Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

2023 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçiminin meşru neticesi itibariyle Cumhur ittifakı meclis üstünlüğünü elde etti ve ilk turun birincisi Recep Tayyip Erdoğan.

Toplum bu denli kutuplaştırılmış olmasına rağmen sandık başında büyük demokratik bir olgunluk sergiledi.

Demokrasi adına sadece sandığın kaldığı gerçeğinden mutsuz olanlarla demokrasi adına sandık yeter diyenlerin uzlaştığı tek nokta vardı adeta: Sandığa leke sürmemek için azami gayret göstermek. Bu gayretin ülkemiz için son derece olumlu olduğunu ne kadar vurgulasak az.

İktidar partisi 2018 seçimlerine oranla 7 puan kaybetmiş durumda, hakeza Erdoğan da 50+1’i bulamadı. Ancak ilk turun galibi Erdoğan ve Cumhur ittifakı.

YRP’nin %2,5 oy alarak 5 milletvekili ile temsil edilecek olması da Fatih Erbakan’ı kazananlar listesine almak için yeterli.

Hakeza, hiçbir anket şirketi MHP’nin yeniden %10 bandına yerleşeceğini öngöremedi, "Bahçeli’nin ölüsü %10" diyen üç beş analist haklı çıktı.

Sinan Oğan’ın sayım başladığı andan itibaren %5 bandına yerleşmesi ve bu pozisyonu sayımın sonuna kadar koruması sürpriz oldu.

İYİ Parti’nin aldığı oylarla beraber kazananın Türk milliyetçiliği yelpazesi olduğunu söylemek gerekir.

Mustafa Sarıgül çalışkanlığına şapka çıkarmak gerekir bir de.

Siyasetin ilmine ve künhüne vâkıf olabilir ve Sarıgül’ü niteliksiz, samimiyetsiz siyasetçi tipinin en nadide örneği olarak gören birçok insanla tanıştım bugüne kadar. Ama kimse kusura bakmasın Sarıgül, CHP’yi Erzincan’da ilk sıraya yükselterek sınırlı zamanı ve imkanları değerlendirme konusundaki pratik zekasıyla, enerjik tavrıyla "çalışma" ile elde edilen başarının sembolü oldu.

MORALİ BOZULDUKÇA MORAL ÜSTÜNLÜĞÜ KAYBEDEN SEÇMEN

Deprem bölgesinden iktidara gelen oyları öfkeyle ve nefret dolu bir tepkisellikle karşılayan muhalif seçmen muhalefete moral üstünlük kaybettirdi.

Oysa şoke olmayı ya da öfkeyi daha yakın zamanda büyük acılar yaşamış seçmene yönlendirmenin hiçbir alemi yoktu. Demek ki devlete hükümet eden parti ve hatta oy tercihi belli tarikat ve cemaatlere bağlı yardım kuruluşları, o depremzedenin ihtiyacını daha çok görmüş, kalbini daha çok kazanmış. Nokta.

Muhalefetin nefret söylemine çok çabuk savrulabilen kesimi Kılıçdaroğlu’nun başarmak istediği şeyi hep açığa düşürüyor. Birlikte yaşama kültürü konusundaki derin eğitimsizliklerini her örnek olay vesilesiyle sergiliyorlar.

Bakın, CHP 2018 seçimlerine oranla 2,5 puan oy arttırdı. Kemal Kılıçdaroğlu ise %45’leri buldu. Temiz ve dürüst bir seçim ve sandık oy sayımı yapıldı ama yarış adil değildi.

Ancak anket şirketleri beklentiyi o kadar yükseltmişti ki, sonuç kesin hezimet oldu ve şimdiden seçim tamamen kaybedilmiş gibi bir haleti ruhiye içine girildi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet modelinin koşulları gereği cumhurbaşkanı henüz seçilemedi, son durum ikinci turda netleşecek. Ancak muhalif seçmenin gardı ve motivasyonu bir şekilde düştü.

Daha üç-dört ay önce ‘kazanamıyoruz’ diye ağlayan aşırı reisci militan hesapların muhalefetin motivasyonunu düşürme çabaları da işe yarıyor. Amaç zaten muhalefetin kendi seçmenini ikinci turda sandığa götürmesinin önüne geçmek.

KÜÇÜK PARTİLERE YÖNELEN ELEŞTİRİLER: HEM HAKLI HEM HAKSIZ

Moral bozukluğunun bedeli Kemal Kılıçdaroğlu’na tespit edilebilir düzeyde bir katkı getirmedikleri halde "kazanacak yerden gösterilen milletvekili adaylıkları" ile kazanım garantilemiş Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat Partilerine yükleniyor. Bu partiler daha sırada ikinci tur olduğu halde ağır eleştirilere maruz kalıyorlar.

Eleştirilerin bazıları haksız.

Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat Partilerinden kimlikleri nedeniyle rahatsız olanlar, onlara başından beri "sığıntı" muamelesi yapanlar aynı söylemlere devam ediyor. Oysa bu partilerin ittifaktaki rolü Kılıçdaroğlu’nun muhalefeti çok bileşenli hale getirme arzusunun; Türkiye’nin kimlik kavgasına panzehir olacak bir barışı mayalama amacının parçasıydı.

Sonuna kadar da doğruydu.

Bu mayalama faaliyeti hâlâ, kimin ülkeyi yönettiğinden ya da yöneteceğinden çok daha önemli ve tu kaka edilmesi muhalefetin seçim kaybetmek dahil, bu ülkede sonsuza kadar etkili olamama sonucunu getirir.

1. Tur sonuçlarından alınacak en önemli ders, 1. Tur sonuçlarından tetiklenerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu topraklarda kutuplaşma köklendiren zehire panzehir olacak bir mayalama faaliyetini mahkum etmekten uzak durmaktır.

Zira mahkum etmeniz hem faydasız hem ahlaken yanlış, hem de iktidarın diline dolanmış "Bakın kimlerle berabersiniz” söylemini haklı çıkaran, Cumhur İttifakı taraftarlarının Millet İttifakı taraftarlarını "ahlaken yanlış" olarak işaretleyen tutumuna delil teşkil eden bir aymazlık olur.

Ancak eleştirilerin bir kısmı da haklı.

Çünkü milletvekili adayları sahada olsa da, bu partilerin liderlerinin ve parti kurmaylarının Konya’dan, Yozgat’tan, Amasya’dan, Kastamonu’dan, Niğde’den, Kırşehir’den çıkmaması, en azından esnaf ziyaretleri ile STK toplantıları ile hatta ev gezmeleri ve toplantıları ile Kılıçdaroğlu’na destek toplamaları gerekiyordu. Bu bağlamda çabaları eksik, hamleleri yetersiz, enerjileri düşük kaldı. İkinci turda, neyi daha farklı yaparız ile ilgili bir çalışma söz konusu olacaksa başlanacak yer burası. Garantili vekillik sandalyelerinin hakkını verecek kadar çok çalışmaları lazım, aksi takdirde kimse onları muhalif seçmenin dilinden kurtaramaz.

Hele hele, "bizi yine mağdur ettiniz, o zaman biz de Cumhur İttifakı'na kaçıyoruz” gibi yollara sapmaları ise sadece ve sadece ahlaksızlık olur ve o ihtimalde derinleşecek olan da yalnızca “Eski Milli Görüşçü’den, İslamcı’dan ya da Eski AK Partililerden demokrat çıkmaz, çıksa çıksa yamyam çıkar” yalanına ve iftirasına hakikat zemini sağlanmış olur. Bunu da şimdiden belirtelim.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar