Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SİYASETİN en puslu anları bu dönemdir…

        Prusyalı entelektüel, savaş sanatı ustası Carl von Clausewitz’in tanımıyla “savaşın sisi” bu dönemde daha çok ortaya çıkar...

        Çünkü belirsizlikleri oldukça fazladır.

        TBMM’de son iki gündür parti grup toplantılarında hem seçmen hem milletvekilleri hem de aday adaylarında gördüğüm durum da bunun ötesinde değil.

        Siyaset birbirini markaja almış, sürekli senaryo yazıyor...

        Biliyor ki yazdığı senaryonun ağırlıklı bölümü çıkmayacak; çünkü bir tarafın adayının kim olacağı henüz belli değil, ayrıca her iki ittifakta da seçim listesi birliğinin nasıl şekilleneceği meçhul…

        Bu durum partiler ve liderleri açısından da geçerli.

        Çünkü gün boyu öteki liderin ne dediğine ilişkin anında rapor iletiliyor, bununla ilgili özel görevlendirilmiş kişiler yoğun çaba gösteriyor.

        Aslında Cumhurbaşkanı, AK Parti lideri Erdoğan ile CHP lideri Kılıçdaroğlu arasında dün yaşandığı gibi uzun süredir özlenen siyasetin esprili hal almasına da katkı veriyor.

        Yeni propagandanın bütün araçları karşılıklı capsler kullanılarak sürdürülüyor...

        Cüneyt Arkın'ın "Ben Kemal, geliyorum" repliğinden, "Bay bay Kemal"e, karşılığı olarak da Yılmaz Erdoğan'ın "Organize İşler" filminde kullandığı Everly Brothers’ın “Bay bay heppines” şarkısına atfa kadar sosyal medya atışması devam ediyor.

        REKLAM

        Atışmalar umarım böyle devam eder, çünkü siyaseti daha yumuşak, gerginlikten uzak ve keyifli bir kampanya sürecine götürüyor.

        KESİCİ’NİN, ERGÜN ZİYARETİ

        Ancak geneline bakıldığında her gelen bilgi veya veri ister istemez diğer tarafın yerinden bir hareketlenmesine neden oluyor.

        Bu bazen bir bölgeden beklenmedik bir ismin adaylık için kolları sıvadığına yönelik bilginin gelmesi gibi, bazen de bir milletvekilinin diğerinin odasına ziyaretinde yaşanıyor.

        Bunun en iyi örneği de CHP milletvekili İlhan Kesici’nin, önceki gün İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Metin Ergun’u TBMM’deki odasında ziyareti ile ortaya çıktı…

        Kesici’nin adı son günlerde Millet İttifakı’nın ortak adayı olarak da geçtiğinden olsa gerek, bir anda kulislerin hareketlenmesine yol açtı.

        Oysa ziyaretin amacının farklı olduğunu dün Kesici ve Ergun ile sohbet edince öğrendim; hiç de sanıldığı gibi değil.

        Kesici’nin dünkü sohbetimizde bende kalmak kaydıyla dile getirdiği gibi, önceden planlanmış “özel bir durumun” sonucu olarak gerçekleşen bir dost görüşmesinden öte değil…

        Ergun da benzer şekilde iki dost sohbeti olduğunu, adaylık nabzı yoklama gibi bir amaç gütmediğini belirtti.

        Ayrıca böyle bir görüşmeye neden şaşılır o da ayrı bir konu; çünkü ittifak içindeki iki partinin milletvekilleri zaten kuliste sıklıkla oturup sohbet ediyor.

        Odalarında çay-kahve sohbeti sürdürmelerine fazlaca anlam yüklenmesi ve kuliste tartışılır hal alması ise markaj siyasetinin yansıması.

        İLK TURDA ADAY ADI YOK

        Dolayısıyla hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı’nın bu dönem en çok merak ettiği nokta karşı tarafın adayının kim olacağına odaklı…

        REKLAM

        Bu kapsamda Millet İttifakı’nın liderler Zirvesine bu turda ev sahipliği yapacak SP lideri Temel Karamollaoğlu da dün itibarıyla aday belirleme turlarına Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile başladı.

        Karamollaoğlu, bugün CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu, Cumartesi günü de İYİ Parti lideri Akşener’i ziyaret edecek.

        Karamollaoğlu’nun bu turda aday ismi üzerinde durmak yerine, liderlerin adaya ilişkin beklentilerini alıp, en çok adı geçen olması istenilen aday üzerinde de ikinci tur yapmasının muhtemel olduğu belirtiliyor.

        KERHEN TEK, MUHTELELEN ÇOK

        Bu turların sonucunda nasıl bir tablo çıkacağı ise dün İYİ Parti lideri Akşener’in Grup konuşmasına açıktan yansıdı; dün bu köşede de aktardığım gibi İYİ Parti liderliği olduğu yerde duruyor.

        Ancak İYİ Parti milletvekilleri arasında bu konuda bir bütünlük olduğunu söyleyemeyeceğim.

        Bazıları “Kılıçdaroğlu kesinlikle olmaz, tabanımıza oy verdiremeyiz; bize en az 5 puan kaybettirir” derken, bazıları da özel sohbetlerinde açıktan Kılıçdaroğlu adını veriyor...

        Görünen tablo ise açık; eğer ki bir ortak aday adı çıkacaksa İYİ Parti’nin "Seçilecek aday olmalı" yönündeki talebi dolayısıyla kerhen belirlenmiş olacak.

        Her ne kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’na dönük beklentiler yüksek olsa da CHP yönetiminin Kılıçdaroğlu konusundaki geri adım atmaz tutumu da dikkate alındığında muhtemelen de çoklu adaya gidiyor.

        BEN SİZDEN YANA MEMNUNUM

        Aktarıldığına göre bu durum liderler zirvesinde de ses tonunun bir oktav yukarı çıkmasına neden olan gelişmelere yol açmış...

        Zirve'de Kılıçdaroğlu bugüne kadar görülmeyen tonda sesini yükselterek, son günlerde Millet İttifakı içinde süregelen tartışmalara dikkat çekip yakınmış.

        REKLAM

        Kulislerde kulaktan kulağa aktarıldığına göre Cumhurbaşkanı Yardımcısı konusu açıldığında Kılıçdaroğlu, biraz da sitem dolu ses tonuyla şunları söylemiş:

        “Neden bu konuda ayrı düşüyoruz; neden Cumhurbaşkanı Yardımcısı olup olmamayı tartışıyoruz? Sizinle bugüne kadarki çalışmamızdan ben çok mutluyum; bu kadar yol geldik ve iyi işler başardık. Şimdi neden ayrı düşmek için gayret ediyoruz? Birlikte bir yere getirdik, hep birlikte de yöneteceğimizi gösterelim. Kazanacağız, mümkün değil kazanmamamız.”

        Bunun üzerine ortam biraz yumuşamış ve itirazların tonu düşmüş…

        ORTAK LİSTE İTTİFAKI

        Millet İttifakında mesele adayla da bitmiyor, bir de liste ittifakı ile ilgili sürecin tamamlanması gerekiyor.

        Bununla ilgili bir komisyon oluştu; bugün de SP’nin ev sahipliğinde ikinci toplantısını gerçekleştirecek.

        Kulislerde 38 bölgede liste ittifakının konuşulduğu ileri sürülmekle birlikte dün konuştuğum komisyon üyeleri İYİ Parti’deki ilk toplantıda sadece genel durum üzerinde konuşulduğunu belirtti, bugüne kadar seçim bölgeleri üzerinde durulmadığını söyledi.

        Adayda uzlaşma sağlanmaz ve çoklu adaya gidilmekle birlikte liste ittifakının olup olmayacağı soruma ise “pek mümkün gözükmüyor, bizleri çok zorlar” diyen sayısı az değildi…

        Başta da belirttiğim gibi Ankara’da herkes herkese karşı markaj siyaseti yürütüyor.

        Seçime 102 gün kalmışken, Şubat’ın ikinci yarısına kadar aday aramaya devam etme ihtimalleri de yüksek görünüyor.

        Diğer Yazılar