Yaptırım taşkını
MOSKOVA'dan yeni dönen sektörünün önde gelen firmalarından birinin sahibi yaşadıklarını anlatınca kanaatim farklılaştı.
O ana kadar batının Rusya'ya yaptırımları konusundaki bakışım, “Dostlar alışverişte görsün... Yine havanda su dövüyorlar..." yönündeydi.
Oysa yaptırımların ağırlığı Moskova’nın Rusya’yı işgalinin üçüncü gününde hissedilmeye başlanmış.
Moskova’ya gidişi ve dönüşünde karşılaştıklarını anlatırken, bunun Türkiye'ye özellikle de turizm sektörüne getireceği ağır yükten de kaygılıydı.
Moskova’ya gittiğinde ilk sorunu kredi kartlarında yaşamış.
Rusya Devlet Başkanı Putin de bunu önceden görmüş, batı orjinli kredi kartlarına alternatif olarak kendi iç sistemini üretmişti.
Yaptırım kapsamındaki Rus bankaların verdiği batı merkezli kredi kartları çalışmazken, bazı bankalarda aksak da olsa çalışmasını devam ettiriyordu.
Ancak önceki günden itibaren Rusya'nın kendi ürettiği dışındaki batı merkezli kredi kartları ile ilgili olumsuz mesajlar alınmaya başlanmış.
Buna dün akşam saatleri itibarıyla ABD ve AB'den, Rus bankaların uluslararası finansal sistemi SWIFT dışına alınma kararı da eklendi.
Bu durum Rusya finans sisteminin küresel faaliyetten kopması ve yeteneğini yitirmesi demek...
Gelişmeler karşısında Moskova’da yaşamın sakin aktığını, ancak güvenlik önlemlerinin her zamankinden çok daha fazla olduğunu belirtti.
Özellikle de havaalanında güvenlik taramasının çok daha fazla olduğunu vurguladı...
Özetle, "Yanınızda batılı şirketlere bağlı olmayan bir Rus kredi kartınız yok ise nakit parasız harcama yapamazsınız” demektir.
HAVA YOLU DA UZADI
Dikkat çeken, Türkiye’nin turizmini de ciddi oranda etkileyecek bir başka durum; uçuş rotasının değişmesi…
Daha önce Moskova’dan kalkan uçak, Ukrayna hava sahasını geçip, 1759 km kat ettikten sonra 2,5 saat civarında İstanbul’a ulaşabiliyordu.
Ukrayna hava sahası kapanınca uçaklar önce Letonya’ya oradan Litvanya, Polonya, Macaristan, Slovakya, Romanya üzerinden geçip İstanbul’a ulaşma durumunda kalmış.
Bu da uçuş süresini oldukça uzatmış.
Ancak dün öğleden sonra Litvanya, Slovenya'nın hava sahasını kapatma kararına başka ülkeler de katıldı; bu yol da sorunlu hale geldi.
Görünen o ki çok daha uzak olan doğu hattından başka yol kalmadı...
Yeni durumun turizme etkisinin olmaması imkansız, çünkü yolun uzaması uçuşların maliyetini arttıracak, bu da fiyata yansıma durumunda kalacak.
SIFIR ÇEKERSEK ŞAŞMAYIN
Rusya (5) ve Ukrayna’dan (2) geçen yıl gelen turist sayısı 7 milyon civarındaydı; bu yıl pandeminin etkisinin de azalması nedeniyle 10 milyona çıkması hedefleniyordu.
Rusya’nın Ukrayna işgali beklentiyi yerle yeksan etmiş.
Daha ilerisi Türkiye’ye turist taşıyan yerli ve yabancı şirketlere uçak kiralayan firmalar da “Rusya sahasına uçaklarımızı sokmayın” mesajları çekmeye başlamış.
Hem kat edilen yolun uzamasına bir de uçak sayısının azalması eklenecek.
Bu kadar insanın ülkeden kaçtığı Ukrayna’dan turist beklemek ise gelişmeler bu şekliyle devam ederse zaten hayal.
Aktardığına göre Ruslar da bu durumun farkında.
Eğer Rusya işgalini sürdürür, Ukrayna’da iç çatışma yükselir ise “bu yıl Rusya ve Ukrayna’dan gelecek turistte ağır sıkıntı” durumu ile karşılaşılabilir.
EN DÜŞÜK 5 MİLYAR DOLAR
Bunun maliyetinin ne olacağına dönük birçok hesap var.
En gerçekçi rakamı ise TUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Önder Sezgi dün sohbet ederken dile getirdi.
Sezgi’nin hesabına göre en iyimser hale gelmesi halinde dahi toplam kayıp 5 milyar dolar civarında olur; beklenti ise 10 milyarı aşacağı noktasında.
Ancak turizmcilerin yaklaşımı bunun çok daha ağır olacağının sinyalini veriyor.
TÜRSAB NE DİYOR?
Nitekim TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya da dünkü sohbetimizde, “Tur operatörleri yürek Selanik olmuş bekliyor. İşgalde uzayan her bir süre bize o denli ağır yük bindirecek” dedi.
Rezervasyonlarda donma meydana geldiğini de belirten TÜRSAB Başkanı, şu önemli noktaya dikkat çekti:
“Sanılmasın ki bu durum sadece Ukrayna ve Rusya’dan gelmesi beklenen 7-10 milyon turisti etkiler. Daha önemlisi sadece buralarla kalmayıp diğer bölgeleri de etkiledi. Şu an Avrupa ülkelerinden rezervasyonlar da donma noktasına geldi. Domino etkisi yaratıyor. Böyle devam ederse çok sıkıntılı bir sezona gireriz…”
Bunun olumsuz etkisini iç turizmi canlandırarak gidermek gerektiğine de dikkat çeken TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, şöyle devam etti:
“Ukrayna’dan turist beklemeyelim. Rusya da farklı olmaz. O nedenle iç turizme uygun kredi verilmeli ve tedbirlere dönük çaba gösterilmelidir…”
Bunun ilk adımı da dün akşam saatlerinde Ticaret Bakanı Mehmet Muş atmış, bir grup turizmci ile bir araya gelip durum değerlendirmesi yapmış.
Sorun tek başına turist olarak da görülmemeli.
Yaş sebze ve meyve başta olmak üzere birçok açıdan sorun üretecek.
Eğer çatışmalar şehir savaşına dönerse, ki bunun işaretleri geliyor, bu durumda Türk TIR’larının Rusya’ya ulaşma yolu da uzayacak.
İhracat yapılsa dahi bu kez karşılığının hangi yolla alınacağı meselesi karşımıza çıkacak.
Türkiye bir AB üyesi olmadığı için kararlara katılmayabilir veya kendisine de yaptırım uygulayan ABD’nin Rusya’ya dönüp adımlarını görmezden gelme yoluna gidebilir.
Ancak bunun da sonuçta bir maliyeti olur…
O nedenle umarım bu çatışma ortamı bir an önce biter; yoksa bu bölgeye yükü çok daha ağır biner.