Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        MOSKOVA'dan yeni dönen sektörünün önde gelen firmalarından birinin sahibi yaşadıklarını anlatınca kanaatim farklılaştı.

        O ana kadar batının Rusya'ya yaptırımları konusundaki bakışım, “Dostlar alışverişte görsün... Yine havanda su dövüyorlar..." yönündeydi.

        Oysa yaptırımların ağırlığı Moskova’nın Rusya’yı işgalinin üçüncü gününde hissedilmeye başlanmış.

        Moskova’ya gidişi ve dönüşünde karşılaştıklarını anlatırken, bunun Türkiye'ye özellikle de turizm sektörüne getireceği ağır yükten de kaygılıydı.

        Moskova’ya gittiğinde ilk sorunu kredi kartlarında yaşamış.

        Rusya Devlet Başkanı Putin de bunu önceden görmüş, batı orjinli kredi kartlarına alternatif olarak kendi iç sistemini üretmişti.

        Yaptırım kapsamındaki Rus bankaların verdiği batı merkezli kredi kartları çalışmazken, bazı bankalarda aksak da olsa çalışmasını devam ettiriyordu.

        Ancak önceki günden itibaren Rusya'nın kendi ürettiği dışındaki batı merkezli kredi kartları ile ilgili olumsuz mesajlar alınmaya başlanmış.

        Buna dün akşam saatleri itibarıyla ABD ve AB'den, Rus bankaların uluslararası finansal sistemi SWIFT dışına alınma kararı da eklendi.

        Bu durum Rusya finans sisteminin küresel faaliyetten kopması ve yeteneğini yitirmesi demek...

        Gelişmeler karşısında Moskova’da yaşamın sakin aktığını, ancak güvenlik önlemlerinin her zamankinden çok daha fazla olduğunu belirtti.

        Özellikle de havaalanında güvenlik taramasının çok daha fazla olduğunu vurguladı...

        Özetle, "Yanınızda batılı şirketlere bağlı olmayan bir Rus kredi kartınız yok ise nakit parasız harcama yapamazsınız” demektir.

        HAVA YOLU DA UZADI

        Dikkat çeken, Türkiye’nin turizmini de ciddi oranda etkileyecek bir başka durum; uçuş rotasının değişmesi…

        Daha önce Moskova’dan kalkan uçak, Ukrayna hava sahasını geçip, 1759 km kat ettikten sonra 2,5 saat civarında İstanbul’a ulaşabiliyordu.

        Ukrayna hava sahası kapanınca uçaklar önce Letonya’ya oradan Litvanya, Polonya, Macaristan, Slovakya, Romanya üzerinden geçip İstanbul’a ulaşma durumunda kalmış.

        Bu da uçuş süresini oldukça uzatmış.

        Ancak dün öğleden sonra Litvanya, Slovenya'nın hava sahasını kapatma kararına başka ülkeler de katıldı; bu yol da sorunlu hale geldi.

        Görünen o ki çok daha uzak olan doğu hattından başka yol kalmadı...

        Yeni durumun turizme etkisinin olmaması imkansız, çünkü yolun uzaması uçuşların maliyetini arttıracak, bu da fiyata yansıma durumunda kalacak.

        SIFIR ÇEKERSEK ŞAŞMAYIN

        Rusya (5) ve Ukrayna’dan (2) geçen yıl gelen turist sayısı 7 milyon civarındaydı; bu yıl pandeminin etkisinin de azalması nedeniyle 10 milyona çıkması hedefleniyordu.

        Rusya’nın Ukrayna işgali beklentiyi yerle yeksan etmiş.

        Daha ilerisi Türkiye’ye turist taşıyan yerli ve yabancı şirketlere uçak kiralayan firmalar da “Rusya sahasına uçaklarımızı sokmayın” mesajları çekmeye başlamış.

        Hem kat edilen yolun uzamasına bir de uçak sayısının azalması eklenecek.

        Bu kadar insanın ülkeden kaçtığı Ukrayna’dan turist beklemek ise gelişmeler bu şekliyle devam ederse zaten hayal.

        Aktardığına göre Ruslar da bu durumun farkında.

        Eğer Rusya işgalini sürdürür, Ukrayna’da iç çatışma yükselir ise “bu yıl Rusya ve Ukrayna’dan gelecek turistte ağır sıkıntı” durumu ile karşılaşılabilir.

        EN DÜŞÜK 5 MİLYAR DOLAR

        Bunun maliyetinin ne olacağına dönük birçok hesap var.

        En gerçekçi rakamı ise TUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Önder Sezgi dün sohbet ederken dile getirdi.

        Sezgi’nin hesabına göre en iyimser hale gelmesi halinde dahi toplam kayıp 5 milyar dolar civarında olur; beklenti ise 10 milyarı aşacağı noktasında.

        Ancak turizmcilerin yaklaşımı bunun çok daha ağır olacağının sinyalini veriyor.

        TÜRSAB NE DİYOR?

        Nitekim TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya da dünkü sohbetimizde, “Tur operatörleri yürek Selanik olmuş bekliyor. İşgalde uzayan her bir süre bize o denli ağır yük bindirecek” dedi.

        Rezervasyonlarda donma meydana geldiğini de belirten TÜRSAB Başkanı, şu önemli noktaya dikkat çekti:

        “Sanılmasın ki bu durum sadece Ukrayna ve Rusya’dan gelmesi beklenen 7-10 milyon turisti etkiler. Daha önemlisi sadece buralarla kalmayıp diğer bölgeleri de etkiledi. Şu an Avrupa ülkelerinden rezervasyonlar da donma noktasına geldi. Domino etkisi yaratıyor. Böyle devam ederse çok sıkıntılı bir sezona gireriz…”

        Bunun olumsuz etkisini iç turizmi canlandırarak gidermek gerektiğine de dikkat çeken TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, şöyle devam etti:

        “Ukrayna’dan turist beklemeyelim. Rusya da farklı olmaz. O nedenle iç turizme uygun kredi verilmeli ve tedbirlere dönük çaba gösterilmelidir…”

        Bunun ilk adımı da dün akşam saatlerinde Ticaret Bakanı Mehmet Muş atmış, bir grup turizmci ile bir araya gelip durum değerlendirmesi yapmış.

        Sorun tek başına turist olarak da görülmemeli.

        Yaş sebze ve meyve başta olmak üzere birçok açıdan sorun üretecek.

        Eğer çatışmalar şehir savaşına dönerse, ki bunun işaretleri geliyor, bu durumda Türk TIR’larının Rusya’ya ulaşma yolu da uzayacak.

        İhracat yapılsa dahi bu kez karşılığının hangi yolla alınacağı meselesi karşımıza çıkacak.

        Türkiye bir AB üyesi olmadığı için kararlara katılmayabilir veya kendisine de yaptırım uygulayan ABD’nin Rusya’ya dönüp adımlarını görmezden gelme yoluna gidebilir.

        Ancak bunun da sonuçta bir maliyeti olur…

        O nedenle umarım bu çatışma ortamı bir an önce biter; yoksa bu bölgeye yükü çok daha ağır biner.

        Türk Dışişleri'nin başarısı

        Türk Dışişleri'nin başarısı
        0:00 / 0:00

        KIRIM, Luhanks ve Donekst’i çıkalım, geriye kalan 658 bin 590 kilometrekare içindeki 24 Oblasta (Eyalet) yaşayan 15 bin kişiye üç gün içinde ulaşmak kolay bir iş midir?

        Soruyu yöneltmemin nedeni, iki gündür Türk vatandaşlarını Ukrayna’dan çıkarmak için didinen Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin Ukrayna Büyükelçiliği’ne yönelik sosyal medyadan getirilen eleştiriler.

        Görev versen üç günde 15 kişiyi bırakın bir araya toplamayı, ulaşmayı dahi başaramayacak halde olduğu başta kullandığı Türkçeden belli; ama eline aldığı cep telefonundan sallama şövalyesi kesiliyor.

        Ne Büyükelçiliğin Türk vatandaşlarına bir hafta önceden ulaşıp, “Eğer zorunlu bir haliniz yoksa hemen terk edin” uyarısı yaptığı verisine sahip.

        Ne de çatışma halindeki bir ülkede otobüs bulup, onları organize edip, insanları kumanyalarını da hazır edip yola çıkmalarını sağladıkları bilgisine…

        Şunu net görmek gerekiyor.

        Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin Ukrayna Büyükelçiliği çoğu babayiğit ülkenin altına girmekten kaçındığı önemli bir işe imza attı.

        Birçok ülke vatandaşlarını kendi başına bıraktığı Ukrayna’da vatandaşlarını toplayıp otobüslere bindirmekle kalmadı.

        İçişleri Bakanlığı ile de koordinasyon içinde Ukrayna sınırındaki ülkelerin giriş kapılarında AFAD’ı görevlendirip, onlara daha erken zamanda yardım elinin uzatılmasını da sağladı.

        Bir zamanlar ABD, vatandaşları için bunu yaptığında iç çekerek izlerdik.

        Eminim bugün bizim gurur duyduğumuz bu durumu, çoğu ülke vatandaşı da imrenerek takip ediyordur…

        Dün Afganistan, bugün Ukrayna'da…

        Dün Afganistan, bugün Ukrayna'da…
        0:00 / 0:00

        Habertürk ve ekibini de kutlamak gerekir…

        Bırakın uzak geçmişi…

        Son altı ay içinde yaşananlara dönüp bir bakın…

        Afganistan’da çatışmalar yaşanırken de Ukrayna’ya Rus askeri girerken de sahada tek Türk televizyon kanalı vardı; Habertürk TV…

        Önce Mehmet Akif Ersoy, ardından Nagehan Alçı gelişmeleri anbean Kabil’de hem de çatışmanın tam ortasından aktardı.

        Son bir aydır da Çetiner Çetin Ukrayna’dan benzer başarıya imza atıyor.

        Baktım dün sandalyesinde mabat nasırlaştıran sallama şövalyeler Romanya sınırının Ukrayna tarafında önemli bir işe imza atan Habertürk’ün yayınını sorguluyor.

        “Ukrayna’da olmadığı halde, Ukrayna'daymış gibi yayın yapıyor” iftirasını atıyor.

        Oysa yayına da sıklıkla giren binanın duvarında Kiril harfleri ile kocaman Ukrayna; bir başka yerde de Çernivsti yazıları görülüyor.

        Sınıra gelen Türkler Romanya tarafına geçmek için beklediğini yayında söylüyor.

        Sallama şövalyesi, harislik klavyesine Çernivsti yazsa kimin nerede olduğunu anlayacak.

        Sevgili arkadaşlarım Çetiner Çetin ve kameraman Hakan Öztürk’ün tüm tehlikeyi göze alıp habercilik yapmaya devam ettiklerini görecek.

        Ayinesi iştir kişinin anlayışı ve basın etiği içinde haberi yerinden, katıksız, çarpıtmadan aktardığını…

        Savaştan kaçan insanların dramını, çilelerini, tüm çıplaklığıyla mikrofonu uzatarak aktardığını anlayacak; kalbinin mührü kırılacak.

        Gelin görün ki vasat vicdanının sığlığında debeleniyor.

        Umarım bir gün o vicdanının cam tavanı kırılır Habertürk’ün ve bölgede bulunan Çetiner Çetin ile Hakan Öztürk’ün başarısını alkışlar…

        Ya da kendisi de kalkıp gider, gerçek haberciliğin ne zor şartlarda yapılabildiğini anlar…

        Diğer Yazılar