AĞIR SİLAHLAR

        Askeri açıdan sıkıntı yaratan bir diğer konu ise ABD’nin 4 bin kez inip kalkan kargo uçakları ve 40 bin TIR ile taşıdığı silahların durumu.

        Rasulayn ve Tal Abyad’da ağır silahların hiçbirine rastlanmamış, büyük olasılık önceden M4 karayolu altına indirilmiş.

        Oysa ABD, DAEŞ ile mücadele etmesi için verdiğini ve sonradan geri alacağını belirttiği silahlar konusunda bugün cevval bir yaklaşım göstermiyor, bırakıp gitme eğilimi sergiliyor.

        Oysa son dönem getirdikleri de dikkate alındığında ABD’nin bölgede kalışının çok daha uzun vadeye yayılacağından söz edilebilirdi.

        Dolayısıyla Türkiye’nin önünde iki önemli konu duruyor.

        İlki DAEŞ’in bölgeye yayılma tehlikesi ki, hem Rusya, hem ABD başkanları ve AB ülkeleri liderleri son açıklamalarında özellikle bu konunun altını çiziyor.

        İkincisi ise Şam güçleri ile YPG/SDG’nin birlikte hareket etmesi ve ABD’den aldığı silahları da kullanması.

        Daha da önemlisi YPG/SDG güçlerine Şam’ın kendi üniformasını giydirip, resmi askeri haline getirmesi ki, bu çok daha risk yaratır; öngörülmez olanları arttırır.

        Dolayısıyla askeri sahada elde edilen kazancın uluslararası sahada da sağlanabilmesi gerekir.

        KADIN SUBAYDAN BASIN BRİFİNGİ

        Bunun yolu da sert güç ile yumuşak gücün eş zamanlı hareket etmesiyle sağlanır.

        Yumuşak gücün en önemli aracı da bu çağda medyadır.

        Bu alanda Ankara’nın başarılı olduğunu söylemem, yapılan yayınları izlediğimde oldukça zor.

        Hatta Türkiye’nin lehine değil…

        Buna bir de operasyon sahasından birilerinin kendini silahlı kuvvetler veya asker hükümet yerine koyarak konuşması, resmi makamlara dayandırılmadan sunulması gibi gelişmeler var durumu içinden çıkılmaz kılıyor.

        Milli Savunma Bakanlığı da bunu fark etmiş olacak ki bir kadın subay aracılığıyla bilgilerin daha sağlıklı bir şekilde anlık sunulması için çalışma başlatmış.

        Başta da belirttiğim gibi sert güç olan askeri başarı, onun önünü açacak, olumsuzluklarına set çekecek yumuşak güç araçlarının iyi çalışmasıyla sağlanır.

        Olmazsa tökezlenir…

        Unutulmamalı ki bu çağda kendi doğrularınız uluslararası ekranlarda yer alıyorsa vardır, yoksa yoktur; yanlıştır...

        Diğer Yazılar