Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BAŞKANLIK sistemine geçilirken, pıtrak gibi çoğalan parti sayısında azalmanın olacağı, koalisyonların da sona ereceğine atıf yapılmıştı.

        Aradan çok zaman geçmedi, CHP’den ayrılıp parti kurma çalışmasını başlattığını açıklayan Muharrem İnce de dikkate alınırsa, son bir yıl içinde kurulan parti sayısı 4’e çıktı.

        Buna eklenmek için yola koyulanları da henüz saymıyorum.

        Bu denli çok parti kurmanın nedeni de bir çeşit koalisyon yapılanmasına dönüşen ittifakların içinde çok az oy alan partilerin de bir varlık göstermesi.

        Geçen seçim olduğu gibi bir puanı olanın en az iki, birin altında oy oranı bulananların da en az bir milletvekili alması.

        Hem de bu oy oranı ile milletvekili olmayı aklının ucundan dahi geçirmezken, vekilliği kapmanın yanında bir de etkin kimlik varlığını içinde bulunduğu ittifakı kullanarak görünür kılabilmesi.

        Bu durum ister istemez diğerlerinin de iştahını kabarttı.

        Yakın zamana kadar aklının ucundan dahi parti kurmayı geçirmeyeceğini söyleyenlerin, bir anda şevke gelip parti kurma çabasına yönelmesini sağladı.

        HANGİ İTTİFAK?

        Seçime kadar daha kaç parti kurulur bunu kestirmek de zor…

        Ancak bu denli fazla partinin ittifaklar içinde yer bulması olası hale gelir mi, işte orası biraz tartışmalı bir durum…

        REKLAM

        İnce açısından baktığımızda, dün de açık bir şekilde “Kesinlikle Cumhur İttifakı içinde yer almayacağız” dedi.

        Seçime kadar gecen sürede oylarını %50+1’e çıkaracaklarını, dolayısıyla tek başına ittifakı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

        Bunun olasılığı ayrı bir konu…

        Ancak İnce’nin oy alabileceği taban birlikte hareket ettiği arkadaşlarına da bakıldığında sosyal demokrat veya demokratik sol diye tanımlanan, ulusalcıların da içinde olduğu bir kesim…

        Daha çok CHP içinde bulunanların hepsi kopup gitse dahi tek başına %50 etmeyeceği aşikar, bugüne kadar da böyle bir rakam söz konusu olmadı.

        SÖYLEM İTTİFAKI

        Ayrıca dün ayrılan İnce’nin CHP’den kopma gerekçelerine bakıldığında da CHP tabanının hoşuna çok gitmeyen, daha çok Cumhur İttifakı bileşenleri tarafından dile getirilen söylemi görüyoruz.

        İnce, Cumhur İttifakı ile birlikte olmayacağını söylerken, diğer yandan “söylem ittifakında” buluştu.

        Hatta bazı cümleler bugüne kadar AK Parti ve MHP’den CHP’ye yönlendirilen eleştirilerin bire bir aynıydı; kalıbı dahi değişmemişti.

        Örneğin HDP ile işbirliği yapmakla eleştirdi.

        Oysa İnce, Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde HDP’nin önde gelen ismi Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etti, bununla kalmadı eşi Başak Demirtaş’ı da Diyarbakır mitingi sırasında evinde ziyaret etti.

        Atatürk’e ağır söz söyleyenlerin partide önemli görevlere getirildiğini iddiasında bulunduğu kişi büyük ihtimalle muhafazakar kesimden gelip bir zamanlar CHP yönetiminde yer alan Mehmet Bekaroğlu olsa gerek.

        Ancak biz Ankaralı gazeteciler tanığız ki, İnce’nin Cuma namazına birlikte gitmeyi tercih ettiği kişi partide Bekaroğlu olurdu…

        REKLAM

        Bunlar bir tarafa bırakalım…

        CHP MYK’DAKİ TEPKİ

        İnce, istifa ederken CHP MYK da toplantı halindeydi.

        CHP yöneticilerinin aktardığına göre İnce’nin sözleri toplantıda masaya yatırılmış.

        Birkaç gün öncesine kadar İnce’nin partiden ayrılmaması CHP’nin eski iki Genel Başkanı’nın kendisi ile yaptığı görüşme sonrası talepleri gündeme gelmiş.

        Bunların hiçbirinin partiden ayrılmanın nedeni olarak göstermemesine dikkat çekilmiş.

        Görünen o ki CHP’nin bugünkü yönetimi seçime kadar yerinde kalırsa, geçen seçim DSP ile nasıl bir zeminde görüşme yürütüldüyse ondan bir adım ilerisi söz konusu olmaz.

        Zaten dünkü MYK’da da bu durumu kayda geçirenler olmuş…

        Bunun dışında geriye o zaman tek bir yol kalıyor, daha önce Yeniden Refah Partisi lideri Erbakan’ın da dile getirdiği az oy alan partilerin üçüncü ittifakı…

        Her birinin bir oyu, katılanların toplamı kadar eder mi, bunu zaman gösterir.

        GEÇMİŞTEN BUGÜNE

        Ancak yeni sistem, partilere böyle bir kolaylık bırakmıyor.

        Parlamenter sistemde, 1955’te DP’den kopan arasında Turan Güneş, Fuat Köprülü, Fethi Çelikbaş, Mükerrem Sarol, Fevzi Karaosmanoğlu, İbrahim Öktem’in ayrılması bir şey ifade etmişti.

        Sonrasında AP’den ayrılan Onbirler Hareketi’nin da bir karşılığı vardı.

        Veya sonraki yıllarda DYP’den kopan DTP de bir anlam ifade etti, koalisyon ortağı oldu.

        Ancak ittifak sisteminin en katı kuralları ile olmazsa olmazını yarattığı bir zeminde birinin içinde olursa bir anlam ifade eder.

        Geriye kalanların toplamı aritmetik bir sonuç doğurmaz, geçen seçim de bunu net gösterdi…

        REKLAM

        İTTİFAK ÇATLATMA

        Durum böyle iken bugün yaşanan nedir derseniz...

        Yönetimlerini etkileyerek yanına çekmekte zorlanan her iki ittifak, diğerini yönetimsel anlamda çatlatma oyunu oynadı; ancak çok ileri bir yol alamadı.

        Yönetimler üzerinde etkiyi kuramayınca da bu kez taban kırma çabasına girdi...

        Son günlerde yaşanan da bunun yansıması....

        Diğer Yazılar