Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

1982 Anayasası hakkında bu sütunlarda aylarca köşe yazıları yazdığımı hatırlarsınız. Bu Anayasa’nın bazı iyi tarafları olduğunu, örneğin kuvvetler ayrılığının önemine ağırlık verdiğini, ayrıca 1’inci, 2’nci, 3. ve 4. maddelerin çok önemli olduğunu, bu maddelerin değiştirilemez ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemez olduklarını her zaman açık ve kesin olarak savundum.

Dün de bugün de görüşlerimde bir değişiklik olmadı. Ancak, bu Anayasa’nın acilen değiştirilmesi gerektiğini de defalarca yazdım. Şimdi bana dostlarım, arkadaşlarım, okurlarım soruyor. OHAL denilen kurum nedir “Bizim hukuka olan inancımız kalmadı. Hukukun üstünlüğü” diye bir kavram yok oldu. Ne oluyoruz... Evet. OHAL Anayasa’da vardır. Anayasal bir tasarruftur. Sabırla takip etmeliyiz. Türkiye’de ticari hayat durdu. Yatırım sıfır noktasında. Eski dostlarımızı kaybediyoruz.

Avrupa ülkeleri bizi aralarına almadıkları gibi ülkemizdeki elçilik ve konsoloslukları da kapatıyorlar. Elinde parası olanlar hiçbir devirde görmediğimiz kadar süratle yurtdışında yaşamaya ve orada, yeni iş ve yerleşim yerleri açmaya çalışıyorlar. Ankara, İstanbul ve İzmir’de özel mahkemeler kurulacak denildi. Ne zaman diye soruyorlar. Evet OHAL’den hükümet dahil, kimse memnun değil.

Ben şunu hatırlıyorum. Devlet doğu ve güneydoğuda hizmet görmesi için on binlerce öğretmen almaya karar verdiği gün, kuralar çekilirken, genç kızlarımız en yakınlarına sarılarak ve ağlayarak nasıl sevinmişti. Bütün ulusumuz onların duygularına ortak olmuş sevgiyle sevinçle onları bağırlarına basmıştı. Şimdi bu gençler PKK üyesi diye bir kalemde on binlercesinin işine son verildi. Bunarın hepsinin PKK’lı oduğu doğru mu, tartışmaya açık. Bunların itiraz yolları var. PKK’lı olmadığı halde bu suçlamayla haksız olarak mağdur olanlar boş durmasın.

Bakın Türkiye’de iki şey felaket getirir. PKK ve FETÖ üyesi olduğu iddia edilmek.

İSPİYONCULUK MODA

İşitiyoruz ki, eski devirlerden kalma yalancı tanıklık gibi, şimdi de ispiyonculuk moda oldu. Hiçbir delil ve belge yok iken sahte bir dilekçeyle savcılığa şikâyet ediyorlar.

Devlete güven adalete inanç duygusu zedeleniyor. Geçmişte çok acılarını çektik.

Bunun mutlaka önüne geçmek gerekiyor.

Bugün size, Anayasanın 119 ve 120-121.maddelerinin öngördüğü olağanüstü hallerden bahsedecektim. Elimdeki kalem beni farklı taraflara yöneltti. 119-120-121.maddelerin öngördüğü olağanüstü hallerin hukuk yapısını sizlere daha sonra anlatacağım. Ancak, bugün siyasi partiler arasında yapılan hukuki bir çatışmayı ve gerçeği eski bir hukukçu olarak anlatmaya çalışacağım. Deniliyor ki, “olağanüstü hal ilan edildikten sonra, bunu hangi sebepten olursa olsun Anayasa mahkemesine götürmek mümkün değildir” oysa hukukumuzda zikrettiğim maddelerden 121.madde çok önemlidir.

İLKELER DOĞRULTUSUNDA

Diyor ki; “ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağan üstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere Anayasanın 15. maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlandırılacağı ve nasıl durdurulacağı... Olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir.

İşte bu 15. madde diyor ki, olağanüstü hallerde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen... Durdurulabilir.

Hatta anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.” Biz de ilan edilen olağanüstü halde bu tedbirlerin boyutlarının sınırları aşıldı mı... aşılmadı mı...

İşte bu esas mesele bu.

Benim idare hukuku hocam Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar ruhu şad olsun. Bize sınıfta derdi ki, “İdarenin var olduğu her yerde vatandaşların idareye dava açma hakkı vardır, gasbedilemez.” Öyle ise bendenize göre, her siyasi partinin ve (şartlar müsait ise) her vatandaşın Anayasa Mahkemesine olağanüstü hal dahil, dava açma hakları vardır. Ve bu hak elinden alınamaz...

Hoşça kalın...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar