"Jeopolotik Çernobil…"
BAŞLIKTAKİ cümle, Afganistan’da ABD ve müttefik kuvvetlerine komutanlık yapmış, emekli general ve CIA eski direktörü David Petraeus’a ait…
General Petraeus’un bir özelliği daha var, oğlu ve gelini de Afganistan’daki 173. Hava İndirme Tugayı’nda görev yaptı.
ABD Başkanı Biden’ın Afganistan’dan çekilme kararını açıklamasından bu yana gazetelere, radyolara, televizyonlara demeç veriyor; sosyal medya üzerinden yöneltilen soruları yanıtlıyor.
Hepsinde de aynı eleştiri hakim:
“Afganistan’dan çıkmakla çok büyük hata yapıldı… Kalp kırıcı. Trajik. Ve bu bir felaket…”
Yönelttiği şu soru bir süre aklımdan çıkmadı:
“ABD ulusal güvenliği şimdi 4 ay öncesine göre daha mı iyi?”
Afganistan’ın El Kaide, DAEŞ gibi yapıları üreten bir zemin olduğunu, 20 yıl içinde bu özelliğinden arındırıldığını belirterek bunun ileride yaratacağı etkiden söz ediyor.
Afganistan’da 20 yılın ardından ABD’nin geldiği son noktanın “onur kırıcı olduğunu” söylüyor.
“Bu Vietnam sonrası ordu değil; içi boş ordu yoktur…” suçlamasında bulunuyor.
Bunun ABD ordusu üzerinde yaratacağı etkiden söz ederken, “Psikolojik bir çöküşten korktuğunu” vurguluyor.
ABD Büyükelçiliği’ni tahliye ederken, Taliban’ın Kabil’e her yönden girmesinin getirdiği duruma dikkat çekip ekliyor:
“Gerçekten neler olup bittiğini değerlendirmeli ve bence bunun ciddi bir hata olduğunu kabul etmeliyiz.”
Afganistan’a 3 bin 500 asker daha gönderilse bugünkü durumun yaşanmayacağını ileri sürüyor.
Şu cümlesi konuşmasının özetini oluşturuyor:
“Suriye eridiğinde ne olduğunu hatırlıyor musunuz? Biz bunu 'Jeopolitik Çernobil', şiddet, aşırılık, istikrarsızlık ve mülteci tsunamisi yayan bir ülkenin erimesi olarak tanımlardık.”
Afganistan’ın durumunun da bundan çok daha kötü olacağına işaret ederek, “Bir domuzun üzerine ruj sürmeyin. Bu sizin güvenilirliğinizi zedeler” eleştirisini getiriyor.
Petraeus’un sözlerini okuyunca, hafızam beni 1985 yılında Afganistan’ı işgal eden Sovyetleri ülkeden çıkarmak için CIA’nin uygulamaya koyduğu Siklon Operasyonu’na götürdü.
O gün de ABD’nin mücahitleri neden silahlandırdığı, Afganistan’daki aşırılara neden destek verdiği sorgulanmıştı.
Sovyetlerin son askerinin Afganistan’dan çıktığının açıklandığı gün dönemin CIA Başkanı’nın, “Biz kazandık” sözü her şeyi özetliyordu.
Siklon Operasyonuna adını veren dönemin CIA Baş Analisti de “Hangisi daha önemli, Sovyetlerin Afganistan’da yenilmesi mi, Taliban’ın çıkması mı?” diye sormuştu…
Son dönem sıklıkla altı çizildiği gibi, ABD’nin Afganistan’dan çekilip, sahayı Taliban’a terk etmesi yeni bir operasyonun parçası mıydı?
Eski bir CIA direktörü olan Petraeus’un hayıflanmasını okuyunca, durumun farklı olduğunu düşünmeye başladım…
Bir zamanlar askerinin proaktif hareketi ile Avrupa’nın önüne geçen ABD, emekli komutanının söylediği gibi güçsüz bir yapıya mı dönüştü?
Dış görevler askerinde bıkkınlık mı yarattı, yoksa ABD dünyanın jandarması olmaktan mı vazgeçti; yerini vekalet savaşçılarına mı bıraktı?
Çok şey sorulabilir.
Ancak en önemli soru şu olsa gerekir:
“Afganistan radyasyon yayar gibi terör yaymaya devam edecek mi, yoksa Taliban dün sözcüsünün basın toplantısında dile getirdiği gibi eskisi gibi olmayacak mı?”
Aslında her ikisinin sonucu da birbirinden farklı olmayacak.
Sözcünün çizdiği tablodaki gibi Taliban yumuşarsa, bu kez öteki radikal örgütlerin yükselişine tanıklık edilecek.
Diğer türlü de terör ihraç ülkesi halini sürdürecek…
Bunu anlamak için çok uzağa gitmek de gerekmeyecek…