Depremin öteki yıkıcı riski…
ON ile yayılan depremin ardından doğal olarak herkes göçük altında yaşam mücadelesi veren canlara odaklandı.
Üçüncü gününü tamamlarken, dün de göçük altından çıkarılan çok sayıda insan vardı; hepimizin yüreğine su serpti.
Ancak unutulmamalı ki göçük altında yaşamını yitiren sayısı kurtarılanların katbekat fazlasını oluşturuyor…
Bir o kadar da hayatını kaybeden ve defin için işlem yapılması ve insani son görevin yerine getirilmesi için hastanelerin morguna götürülenler var.
Son günlerde sosyal medyada dolaşan görüntüler ise hastanelerin morglarının yeterli olmadığını açık şekilde ortaya koyuyor.
Bu kişilerin bir an önce kimlik tespitlerinin yapılarak defin işlemlerinin gerçekleşmesi gerekiyor.
MARMARA DEPREMİNDEKİ ÇÖZÜM
Havanın soğuk olması, göçük altında kalanlar açısından hipotermi yaratacağı için oldukça tehlikeli, ancak ölenlerden kaynaklı bazı sorunların çıkmasını engellemesi açısından da pozitif bir yanı var.
Marmara depremi sırasında Ağustos sıcağında dönemin yerel yöneticileri ve kurtarma faaliyetlerine katılanlar pratik bir yol bulup, depremin vurduğu illerdeki buz paten sahalarını ve buzhaneleri morg olarak kullanmıştı.
O dönem sorun üretmemişti.
AĞIR TALEP
Ancak dün kış aylarında İskenderun’da yaşamını sürdüren komşularımdan birinin sosyal medyadan yolladığı mesajını okuyunca durumun ne derece vahim olduğunu anladım, göz yaşlarımı tutamadım:
“Eğer bir şey yollayacaksanız kefen bezi yollayın; çok sıkıntımız var. Bizim aile için ihtiyaç çok fazla. Bir koli yapıp üzerine kefen bezi olduğunu yazarsanız zaten bana ulaşır…”
Okurken ben dayanamadım; acaba sevgili komşum bunu yazarken ne durumdaydı?
Bizlerin Ankara’dan alıp göndermesi belki çok bir şey ifade etmeyebilir ama bir insanın bundan daha ağır talebi olabilir mi?
Bölgede bulunan arkadaşlarım ve yakın dostlarımla dün telefonda sohbet edince anladım ki mesele gittikçe sıkıntılı bir hal alıyor…
Üzerine bir battaniye örtülüp kaldırımda cansız yatan yakınını defnedecek, son insani görevini yapacak imkanı yok; çaresizlik içinde…
Hafta sonundan itibaren bölgede hava sıcaklığının yükseleceği de göz önüne alındığında sıkıntılı bir süreç kapıda duruyor.
Sadece o değil, suyun kesik olması, kanalizasyon probleminin devam etmesi ve insanların binalara giremediği için insani atıkların çevreye yayılması da bir başka sorunu üretiyor.
Yıllardır bu konularla ilgilenen pandemi döneminde söyledikleri bire bir çıkan, bulaşıcı hastalıklar alanındaki çalışmaları ile bilinen Halk Sağlığı Profesörü Levent Akın ile dün sohbet ederken önemli uyarıları oldu.
İlki su ve kanalizasyon sorunun ivedilikle çözülmesi üzerineydi.
SÜREÇ TAMAMLANDI, ŞİMDİ SORUN BAŞLAR
Ardından karşılaşılması olası sorunları sıralamaya başladı.
Bu tür doğal afetlerin ilk 4 günü çok fazla sorunla karşılaşılmazmış, sonrasında sorunlar baş gösterirmiş…
Nitekim bugün itibarıyla ilk 4 günü tamamlanıyor…
Prof. Dr. Akın bunun öncesinde şu noktaya dikkat çekti:
“İlk 72 saatte alınması gereken önlemler çok önemlidir. Sonrasında sorun üretir. Su durumu nasıl, içme suyuna ulaşım mümkün mü, insan atığı su ile ne kadar uzaklaştırılabiliyor. Eğer bunlar olmazsa afetten kurtarılmış kişilerde önce deri ve yumuşak dokuda enfeksiyon başlar. Travmaları hariç tutuyorum. Bunun için önlemi hemen alınmalıdır.”
4. GÜNÜN SONRASINDA GELECEKLER
Dördüncü günün sonrasında olacakları da şöyle sıraladı:
“Dördüncü günün sonrasında solunum yolu ile su ve gıdadan kaynaklı enfeksiyonlar başlar. İlk bir aya ulaşıldığında ise sıtma, şark çıbanı, ishal gibi hastalıklar en üst seviyeye ulaşır. Her ne kadar böcekler, fareler, sinekler şu dönem sıcak olmadığı için fazla değil. Ama onlar da yerlerinden edildiği unutulmamalı; yine de faal olurlar. Batı Nil Virüsü ve Kızamık, Boğmaca ardından gelir. Bir yandan kurtarma çalışması yapılmalı ama diğer yandan da gelecekte olabilecek bu kötü durumlar göz önüne alınarak bir başka ekip de bunlarla uğraşmalı…”
O denli bir yıkım ki, sadece vurmasıyla kalmıyor, artçıları gibi belasını da bulaştırarak getiriyor…
Umarım bir an önce bu konuda adım atılır; yoksa sağlam olanı da iş yapamaz, kurtarma faaliyetini sürdüremez duruma getirir…