Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Yıllar önce basın davasındayım. Ankara Üniversitesi’nin efsanevi ceza hukuku profesörlerinden rahmetli Faruk Erem hoca ile birlikte sanıkları savunuyoruz.

Bir akşam beraber yemek yedikten sonra sordum. “Hocam, uzun yıllardan beri ceza hukukunun içindesiniz. Hiç unutamadığınız bir dava, bir olay var mı?” dedim.

“Evlat” dedi. “Bir dava var ki ölünceye kadar unutamam. Geçmişte menfur bir cinayet davasının iki sanığından birinin avukatı idim. Diğer sanığı da yine ünlü bir meslektaşım savunuyordu. Her iki sanık da suçu diğerine atıyordu. Sonuç, hâkimlerin takdirine kaldı. Bir sanığa idam cezası verildi. Ve infaz edildi. Müvekkilim beraat etmişti.

Aradan uzunca bir süre sonra, ruhsatsız silah bulundurma ile ilgili başka bir dava için büroma geldi. Geçmiş davayı hatırlattım. Ve sordum. Bu işin aslı nedir?” Anlattı “Vicdan azabı çekiyorum” dedi “suçu işleyen bendim, O, masumdu”

Peki, Hocam Dedim onun silah davasını aldınız mı dedim, “kesinlikle hayır” dedi.

Ve Faruk Hoca hayatı boyunca idama karşı oldu.

Şimdi bazı siyasi partiler yasalarımızdan çoktan kaldırılmış bulunan idam hükmünün geriye getirilmesini istiyorlar. Aşağıda anlatmaya çalışacağımız nedenlerle bana göre mümkün görülmüyor.

Şöyle ki, bugün halkın meşru oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanımız ve hükümetimizi devirmeye çalışan askerlerin en ağır ceza ile cezalandırılmasını herkes istemektedir.

HUKUKUN KURALI

Uygar ülkelerde hukukun değişmeyen bir kuralı vardır O da kanunlar kabul edildiği tarihte suç olarak vasıflandırılır, olaylara ve fiillere uygulanır.

Bugün halkımız meydanlarda idam idam diye bağırıyorsa yasama ve yürütme organı bunları dinler ama bunları uygulamaz. Bu Türkiye’nin Avrupa Birliğinden kesin olarak uzaklaşması, ihracı demektir.

Türk Hukukunda idam cezası yoktur.

Meclis idam cezasını getirse bile bu ceza geriye doğru yürümeyeceği için darbecileri idam ile yargılayamaz, onlara verilecek en büyük ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.

5237 sayılı Ceza Kanunumuzun Dördüncü bölümü Devlet Güvenliğine Karşı Suçların neler olduğunu...

Beşinci bölüm ise Anayasal Düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar bahsini düzenlemiştir.

Bakın bu maddeler ve cezaları şunlardır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar

Anayasayı ihlal

MADDE 309 - (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı

MADDE 310 - (1) Cumhurbaşkanına suikastte bulunan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiile teşebbüs edilmesi halinde de suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

Yasama organına karşı suç

MADDE 311 - (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

Hükûmete karşı suç

MADDE 312 - (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.

İhtilal başarılı olsaydı ülke yeni bir kaosa sürüklenecekti ve otuz sene kendimize gelemeyecektik.

Yüce Allah bu fekaleti bize bir daha göstermesin. İnsanlar şeytana uymasın.

Cezaları hukuk düzeni içinde, hukuk kurallarına uygun olarak ama en ağır şekilde verilsin.

Allah’ım sivil, asker, polis tüm şehitlerimizin mekanını cennet etsin, yaralılarımıza acil şifalar versin.

Hoşça kalın.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar