Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CEV Avrupa Şampiyonlar Ligi’nden sonra şimdi de Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda en tepeye çıktı kızlar. Voleybolda elde edilebilecek en anlamlı uluslararası başarıyı elde ettiler. İlk dünya kupası heyecanını Eczacıbaşı’nda tadan antrenör Giovanni Caprara oyuncularını göklere çıkarırken, Türk voleybolunu da yükselen değer olarak niteledi. Gerçekten de öyle. Altyapıyı doğru oluşturup bir süre sabırla bekledikten sonra da böyle güzel haberleri duymaya başladık nihayet... Devamı da gelir umarım. Efsanelerle bir araya geldik. Eczacıbaşı onlar için güzel bir öğlen buluşması ayarlamış. Sonra bir süre dinlenerek dünyanın en iyisi olmanın tadını çıkaracaklar. Bravo kızlar...

        ‘İşin sırrı amatör ruhta Maja Poljak:

        Maçlardan önce hep aynı iç çamaşırını giyerim

        ■■ Nasılsın? Özellikle de bloklarınla en iyi beşe seçildin şampiyonada...

        Bunu çok hak ettik. Çok çalıştık. Hepimiz bir yerinden tuttuk. En iyilere seçilmek çok gurur verici tabii ama bu gurur hepimizin.

        ■■ Türkiye’de olmaktan mutlu musun? İlk geldiğinde korkular, önyargılar var mıydı?

        Artık gerçekten evimde gibiyim. İlk geldiğimde ne bulacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir de o zamanlar bu kadar önemli başarılar yoktu ortada ama doğru koklamış, doğru hissetmişim.

        ■■ Seni çok seviyor herkes. Fotoğraf çekiminde eğlenceli poz vermek için sana bakıyorlar, nerede espri orada Maja...

        Takımın palyaçosuyum ben aslında. Onlarla vakit geçirmeyi, onları güldürmeyi çok seviyorum. Şimdi iyice eminim ki birlikte kahkaha atmak sahaya da olumlu yansıyor. Siz mutluysanız başarılı oluyorsunuz, kupa alıyorsunuz sonra bütün Türkiye mutlu oluyor.

        ■■ Bir uğurun var mı?

        Evet... Hep aynı iç çamaşırını giyerim maçlardan önce. Merak etmeyin her maçtan önce yıkıyorum tabii. Ama gerçekten işe yarıyor. “Batıl inanç” da diyebilirsiniz ama benim için çok önemli. Aynısından iki tane bulabildim.

        ■■ Şimdi nereye gideceksin?

        Hırvatistan’a... Ailemi, arkadaşlarımı çok özledim. Sonra plajlara, adalara atarım kendimi.

        Chris Müller: Burada bırakmayacağız

        ■■ Tahmin etmiş miydin bu başarıyı?

        Kimse tahmin edemezdi; yeni takım, yeni koç... Zor bir işi başardık. Başardığımız iş en uç noktadaydı ama burada bırakmayacağız, çalışmaya devam edeceğiz .

        ■■ Senin de Maja gibi batıl inançların var mı?

        Yok, o konulara en uzak olanlardan biriyim ben ama maçtan önce mutlaka kahve içerim.

        ■■ Almanya’yı, Almanca konuşmayı özledin mi?

        Almanya’yı değil de oradaki yakınlarımı çok özledim. Annem çalıştığı için yanıma çok gelemiyor, en çok onu özledim. Burada pek Almanca konuşmuyorum, zaman zaman unutuyorum bazı kelimeleri. Bir süre kalınca yeniden toparlıyorum, çok komik.

        Neslihan Demir: ‘Maşallah’ dediğimiz iki gün yaşar

        ■■ Voleybol deyince Türkiye’de ilk akla gelen isimlerden birisin. Küçük kızlar senin gibi olmak için can atıyor...

        İnşallah şimdi daha da çok başarmışızdır dediğin şeyi. Her fırsatta onlarla bir arada olmaya çalışıyorum, böyle devam etsin istiyorum. “Senin gibi olacağız büyüyünce” diyorlar, o kadar mutlu oluyorum ki. Benden sonra voleybola başlayan çok kız var. İçlerinde mutlaka çok iyiler çıkacaktır.

        ■■ Sırrı ne bu işin?

        Çok değil, verimli çalışmak. Bunun bir takım işi olduğunu basit bir antrenmanda bile unutmamak. “Aile gibiyiz” şeklinde klişe bir cümle kurmayacağım çünkü ailelerde bile tartışma, kavga olur. Bizde gençler ablalarına saygılıdır, bizler sürekli yol gösteririz. Bunu çok güzel yakaladık bu sene.

        ■■ Aranızda bugünü hisseden var mı?

        Şeyma’nın hisleri kuvvetlidir. “Kaçıracak servisi” der kaçırır gerçekten. O söylemişti. Bir de şom ağızlılar var, benim de aralarında olduğum bir grup bu; “Maşallah” dediğimiz iki gün yaşar, biraz da kalabalığız. “Kesin aldık” dediğimiz seti veririz. O yüzden pek konuşmamaya çalışıyoruz.

        ■■ Yabancılar hiç yabancı gibi değil burada, belki sadece tipinden ayırt edersin.

        Ben de yurtdışında oynadım. Gurbette olmanın, orada konuşulan dili konuşamamanın zorluğunu iyi biliyorum. O yüzden onlarla iletişim kurmak benim için çok önemli. Maja, Jordan ve ben bayağı eğleniyoruz. “Triple trouble” lakabımız.

        Esra Gümüş Kırıcı: İnsanların göz zevkinin artması kötü mü?

        ■■ Tebrikler kaptan!

        Çok teşekkürler. 2004 yılından beri Eczacıbaşı’ndayım, sayısız kupa sevinci yaşadım ama bu iki zaferi ayrı yere koyuyorum. Dünya starlarından oluşan, birlikte çok iyi anlaşan, inanan bir takımımız var. İkinci kupayı almak çok zordu ama oldu.

        ■ Nasıl oldu?

        Amatör ruhtan kopmayan bir takımız. Dünya starlarımız var ama hiçbirinin burnu havada değil. Yabancılarla Türkler, gençlerle tecrübeliler birbirlerinden çok iyi beslendi. Hocamız mental olarak çok iyi hazırladı bizi.

        ■■ Voleybolcular basketbolculara göre çok daha dişi, bu bir gerçek. Neden sence?

        Bu bir şov aynı zamanda, insanlar oraya güzel bir maç izlemeye geliyor. Televizyonlar çekiyor. İnsanların göz zevkinin artması kötü mü? Öte yandan birbirimize bakınca da içimiz açılıyor, renkli ojeler sürenler, takıdan vazgeçmeyenler, makyajsız çıkmayanlar var. Süslü olmak çok güzel bir şey...

        ■■ Kaptan olmak?

        O da ayrı güzel... Takımı toparlayan, ablalık yapan, yeri geldiğinde teknik heyetle oyuncular arasında köprü görevi üstlenen biriyim. Bu başarıları kaptan olarak yaşamak ayrı bir gurur. Seneye bırakmayı düşünüyorum, bakalım.

        Diğer Yazılar